.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::. 

Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 37 Numaralı Sicil (H. 1047 / M. 1637 - 1638)
cilt: 25, sayfa: 113
Hüküm no: 89
Orijinal metin no: [13a-3]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kabasakal Mehmed Efendi çiftliğinin yakınında bir çobanın ölü bulunduğu ve çiftliktekilere diyet gerektiği

Havâss-ı Aliyye kazâsı müzâfâtından merhûm ve mağfûrun-leh Fâtih Sultan Mehmed Hân -tâbe serâhû- kemeri demekle ma‘rûf su kemeri kurbunda vâki‘ Kabasakal Mehmed Efendi’nin çiftliği hüddâmından bir kaç nefer zimmîler bir zimmî çoban katl eylediler deyû ihbâr olunmağla tecessüs ve tefahhus ve keşf ve tahrîr için savb-ı şer‘-i kavîmden mevlânâ Receb Efendi irsâl olunup ol dahi bi’l-fi‘l Havâss-ı mezkûre subaşısı olan Ahmed Bey ve zeyl-i kitâbda mastûrü’l-esâmî olan müslimîn ile târih-i kitâbdan yirmi beş gün mukaddem zikr olunan çiftliğe varıp çiftlik kethüdâsı olan Mustafa nâm kimesne ve mezbûr Mustafa’nın ortağı Andriye ve hizmetkârlarından işbu Yako ve Kiro nâm zimmîlerden suâl olundukda cevâblarında bu etrâfdan ol makūle âdem katl olunduğu ma‘lûmumuz değildir hâlâ sizden mesmû‘ olunur [13b] demeleriyle mahall-i mezbûrda zikr olunan çiftlik etrâfında mazanna olan ba‘zı mevâzi‘ tecessüs olundukda çiftlik civârında merhûm ve mağfûrun-leh Sultan Bayezid Hân -aleyhi’r-rahmetü ve’l-gufrân- vakfı’ndan olup bundan akdem vefât eden Kabakulak Hüseyin Ağa hâtununun tasarrufunda olan ma‘lûmü’l-hudûd çayırın zikr olunan çiftliğe âvaz yetişir yerinde zimmî-i mezbûr alnında ve çenesinin sol tarafında balta cerâhati ile maktûlen medfûn bulunup mezbûrûn Mustafa ve Andriye ve İstoyko ve Kiro istintâk olunduklarında, mezbûr Mustafa husûs-ı mezbûru bi’l-külliye münkir olup lâkin merkūmûn Andriye ve İstoyko ve Kiro cevâblarında zimmî-i mezbûru mevzi‘-i merkūmda vech-i meşrûh üzre mecrûhan maktûl bulup ehl-i örf tarafından havfımızdan kaldırıp bu mahalle biz defn eyledik kātili kim olduğu ve ismi ve şahsı ma‘lûmumuz değildir dediklerini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr ba‘dehû gelip meclis-i şer‘de vukū‘u üzre ihbâr ve takrîr eylediğinden sonra bu hakīre hitâben buyruldu-yı şerîf vârid olup mazmûn-ı münîfinde bi’z-zât kendiniz mahall-i mezbûra varıp diyeti lâzım gelir şer‘an ne lâzım gelirse göresiz buyurulmağın imtisâlen li’l-emri’l-âlî bi’z-zât zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî olan müslimîn ile mahall-i mezbûra varıp sâlifü’z-zikr çayırın vasatında maktûl-i mezbûr tekrâr keşf ve müşâhede olundukda zimmî-i mezbûr minvâl-i merkūm üzre mecrûhan maktûl olup kim olduğu ve ismi ve şahsı kimesne ma‘lûmu olmayıp ve kemâ yenbağī dikkat ve ihtimâm olunur kātili dahi ma‘lûm olmamağla beytülmâl tarafından diyet taleb olunup ve mahall-i mezbûrdan zikr olunan çiftliğe âvaz yetişdiği muhakkak olmağla çiftlikde sâkin olanlar üzerlerine ba‘de’l-kassâme şer‘an diyet müte‘ayyin olmağın mâ hüve’l-vâki‘ gıbbe’t-taleb ketb olundu. Hurrire fî evâhiri Cemâziyelevvel li sene seb‘a ve erba‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Mahmud b. Abdullah, Yusuf b. Abdullah, Mustafa b. ( ) er-Râcil, Mustafa Beşe Çukadâr, Mehmed b. Hasan ve gayruhüm.