|
Bab Mahkemesi 3 Numaralı Sicil (H. 1077 / M. 1666 - 1667) cilt: 17, sayfa: 594 Hüküm no: 739 Orijinal metin no: [93a-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa Efendi b. Mehmed’in mülk evini vakıf eviyle değiştirdiği (istibdâl)
Hüccet-i istibdâl efendi hazretlerinin imzâsıyla Elhamdülillâhi’l-celîli zü’l-celâl ve’l-münezzehi ani’t-tağyîr ve’t-tebdîli ve’z-zevâl ve’s-salâtü ve’s-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedini’l-mevsûf bi mekârimi’l-ahlâk ve ekârimi’l-hisâl ve alâ âlihî ve ashâbihi’l-men‘ûtîne bi nu‘ûti’l-kemâl ammâ ba‘d bu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîrine bâ‘is ve bâdî ve bu hitâb-ı müşgîn-nikābın tastîrine sebeb ve dâ‘î oldur ki mahmiye-i İstanbul’da İskender Ağa mahallesinde vâki‘ Ümmühâni nâm sâhibetü’l-hayrın süknâ ve tasarrufu evvelâ kendi nefsine ba‘dehâ rizâ[‘] oğlu Hasan Bey b. Abdullah’a ba‘dehû batnen ba‘de batnin evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına ba‘de’l-inkırâz vâkıfe-i mezbûrenin kendi utekāsına ba‘dehüm karnen ba‘de karnin evlâdlarına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdlarına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdlarına ve ba‘de’l-inkırâz her gün ba‘de edâ-i salâti’l-fecr mihrâbda üç İhlâs-ı şerîf okuyup sevâbını rûhuna ihdâ etmek üzre mahalle-i mezbûre mescid-i şerîfi ve ma‘bed-i latîfinde imâm olanlara meşrûta vakfı olan etrâf-ı selâseden vâkıfenin kendi mülkü ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd bir beyt-i süflâ ve bir sofa-i süfliye ve bir su kuyusu ve muhavvata-i yesîreyi müştemil menzilin bi’l-fi‘l mütevellîsi olan fahrü’l-a‘yân Mustafa Efendi b. Ramazan nâm kimesne mahfil-i kazâda takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip Mustafa Efendi b. Mehmed nâm kimesnenin mahalle-i mezbûrede vâki‘ iki tarafdan vakf-ı mezbûr ve bir tarafdan Hasan Bey b. Abdullah mülkü ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd bir beyt-i süflâ ve iki sofa-i süfliye ve bir ahır ve cüneyne ve müşterek bir su kuyusunu muhtevî mülk menzili binâ ve rey‘ ve kıymet ve rağbet cihetlerinden vakf-ı mezbûrdan ekser ve evfer olup ve mütevellîsi olduğum vakıf menzil merkūm Mustafa Efendi b. Mehmed’in menziline karîb olmağla istibdâle râgıb olup vech-i mübeyyen üzre istibdâl cânib-i vakf-ı mezbûra min külli’l-vücûh enfa‘ ve evlâ olmağın benim dahi istibdâl murâdımdır, kıbel-i şer‘-i enverden üzerine varılıp hakīkat-i hâl müşâhede oldukdan sonra istibdâle bana izin verilmek matlûbumdur dedikde, savb-ı şer‘-i şerîfden keşif nâibi olan mevlânâ Ahmed Efendi b. Mehmed irsâl olunup ol dahi hâssa mi‘mârlardan üstâd Mustafa Halîfe b. Ali ve zeyl-i rakīmde isimleri terkīm olunup ebniye ve sukūf ahvâline kemâl-i vukūfu olan bî-garaz müslimîn ile evvelen zikr olunan vakıf menzilin üzerine varıp ba‘de’l-müşâhede mi‘mâr-ı mezbûr mesâha eyledikde tûlen ve arzen bi hesâb-ı terbî‘î yüz kırk dört zirâ‘ binâlı arsasının her zirâ‘ı altmış akçeden sekiz bin altı yüz kırk akçe ve bi hesâb-ı mezbûr on altı zirâ‘ arsa-i hâliyesinin her zirâ‘ı yirmi akçeden üç yüz yirmi akçe cem‘an sekiz bin dokuz yüz altmış akçeye müsâvî idiği bâhir oldukdan sonra sâniyen mülk olan menzil-i mezkûrun üzerine varıp ba‘de’l-mu‘âyene mi‘mâr-ı mezbûr mesâha eyledikde bi hesâb-ı mezkûr iki yüz bir buçuk zirâ‘ binâlı arsanın her zirâ‘ı altmış akçeden on iki bin doksan akçe ve bi hesâb-ı mastûr yüz sekiz buçuk zirâ‘ arsa-i hâliyenin her zirâ‘ı yirmi akçeden iki bin yüz yetmiş akçe cem‘an on dört bin iki yüz altmış akçeye müsâvî idiği zâhir ve mütebeyyin olup mülk olan menzil-i mesfûrun kıymeti, vakf olan menzil-i mezkûrun kıymetinden beş bin üç yüz akçe ve arsası, arsasından yüz elli zirâ‘ ziyâde olmağla istibdâl cânib-i vakfa enfa‘ olduğuna mi‘mâr-ı mezbûr ile müslimîn-i mezkûrînin icmâ‘ ve ittifâk ettiklerini mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ba‘dehû müslimîn-i mezkûrîn ile meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde gelip alâ vukū‘ihî inhâ ve takrîr ettiklerinden sonra husûs-ı mezkûr atebe-i aliyye-i sidre-misâle arz olundukda izn-i hümâyûn-ı Sultâniyi nâtık emr-i celîlü’l-kadr vârid olmağın hâkim-i muvakki‘-i sadr-ı kitâb -tûbâ-leh ve hüsnü me’âb- hazretleri fukahâ-yı ulü’l-elbâbdan istibdâl-i vakfı tecvîz eden meşâyih-i izâm -aleyhim rahmetü’l-meliki’l-allâm- kavl-i şerîfleri üzre ibdâl ve istibdâle izin vermekle, vakf olan menzil-i mezkûru mütevellî-i merkūm Mustafa Efendi mülk olan menzil-i mesfûr ile merkūm Mustafa Efendi b. Mehmed ile mübâdele-i sahîha-i şer‘iyye ile mübâdele edip mütevellî-i mezbûr menzil-i mevkūf-ı mezbûru cemî‘ tevâbi‘ ve levâhıkı ve kâffe-i hukūk ve merâfıkı ile merkūm Mustafa Efendi b. Mehmed’e teslîm edip merkūm Mustafa Efendi b. Mehmed dahi mülkü olan menzil-i mesfûru âmme-i hukūk ve merâfıkı ile mütevellî-i mezbûra teslîm eyleyip mülk olan menzil-i mesfûr vakıf ve vakıf olan menzil-i mezkûr mülk olup tarafeynden kabz ve tesellüm olundukdan sonra merkūm Mustafa Efendi b. Mehmed istibdâle nâdim ve akd-i istibdâlden rücû‘a âzim olup vâkıf vakfiyesinde ibdâl ve istibdâli şart etmedikçe İmâm-ı A‘zam, Ebû Yusuf, Yakub, İbrahim mezhebinde bir rivâyetde İmâm-ı Rabbânî Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî mezhebinde mutlak istibdâl sahîh olmadığına binâen mütevellî-i mezbûr beynlerinde cârî olan ibdâl ve istibdâlden rücû‘ edip menzil-i mevkūf-ı mezkûra bedel verdiği menzil-i memlûkü kemâkân fi’l-evvel mülküne red murâd ettikde mütevellî-i reşîd cevâb-ı sedîde tesaddî edip eğerçi hâl bast olunan minvâl üzredir lâkin Fetâvâ-yı Kadıhân’da inne’l-vâkıfe izâ şarate’l-istibdâle li nefsihî fî asli vakfihî yessihu’l-vakfu ve’ş-şartu ammâ bi dûni’ş-şart fe-kad, eşâre fi’s-siyeri’l-kebîr ilâ ennehû lem-yemlikü’l-istibdâl ille’l-kādi izâ re’yi fîhi maslahaten mes’elesi muktezâsınca ihbâr-ı ahyâr-ı müslimîn ile ibdâl ve istibdâl cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme ve maslahat-ı amîme olduğu lede’ş-şer‘i’l-mutahhar sâbit ve mukarrer olmuşdur deyû red ve teslîmden imtinâ‘ edip hâkim-i müşârün-ileyh -en‘amallâhu te‘âlâ fi’d-dâreyn- aleyh- hazretlerine müterâfi‘ân ve fasl-ı hasma tâlibân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -esbağallâhu te‘âlâ ni‘amehû aleyh- tarafeynden sâdıra olan kelimâta nazar ve mubtıl-ı hayr olmakdan hazer edip cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme ve maslahat-ı cesîme olmağla kadı için istibdâl-i vakfı tecvîz eden fukahâ -rahimehumullâhu te‘âlâ- kavl-i şerîfleri üzre sıhhat-i ibdâl ve istibdâle hükm eyledikde, merkūm Mustafa Efendi b. Mehmed inân-ı kelâmını semt-i âhara sarf edip fi’l-vâki‘ ba‘zı meşâyih-i kirâm kavilleri üzre cânib-i vakfa menfa‘at-i azîme oldukda kadı istibdâle kādir olup hükm-i hâkim ile ibdâl ve istibdâl sahîh olur, lâkin İmâm-ı A‘zam ve hümâm-ı akdem Ebû Hanîfe-i Kûfî -cûziye hayre’l-cezâ ve kûfiye- hazretleri katında sıhhat lüzûmu müstelzim değildir binâen alâ zâlik bâb-ı rücû‘ ve istirdâd münsed olmamağın bu vechile rücû‘ edip menzil-i mevkūf-ı mezkûra bedel verdiğim menzil-i memlûk-i mastûr kemâkân fi’l-evvel mülküme red ve idhâl olunmak matlûbumdur deyicek mütevellî-i mezbûr mütesaddî-i cevâb-ı bâ savâb olup sıhhat lüzûmu müstelzime olmamak ıtlâk üzre değildir belki ba‘zı eimme-i kirâm kavilleri üzre müstelzimedir deyip red ve teslîmden imtinâ‘ edip hâkim-i müşârün-ileyh lâ-zâle’l-hakku câriyen beyne yedeyhi hazretlerine müterâfi‘ân ve merreten [ba‘de] uhrâ müterâfi‘ân olduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh -efâzallâhu te‘âlâ sicâle efdâlihî fi’d-dâreyn aleyh- hazretleri dahi kavl-i mezbûra binâen menzil-i memlûk-i mezkûrun vakfiyyetinin sıhhatine ve vakıf olan menzil-i mesfûrun mülkiyyetinin sıhhatine hüküm ve hükm-i sâbıkını ihkâm etmeğin menzil-i mevkūf-ı mezbûr merkūm Mustafa Efendi’nin mülkü olup menzil-i memlûk-i mezkûr anın bedeline vakıf oldu ve alâ hâzâ vaka‘a’l-işhâd ve’t-tahrîr. Fi’l-yevmi’t-tâsi‘ ve’l-ışrîn min Şa‘bâni’l-mu‘azzam li sene seb‘a ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Osman Efendi b. Hasan el-İmâm, Abdülaziz Efendi el-Müezzin, Bayram Efendi [b.] Mehmed el-Müezzin, Rıdvan Bey b. Abdullah, Hasan Bey b. Abdullah, nakkaş Mustafa b. Mehmed
|