Balat Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H. 964-965/ M. 1557-1558) cilt: 41, sayfa: 240 Hüküm no: 419 Orijinal metin no: [58a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır. Bostancıbaşı Osman Ağa b. Abdullah Evkafı’na mütevellî olan Halil Dede b. Mahmud’un talebiyle vakfın zararının tazmin edilmesi Mahrûse-i İstanbul’da hâliyâ merhûm Bostancıbaşı Osman Ağa Evkāfı mütevellîsi olan Halil Dede b. Mahmud meclis-i şer‘-i şerîfde mahrûse-i mezbûrede Altıpoğçaoğlu demekle ma‘rûf merhûm Ahmed Çelebi Evkāfı’na bi’l-fi‘il mütevellî olan merhûm-ı merkūmun oğlu Ali Çelebi mahzarında takrîr-i kelâm ve tebyîn-i merâm kılıp dedi ki, işbu merhûm Osman Ağa Evkāfı’ndan olup mahalle-i Hobyar’da vâki‘ olan bir kıt‘a yerini hudûdu bir tarafdan Hacı Abdurrahman mülküne ve bir tarafı Takyacı Hüseyin mülküne ve tarafeynden tarîk-i âmma muttasıldır. Sâbıkā evkāf-ı mezbûre mütevellîsi olan Pîr Mehmed zikr olunan yerin nukzunu sâlifü’z-zikr merhûm Ahmed Çelebi hâl-i hayâtında iki bin beş yüz akçeye bey‘ edip mezkûr dahî üzerine odalar ve dükkân ve fırın binâ edip vakf eylemiş. El-hâletü hâzihî zikr olunan semen, ol bey‘ olunan nukzun semen-i misli değildir. Üzerine varılup görülüp ziyâde sâbit olduğu takdirde bey‘- i sâbık fesh olunup semen-i misline bey‘ olunmasın taleb ederim dedikde üzerine varup gören ehl-i vukūfdan Mehmed Çelebi b. Abdülkādir ve Mevlânâ Şaban b. Harman vesâyir müslimîn gelüp şehâdet edip asl-ı semen-i misli on iki bin beş yüz akçedir deyü haber verdiklerinde merkūm Ali Çelebi noksan semeni ki on bin akçedir merkūm Halil Dede’ye teslîm edip ve mukāta‘a-i zemîn sâbıkā senevî doksan akçe imiş. Hâliyâ yüz on akçe edip mâ-beynlerinde terâzî vâki‘ olup arz-ı mezkûre üzerinde olan nukzu ile geri merkūm Ali Çelebi mütevellîsi olduğu vakfın üzerinde mukarrer kılındığı gıbbe’t-taleb ketb olunup yed-i tâlibe def‘ olundu. Şuhûdü’l-hâl: Hayreddin Halîfe el-İmâm, Ramazan b. Sinan, Hasan b. Abdullah el-İmâm ve Abdi Çelebi b. Haydar ve Mehmed Çelebi b. Ahmed Altıpoğça-zâde ve gayruhum mine’l-hâzırîn.