Eyüp Mahkemesi 182 Numaralı Sicil (H. 1154-1161 / M. 1741-1748) cilt: 72, sayfa: 398 Hüküm no: 663 Orijinal metin no: [66a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yedikule’den Küçükçekmeceʼye giden yolun deniz tarafındaki esnâfın İstanbul kadıları tarafından yürütülen tereke yazımı ve mahkemelerin işleyişine Haslar kadıları ve Eyüb kassamları tarafından yapılan müdâhalenin men edilmesi
Fermân-ı celîlü’ş-şândır.
Akzâ kuzâti’l-Müslimîn, evlâ vülati’l-muvahhidîn, maʻdeni’l-fazl ve’l-yakīn râfiʻu âʻlâmi’ş-şerîʻati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâ-i ve’l-mürselîn el-muhtass bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-Muʻîn İstanbul kādısı mevlânâ İsmail −zîdet fazluhu− tevkīʻ-i refîʻ-i hümâyûn vâsıl olıcak maʻlûm ola ki; İstanbul’da Yedikule hâricinde vâkiʻ mu[m]cu ve kasab ve bakkal ve terzi ve sâirleri kadîmü’l-eyyâmdan beri Yedikule kapısı hâricinde Küçükçekmece’ye giden yolun deryâ tarafında olan esnâfın ordu tekâlifleri ve narh-ı cârîleri İstanbul’a tâbiʻ olup ve fevt ve mürd olanların terekeleri İstanbul kadıları tarafından tahrîr ve beyne’l-verese taksîm ve umûr-ı şerʻiyyeleri rüʼyet olunagelmiş iken ezmine-i karîbde Haslar kadıları ve Eyüb kassâmları tarafından müdâhale olunup ihtilâl-i esnâfa bâdî olmağla mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfimde tafsîl olunduğu üzere husûs-ı merkūmu bin yüz elli bir senesinde İstanbul kādısı olan Mehmed Emin iʻlâmı ve mûcebince zikr olunan Yedikule hâricinde vâkiʻ Küçükçekmece’ye giden yolun deryâ tarafında olan esnâfın fevt ve mürd olanlarının terekelerine Haslar kadıları ve Eyüb kassâmları taraflarından müdâhale olunmamak üzere yedlerine emr-i âlî ihsân olunmuş iken yine Haslar kadıları ve kassâmları Yedikule hâricinde vâkiʻ Küçükçekmece’ye giden Baştâze Çeşme? olan yolda başka zikr olunan Çekmece yolunun sol tarafında mumhâne ve selhhânelere gidecek yolun yemîninde olan dekâkîn ve hânlarda fevt ve mürd olanların terekelerini mücerred yedinizde olan fermânda yolun deryâ tarafında olan esnâf zikr olunup yemîninde olan esnâf zikr olunmamışdır deyü hilâf-ı emr-i âlî müdâhale olunur deyü iştikâ ve fi’l-hakīka Yedikule kapısı hâricinde vâkiʻ Küçükçekmece’ye giden çeşmeli yoldan başka mumhâne ve selhhânelere gider bir yol dahi olup zikr olunan emr-i âlîşânımda Küçükçekmece’ye giden yolun deryâ tarafında olan esnâfın fevt ve mürd olanlarının terekeleri ve sâir umûr-ı şerʻiyyeleri İstanbul kadıları taraflarından tahrîr ve rüʼyet olunmak üzere musarrah olup ve Küçükçekmece’ye giden çeşmeli yol başka ve selhhâne ve mumhânelere giden yol başka olup ol vechile Küçükçekmece’ye giden yolun deryâ tarafı ki; mumhâne ve selhhânelere giden yolun yemîn ve yesârında olan esnâfın umûru ve fevt ve mürd olanların terekesi İstanbul kadıları taraflarından tahrîr ve umûr-ı şerʻiyyeleri rüʼyet oluna gelip ve Küçükçekmece’ye giden tarîkde Yedikule kapısından çıkıldıkda doğru giden çeşmeli kaldırım olduğunu otuz neferden mütecâviz Müslimîn ve kırk neferden mütecâviz mazbûtü’l-esâmî zimmîler haber verip ve irâʼet eylediklerini cânib-i şerʻden mürsel kâtib es-Seyyid Ahmed −zîde ilmuhu− mahallinde tahrîr ve meclis-i şerʻa gelip inhâ eylediklerinden mâʻadâ İstanbul pazarbaşıları ve mumcuları kethüdâları ve kasab ihtiyârlarından on beş neferden mütecâviz Müslimîn dahi meclis-i şerʻa gelip haber vermeleriyle kadîmden emr-i âlî mantûkunca olan Yedikule kapısı hâricinde doğru Küçükçekmece’ye giden çeşme yolunun deryâ tarafında vâkiʻ mumhâne ve selhhânelere giden tarîkin yemîn ü yesârında olan esnâfın umûr-ı şerʻiyyeleri ve fevt ve mürd olanların terekeleri kadîmden olageldiği üzere İstanbul kadıları taraflarından rüʼyet ve tahrîr ve beyne’l-verese taksîm olunup âhar müdâhale etmemek üzere müceddeden emr-i şerîfim ricâ eylediklerinden sen ki; mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin iʻlâm etmenle Dîvân-ı hümâyûnumda mahfûz olan kuyûd ve ahkâma mürâcaʻat olunup vech-i meşrûh üzere elli bir senesi Cemâziyelâhiresi’nde emr-i şerîfim verildiği mastûr, mukayyed bulunmağın iʻlâmın ve mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince amel olunmak bâbında fermân-ı âlîşân sâdır olmuşdur, buyurdum ki; hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda iʻlâmın ve ber-vech-i meşrûh mukaddemen ve hâlen sâdır olan fermân-ı celîlü’l-kadr mûcebince amel edip min-baʻd hilâfına rızâ ve cevâz göstermeyesin, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe iʻtimâd kılasız.
Tahrîren fî-evâsıt-ı şehri Rebîʻi’l-evvel sene ihdâ ve sittin ve miʼe ve elf.
Kostantıniyye
|