.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 12 Numaralı Sicil (H. 1073-1074/M. 1663-1664)
cilt: 16, sayfa: 711
Hüküm no: 955
Orijinal metin no: [92b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ramazan Beşe b. Hüseyin’in Molla Hüsrev mahallesindeki evini vakf ettiği

Sernâme-i hasbihâl-i perâne-i hamd-i vâkıfü’l-ahvâl melik-i müte‘âl celle ani’l-vehm ve’l-hayâl ile terşîh ve tezyîn ve zîver-i salât u selâm-ı resûl-i rabb-i zi’l-celâl sallallâhu te‘âlâ aleyhi ve alâ ashâbihî ve âlihî hayru’l-ashâb ve’l-âl ile tevşîh ve tezyîn kılındıkdan sonra bâ‘is-i tastîr-i kitâb-ı şer‘î oldur ki mahmiye-i İstanbul mahallâtından Gül câmi‘i kurbunda vâkı‘a Molla Hüsrev mahallesi sâkinlerinden sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgıbü’l-meberrât ve’s-sadakāt Ramazan Beşe b. Hüseyin meclis-i şer‘-i celîl-i lâzımü’t-tebcîlde, vakf-ı âti’z-zikre li ecli’t-tescîl mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği Sâlih Çelebi b. Abdullah mahzarında bast-ı kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip silk-i mülk-i sahîhimde münselik olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Hüseyin Bey b. Abdullah el-Yesâri mülkü ve bir tarafdan Yahya Paşa veresesi mülkleri ve bir tarafdan Ayşe Hâtun vakfı ve bir tarafdan tarîk-i âm ile mahdûd bir fevkānî oda ve bir sofa ve bir tahtânî oda ve havlu ve bi’r-i mâ ve cüneyneyi ve kenîfi müştemil menzili bi cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ve kâffeti’l-menâfi‘ ve’l-merâfık hasbeten lillâhi te‘âlâ ve taleben li merzâti’r-Rabbi’l-a‘lâ vakf ve haps edip şöyle şart eyledim ki mâdemki hayâtda olam kendim sâkin ve mutasarrıf olam, vefâtımdan sonra zevcem Meryem Hâtun ile evlâdı Mehmed ve Mahmud ve evlâd-ı evlâdı ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdı sâkinler olup ba‘dehüm atîkātım, ba‘dehünne utekām, ba‘de’l-inkırâz atîkāt ve utekāmın atîkāt ve utekāsı sâkinler olup ba‘de’l-inkırâz menzil-i mevkūf-ı mezbûr icâre-i mu‘tâde ile îcâr olunup hâsıla olan ücreti Medîne-i Münevvere -alâ sâkinihâ efdalü’s-salât ve ekmelü’t-tahiyye- fukarâsına irsâl oluna. Ve merkūm Sâlih Çelebi hayâtda oldukça vakf-ı mezbûra mütevellî olup ba‘de vefâtihî re’y-i hâkime müfevvaz ola ve vakf-ı mezbûrun tebdîl ve tağyîri merreten ba‘de uhrâ yedimde ola ve eğer mürûr-ı eyyâm ile şurût-ı mezkûreye ri‘âyet müte‘azzire olursa mutlakā fukarâ-yı müslimîne sarf oluna deyû menzil-i mezbûru fâriğan ani’ş-şevâgil mütevellî-i mezbûra teslîm edip ol dahi vakfiyet üzre kabz ve tesellüm ve sâir mütevellîler evkāfda tasarruf eyledikleri gibi tasarruf eyledi dedikde mütevellî-i merkūm vâkıf-ı mersûmu ikrâr-ı meşrûhunda bi’l-muvâcehe tasdîk ve bi’l-müşâfehe tahkīk ettikden sonra vâkıf-ı mezbûr inân-ı matıyye-i kelâmını semt-i rücû‘a âtıf olup çün vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam hazretleri katında sahîh olur, lâkin lâzım olmaz, husûsan vâkıf menfa‘at-i vakfı kendi nefsine şart eylese, İmâm Muhammed katında bâtıl olmuş olur binâ’en alâ zâlik vakfımdan rücû‘ ettim, menzil-i merkūm kemâ-kân mülküme idhâl olunmak matlûbumdur dedikde mütevellî-i mezbûr cevâb-ı bâ savâba mütesaddî olup eğerçi İmâm-ı A‘zam katında vakf-ı akār sahîh-i gayr-ı lâzımdır amma İmâm Muhammed katında teslîm ile’l-mütevellî bulunmağla sahîh ve lâzım olup kavl-i müftâ-bih üzre lüzûm sıhhatden münfek olmadığına ekser-i eimme-i Hanefiyye câzimdir, husûsan İmâm Ebû Yusuf katında vâkıf mücerred vakaftü demekle sıhhat ve lüzûm-ı vakf emr-i mukarrerdir ve vâkıf menfa‘at-i vakfı kendi nefsine şart ettiği sûretde dahi İmâm Ebû Yusuf sıhhat ve cevâz-ı vakfa zâhib olmağla mâ aleyhi’l-fetvâ anların kavl-i şerîfleri idiği şemsden ezhârdır, deyip redden imtinâ‘ edip sıhhat ve lüzûm-ı vakfa hükm talebiyle hâkim-i muvakki‘-i kitâb tûbâ-lehû ve hüsnü me’âb hazretleri huzûrunda iltimâs hasm-ı mâdde-i nizâ‘ edip müterâfi‘ân olduklarında, hâkim-i müşârün-ileyh lâ zâle beyne’l-enâm müşârün-ileyh tenfîz-i vakf tarafını tercîh ve ibkā-i hayrâtı tashîh kasd edip âlimen bi’l-hilâfı beyne’l-eimmeti’l-eslâf alâ kavli men yerâhü mine’l-eimmeti’l-eşrâf vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuna hükm-i sahîh-i şer‘î ile hükm edip ba‘de’l-yevm vakf-ı mezbûr bi’l-ittifâk sahîh ve lâzım olup min ba‘d nakzına mecâl muhâl oldu. Fe-men beddelehû [ba‘de]mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm, cerâ zâlik. Ve hurrire fî selhi şehri Rebî‘ilevvel li sene erba‘a ve seb‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Abbas b. İbrahim, Sâlih Çelebi b. Kurt, Hacı Mustafa b. Mehmed, Hacı İlyas b. Abdullah, Halil Beşe b. İbrahim, Mustafa Çelebi b. Bâli, Musa Beşe b. Ali, Ramazan Beşe b. Yusuf ve gayruhüm.