.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 221
Hüküm no: 127
Orijinal metin no: [53a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Saray-ı Cedid’in ihtiyacı olan tuzun fiyatı ve tedariki

Matbah-ı âmire Tuzcubaşısı’na dâir fermân.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Hâssam Tuzcubaşısı Mahmud -zîde kadrühû-nun Dîvân-ı Hümâyûn’uma takdîm eylediği arzuhâli mefhûmunda nefs-i nefîs-i hümâyûnum ve mu‘ayyenât-ı sâire için ma‘rifetiyle verilen harcî tuzun fî-i kadîmi üzere beher kîlesi seksener akçeden eğerçi bahâsı cânib-i mîrîden verilegelip ancak bu âvânda harcî tuzun beher keyli iki buçuk guruşa bey‘ olunduğundan idâre-i ta‘yînât mümkün olamayıp mağdûriyetine bâ‘is olduğun beyân birle kendini gadrden vikāyeten ta‘yînât-ı mezkûreye şehriye iktizâ eden tuzun beher keyli seksener akçe ile tüccârdan alınması veyâhûd fî-i mezkûra bir mikdâr zammolunması husûslarından birisine müsâ‘ade-i aliyyem erzânî kılınmasını tahrîr ve istid‘â etmekle kuyûda mürâca‘at olundukda Saray-ı Cedîd-i âmiremin harcî tuz ta‘yînâtının i‘tâsına me’mûr Tuzcubaşı-i merkūm ma‘rifetiyle beher şehr yirmi dokuzar ve otuzar hesâbıyla verilen tuzun mâhiyesi yüz yetmiş bir kîleye bâliğ olup fî-i mevzû‘u üzere beher kîlesi seksener akçeden bahâsı hesâb olunarak ne mikdâra resîde olur ise Matbah-ı âmirem ümenâsı tarafından verilmek üzere Masraf-ı Şehriyârânem Kalemi’nden verilen tezkire mûcebince ümenânın aylık icmâline idhâl olunugeldiği Başmuhâsebe’den ba‘de’l-ihrâc sûret-i nizâmı Matbah-ı âmirem Emîni iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim Dergâh-ı mu‘allâm kapıcıbaşılarından Hasan -dâme mecduhû-dan isti‘lâm olundukda ol dahi Tuzcubaşı-i merkūm hazır olduğu hâlde Tuz Emîni ve tuzcu esnâfını celb ve istintâk eyledikde fi’l-hakīka bu âvânda Ahyolu ve sâir memlehalara halel-târî olduğuna binâen tuz gelmeyip gālî bahâ ile bey‘ olunugeldiğini ve Tuz Emîni ma‘rifetiyle habbâzâna beher keyli doksanar akçeye tuz verilmek bir kayd ve şurût olmayıp nizâmî bir madde olduğunu ifâde etmeleriyle esnâf-ı merkūm gadrden ve Tuzcubaşı-i merkūm dahi zarardan vikāyet zımnında bir hüsn-i sûret ile tanzîmi lede’l-müzâkere tuzun mebzûl olması vaktine iki mâh [53b] kalıp Haziran’da zuhûru me’mûl ise de şu iki mâhda Tuzcubaşı ta‘yînât-ı mezkûreyi edâ edecek mikdâr tuzun nısfını Tuz Emîni ve nısfını dahi esnâf-ı merkūm bi’t-terâzî edâya ta‘ahhüd ve Tuzcubaşı-i merkūmun Saray-ı Cedîd-i âmiremde vâki‘ fodula fırını habbâzânına beher mâh vereceği kırk kîle tuzun beher keyli doksanar akçeye habbâzân-ı sâire misillü Tuz Emîni ma‘rifetiyle verilmek husûsuna müsâ‘ade-i aliyyem olur ise işbu Muharrem gurresinden i‘tibâr ile yedine sûret ve Masraf Kalemi’ne ilmühaberi i‘tâsı iktizâ edeceğini memhûren i‘lâm etmekle bu sûretde fiyâta zam maddesinden sarf-ı nazar ile zikrolunan kırk kîle tuzun kadîm fiyâtı üzere mâhiye yirmi kîlesi Tuz Emîni tarafından ve yirmi kîlesi dahi esnâf-ı merkūme tarafından i‘tâ olunmak ve mâ‘adâ iktizâ eden harcî tuz Tuzcubaşı-i merkūm bulduğu mahâlden mübâya‘a eylemek üzere tanzîmi husûsu bâ-takrîr lede’l-arz mûcebince amel ve hareket olunmak fermânım olmağın hâssaten işbu emr-i celîlü’l-kadrim ısdâr ve yedine i‘tâ olunmuşdur. İmdi bâlâda bast u beyân olunduğu üzere sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, fiyâta zam maddesinden sarf-ı nazar ile zikrolunan kırk kîle tuzun kadîm fiyâtı üzere mâhiye yirmi kîlesi Tuz Emîni tarafından ve yirmi kîlesi dahi esnâf-ı merkūme tarafından i‘tâ olunmak ve mâ‘adâ iktizâ eden tuz Tuzcubaşı-i merkūm bulduğu mahâlden mübâya‘a eylemek üzere [emrim] olduğu ma‘lûmun oldukda mûceb-i emr-i şerîfimle amel ve hareket eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi birle âmil olasız. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Fî 29 Muharrem sene [1]221

Be-mahrûse-i Kostantıniyye