.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 228
Hüküm no: 134
Orijinal metin no: [55b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul’da yeni han, bekâr odaları, kahvehane vs. yapılmamasına ve genel olarak sur içi ve dışındaki yapılaşma ile ilgili nizamname

Müceddeden han ve bîkâr odaları ve kahvehâne ihdâsı men‘i bâbında fermân-ı âlî-şân.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Makarr-ı Saltanat-ı cihân-dârânem olan Âsitâne-i şevket-âşiyânem[e] etrâf u eknâfdan vürûd ile müddet-i medîde hanlarda ve bîkâr odalarında meks ü ikāmet eden ecnâs-i muhtelifenin kesreti, zehâir ve lühûm husûsunda Âsitâne-i aliyyem sekenesinin zarûret ve muzâyakalarını mûcib olduğundan bu def‘a karîha-i subha-i mülûkânemden ızâ-bahş-ı sahîfe-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnumda; nüfûsun kesreti ve gittikçe bir tarafdan vefret bulması, matlûb-ı seniyyem olan hısb u rehâ hâletlerine mâni‘-i kavî idiği ve ba‘d-ezîn arsa-i hâliye üzerine binâ ihdâs olunmamak ve han ve bîkâr odası yapılmamak üzere Vâlid-i mâcid-i kesîrü’l-mahâmid-i cihân-dârânem cennet-mekân Sultân Mustafa Han -aleyhi’r-rahmetü ve’l-gufrân-ın zamân-ı saltanatlarında verilen nizâm ve sâir müteferri‘âtı mutâla‘a ve müzâkere olunarak bu husûslara dâir müceddeden bir nizâm kaleme alınmak tenbîhi emr u fermân olduğundan tevârih-i muhtelife ile bu maddelere verilen nizâmların bi’l-cümle kaydları ba‘de’l-ihrâc defterdârân ve sâir vükelâ ve erbâb-ı şûrâ ile mutâla‘a ve müzâkere olunarak rabt ve tevsîki münâsib mülâhaza olunan şerâit ve nizâm Rikâb-ı mülûkâneme arz olunmak husûsuna irâde-i kerâmet-ifâde-i mülûkânem ta‘alluk etmekle imdi:

Nefs-i İstanbul ve muzâfâtında[n] olan Üsküdar ve Galata ve Kasımpaşa ve Tophâne ve Eyüb-i Ensârî ve muzâfâtında fîmâ-ba‘d müceddeden han ve bîkâr odaları binâsına bâ-husûs mahsûs hatt-ı şerîf ile izn-i hümâyûnum sudûr etmedikçe ebedî müceddeden kârgir ve tahta han îcâd ve ihdâsına kat‘iyen ruhsat ve müsâ‘ade olunmaya.

Ve el-yevm mevcûd olan hanların heyet-i asliyelerinden fazla içlerinde oda zamîme ve hâricden arsa ilhâk ve sâir vechile tevsî‘ olunmalarına zinhâr u zinhâr mesâğ gösterilmeyip o makūle mechûlü’l-ahvâl eşhâsa mebnâ ve mesken olan han ve bîkâr odaları ve kahvehâne ve nalband dükkânları sûretinde koltuk hanlar ta‘bîr olunan mahâllin birinde sahib-i töhmet bir yaramaz ahz olundukda ol han ve odaların ve nalband dükkânlarının içinde sâkin olanların cümlesi ihrâc ve kapısı bend ve bir dahi bîkâr sâkin olmamak için mahallât arasında ise müteehhilîn odaları ya‘nî hâne; ve çarşı ve pazarda ise iktizâsına göre esnâf dükkânları yaptırıla.

Ve eğer ashâbı bî-kudret ise adem-i iktidârı sâbit oldukdan sonra ma‘rifet-i şer‘ ve değer bahâsıyla zî-kudret kimesneye bey‘ ettirile.

Ve o makūle bîkâr odaları ve kahvehâne muhterik veyâhûd harâb oldukda bîkâr odası ve kahvehâne yaptırılmayıp âhar akār yaptırıla.

Ve Sütlüce’den <> Rumeli Kavağı’na varınca ve Kadı karyesinden Anadolu Kavağı’na varınca kasabât ve kurâ sevâhilinde ve Eyüb-i Ensârî kasabasından Yedikule’ye varınca hâric-i sûrda an-asl eser-i binâ olmayan arsa-i hâliyeye sonradan binâ ihdâs olunmak mahâzîri müstelzim olduğu cihetden yetmiş bir târihinde men‘-i küllî ile men‘ ve bu bâbda Yahûdî ve Nasârâ tâifesine ruhsat ve cevâz gösterilmemesi müekked tenbîh ve muahhar târihle tekrar te’kîd olunmuş iken Hasköy ve Tatavla ve Beyoğlu ve Tophâne ve Beşiktaş ve Ortaköy ve Üsküdar ve sâir ol havâlîde eser-i binâ olmayan arsa üzerine müceddeden katı vâfir hanlar ve büyût-ı kefere inşâ olunup bu keyfiyet tama‘[a] mebnî ruhsat verilmekden neşet eylediği zâhir olduğuna binâen [56a] fîmâ-ba‘d [kimesne] havâlî-i mezkûrede eser-i binâ olmayan arsa-i hâliye üzerine Bostancıbaşı ve Galata Voyvodası ve Mi‘mârbaşı izin tezkiresiyle ve mücerred kādı ve nâib i‘lâmıyla ve mütevellî-i vakf ve mukāta‘a ve tımar ve ze‘âmet temessüğüyle vaz‘-ı esâs ve nasb-ı sütun olunmak husûsuna cesâret etmeye.

Ve izni müş‘ir musahhah fermân-ı âlî sâdır olmaksızın her kim binâya mübâşeret eder ise der-akab men‘ ve isim ve şöhretleriyle i‘lâm olunmak ve eğer iğmâz ve müsâmaha veyâhûd mahfî izin i‘tâ olunur ise izin verenler ve iğmâz edenler tedîb kılınmak üzere nizâm-ı kavîye merbût ola.

Ve kefere hânesine su satılmak ve hammâm yapılmak fi’l-asl memnû‘âtdan olmağla bu husûsa dahi be-gāyet i‘tinâ olunup hilâfı harekete <> cesâret edenler eşedd-i ukūbet ola.

Ve hilâf-ı nizâm hareket eder olur ise bi’t-taharrî tedîblerini inhâ etmek mi‘mârân ve be-tahsîs mi‘mârbaşıların vazîfe-i zimmetleri olmağla öyle bir vaz‘ vukū‘a gelip ihbâr olunmaz ise me’mûrlar tedîb ve suyolu yapan suyolcu ve hammâm inşâ eden dülger kalfası binânın üzerine salb oluna.

Ve bir takrîb mahallât arasında muhterik arsa üzerinde binâ murâd edenleri ve hânesi ve yalısı <> derûnunda vâki‘ arsa-i hâliyesine kasır ve oda binâsı ve köhnesini ta‘mîr irâdesinde olanları mugāyir-i mu‘tâd-ı kadîm bî-vech men‘ ile ızrârdan mübâ‘adet oluna.

Ve işbu nizâm düstûrü’l-amel tutulmak bâbında seksen bir târihinde sâdır olan emr-i âlî-şân mûcebince amel ve hareket olunmasını mutazammın seksen dokuz senesinde Bostancıbaşı’ya hitâben fermân-ı âlî-şân sâdır olmuş iken Üsküdar’da vâki‘ Yenimahalle ve Selâmiye mahallesi mütemekkinlerinden ehl-i zimmet ve re‘âyâ ve sarrâf tâifesi mahallât aralarında ve bağ ve bahçeleri derûnlarında müceddeden katı vâfir binâ ihdâsına lede’l-mübâşere Bostancıbaşı tarafından li-ecli’l-mürâfa‘a gönderilen adama Yenimahalle re‘âyâsı, bizler vakıf toprakda, ve Selâmiye re‘âyâsı kezâlik, bizler Yeni mahallesinde oluruz, bize Bostancıbaşı ve meremmâtcı karışmaz, deyü ebniye-i muhdeseye nezâretden men‘ eyledikleri ol vakit te’kîd-i nizâm-ı mezbûru hâvî sudûr eden emr-i âlî-şân kaydından müstebân olmağla o makūle bağ ve bahçelerde ve sırf arsa-i hâliye olup binâ ihdâsı memnû‘âtdan olan mahallerde hufyeten binâ ihdâs edenleri ahâlî-i mahalle ve me’mûrlar der-akab ihbâr eyleye, ve müsâmaha ve setr ü ihfâ eden olur ise bi’t-tahkīk emsâline ibret kılına.

Ve Dersa‘âdet’imde Atpazarı civârında kâin dükkânlar beyninde ve ahır üzerinde fi’l-asl bîkâr odaları ve kahvehâneler ve hanlar yoğiken ashâb-ı emlâk tama‘-ı hâmlarından birer takrîb han üzerine beşer onar bîkâr odaları ve kahvehâneler ve hanlar ihdâsıyla ecnâs-i muhtelife tahassun ettirdiklerine binâen canbaz ahırları ve keçeci ve mûytâb dükkânları ve dekâkîn-i sâire üzerine bîkâ[r] odaları ve kahvehâneler ve hanlar binâ olunmayıp canbaz ahırlarının kadleri altışar ve mûytâb dükkânlarının kadleri beşer ve keçeci dükkânları, ahırlar üzerine binâ olunmamak ve tahtânî yaptırılmak üzere kadleri altışar ve çarhsız ekmekci ve çörekci fırınlarının kadleri sekizer ve tahtında çarhları olan değirmenlerinin kadleri onar ve paçacı ve sebzeci ve kalaycı dükkânlarının kadleri altışar ve attar ve manav misillü dükkânların kadleri dörder zirâ‘ olmak ve cihânnümâ ve bodrumlar ve tahta-pûşlar ve alçak şehnişînler ve müceddeden mahzenler ve dükkânlar ve dükkânların kepenkleri üzerlerine pike ihdâs olunmamak üzere bundan akdem verilmiş olan nizâm[a] harf-be-harf dikkat olunup hilâfı <> hâlât meşhûd olur ise hem cesâret edenler ve hem nezârete me’mûrlar tedîb kılına.

İşbu nizâmın mâşâallâhü te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulması için İstanbul ve Üsküdar ve Eyüp ve Galata kādıları ve Yeniçeri Ağası ve Bostancıbaşı ve Şehremîni ve Mi‘mârbaşı ve sâir me’mûrlar ale’d-devam mesûl olacaklarını her birleri bilip ona göre hareket eylemek usûlden olmağla sicillât-ı mahâkime ve Başmuhâsebe’ye ve me’mûrlara başka başka evâmir-i ekîde ile tenbîh olunup harf-be-harf icrâ ve îfâsına i‘tinâ olunması akdolunan Meclis-i Şûrâ’da bi’l-müzâkere ittifâk-ı ârâ ile karâr-gîr-i nizâm olduğuna binâen işbu nizâm-ı müstahsen Rikâb-ı müstetâb-ı hüsrevâneme arz ve takdîm olundukda “İttifâkan istisvâb olunduğu üzere evâmir ısdâr olunup kâffe-i şurûtun icrâsına be-gāyet dikkat ve bir vakitde hilâfına hareket olunmayıp ale’d-devam üzerine oluna” deyü hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûnum şeref-yâfte-i sudûr olmağla mûcebince işbu nizâm-ı müstahsen Başmuhâsebe’ye kaydolunup mâşâallâhü te‘âlâ düstûrü’l-amel tutularak hilâfına hareket olunmaması ve ale’d-devam şurûtuna ri‘âyet olunması için Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri Ağası ve Bostancıbaşı ve Şehremîni ve Mi‘mârbaşı’ya hitâben birer kıt‘a ve mazmûn-ı lâzımü’l-icrâsını sicillât-ı mehâkime kayd ile mugāyiri hâlât vukū‘unda keyfiyeti i‘lâm eylemek üzere sana ve Eyüp ve Üsküdar ve Galata kādılarına hitâben başka başka e[vâ]mir-i şerîfem ve evkāf müfettişlerine sûretler ve Dîvân-ı Hümâyûn’um Kalemi’ne ilmühaber i‘tâsına mübâderet olunmak husûsuna irâde-i aliyyem ta‘alluk edip mûcebince evâmir-i şerîfem ve sûret ve ilmühaberleri verilmekle sen dahi ber-vech-i meşrûh amel ve hareket eylemen fermânım olmağın sana hitâben dahi işbu emr-i âlî-şânım ısdâr ve ( ) ile irsâl olunmuşdur. İmdi vusûlünde mûcebince amel ve harekete mübâderet ve hilâfını [56b] tecvîzden gāyetü’l-gāye hazer ve mücânebet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i âlî-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfını tecvîzden be-gāyet tehâşî ve ictinâb eyleyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Fî 8 S sene [1]221

Mahrûse-i Kostantıniyye