İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 397 Hüküm no: 276 Orijinal metin no: [107b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kayseri’den İstanbul’a gelen sahtiyân ve mest için konulan nizam
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Dikicibaşı İbrahim ve Yiğitbaşı es-Seyyid İbrahim ve Mestciler Yiğitbaşısı Ahmed Usta ve Çedikciler Kethudâsı es-Seyyid Hasan ve Çizmeciler Köşe Ustası Ebûbekir ve es-Seyyid Ömer ve Mahmud ve Ahmed ve Kömür Alemdâr ve es-Seyyid Mehmed ve İbrahim ve diğer Ahmed ve sâir bi’l-cümle dikici esnâfı meclis-i şer‘-i münîrde Tâcirler Kethudâsı İsmail ve Yiğitbaşısı Mustafa ve Bahçecizâde Ahmed ve es-Seyyid Mustafa ve es-Seyyid el-Hâc Mehmed ve es-Seyyid el-Hâc Osman ve es-Seyyid Hâfız Mehmed ve el-Hâc Mehmed ve Hüseyin ve es-Seyyid Osman ve Kara Hacı Mehmedoğlu Memiş ve Parlak[oğlu] el-Hâc Hasan ve es-Seyyid Mehmed ve es-Seyyid Mustafa ve sâir bi’l-cümle tâcir esnâfı hazır oldukları hâlde her biri takrîr-i kelâm edip medîne-i Kayseri’de hâsıl olan sahtiyân fiyât-ı selâse-i maktû‘ası olan dört adedi bir tura ta‘bîr olunur kiras vakti derisinin bir turası on dört guruşa ve nakliye masârifi ve resm-i gümrüğü ve esnâf-ı merkūme bir guruş fâide ki cem‘an on yedi guruşa kezâlik dört adedi bir tura ta‘bîr olunur Sivas derisinin bir tura sahtiyânı on üç guruşa ve nakliye ve resm-i gümrüğü ve fâide ki cem‘an on altı guruşa ve kezâlik dört adedi bir tura ta‘bîr olunur Arabkir derisinin bir tura sahtiyânı on bir guruşa ve nakliye ve resm-i gümrük ve fâide ki cem‘an on dört guruş olup işbu fiyât-ı selâse ile her bir nevi‘ sahtiyân a‘lâ ve evsat ve ednâsı fark olmayarak Âsitâne-i aliyyeye gelir iken bir müddetden beri medîne-i mezbûre debbağları on bir guruş kıymeti olan sahtiyândan dahi dûn olarak meclis-i şer‘de mu‘âyene olunan sahtiyânı kiras derisi sahtiyânı yerine tâcir esnâfı hâzırûn-ı mezbûrûna gönderip onlar dahi on yedişer guruşa kiras derisi sahtiyânı yerine bizlere bey‘ ve kiras derisi sahtiyânını ve nev‘-i âharların a‘lâlarını sayalamacı ta‘bîr olunur Kayseri ve İskilip’de sâkin mest i‘mâl eden dikici tâifelerine füruht edip i‘mâl eyledikleri mestleri Âsitâne-i aliyyeye celb eylediklerinde han odalarında ve köşe ve bucaklarda hufyeten gālî bahâ ile ibâdullâha bey‘ eylediklerine binâen mahâllinde sahtiyânın bahâsına bakmayıp a‘lâsını ziyâde bahâ ile iştirâ etmeleriyle Âsitâne-i aliyyeye bu derecelerde fenâ ve kalb ve redî sahtiyânın gelmesine sebeb-i küllî olmağla sayalamanın men‘ u def‘inde mahzûr münfehim olduğuna binâen fîmâ-ba‘d mahâllinde sayalamacılara bey‘ edecekleri sahtiyân a‘lâ ve evsat ve ednâ olarak mukaddemâ ta‘ahhüdleri vech üzere bey‘ edip onlardan i‘mâl eyledikleri mestlerin bir dânesini diyâr-ı âhara bey‘ etmeyip doğru Âsitâne-i aliyyeye getirip resm-i gümrüğü ba‘de’l-edâ ve han odalarına ve köşe ve bucaklara koymayıp gümrük emînleri ma‘rifetiyle doğru Mercan Çarşısı’nda haffâf esnâfının lonca odasına irsâl ve bi’l-cümle haffâf ve tâcirler ve dikicibaşı ma‘rifetleriyle narh-ı cârîsi üzere haffâfân esnâfına tevzî‘ ve taksîm olunup akçesi va‘de-i tüccâr üzere vakt ü zamanıyla tahsîl ve ashâbına teslîm ve nizâm-ı mezkûrun devam ve istikrârı zımnında esnâf-ı merkūmûn yedlerine tuğrâ-yı garrâ ile muvaşşah bir kıt‘a fermân-ı âlî-şân sudûru niyâzında olduklarını sen ki İstanbul Kādısı Mevlânâ Mehmed Hidayetullah -zîdet fezâilühû-sun, i‘lâm etmenle i‘lâmın mûcebince nizâm-ı mezkûrun devam ve istikrârıyla fîmâ-ba‘d Âsitâne-i aliyyeden mâ‘adâ diyâr-ı âhara sahtiyân füruht ettirilmemek fermânım olmağın imdi sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, vech-i meşrûh üzere amel ve hareket [108a] ve nizâm-ı mezkûrun tatarruk-ı halelden vikāye [ve] devam ve istikrârına ve Âsitâne-i aliyyemden mâ‘adâ diyâr-ı âhara sahtiyân füruht ettirilmemesine ihtimâm ve dikkat ve hilâfı vaz‘ı tecvîze irâet-i ruhsatdan ittikā ve mübâ‘adet olunmak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından hazer ve mücânebet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.
Tahrîren fî-evâsıtı Cumâdelûlâ li-sene selâse ve işrîn ve mieteyn ve elf.
Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-mahrûse
|