.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Rumeli Sadareti Mahkemesi 56 Numaralı Sicil (H. 1042-1043/M. 1633)
cilt: 14, sayfa: 39
Hüküm no: 1
Orijinal metin no: [1b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Defterdârzâde İbrahim Efendi b. Abdurrahman Efendi’nin nukûd vakfı

Nukūd-ı pür-sûd-ı hamd-i mevfûr ve cevâhir-i zevâhir-i şükr-i nâ-mahsûr ol bahşende-i mâye-i nakd-i hayât ve âferînende-i edvâr-ı kâ’inât hazretlerinin cenâb-ı vâlâ-nisâbına îsâr ve nisâr olunur ki, vâsılân-ı ser menzil-i belâgat ü beyân ânın ma‘rifet-i zât-ı pâkinde âciz ve hayrândır. Ve ukūd-ı durûd-ı amîmü’l-vürûd ol bâ‘isü hayât-ı âlem güzîde-i Benî Adem seyyid-i Arab ve Acem -sallallâhu te‘âlâ aleyhi ve sellem- hazretlerinin merkad-i münevver ve meşhed-i mu‘attarlarına bezl ve ihdâ olunur ki, hakk-ı tarîk-i hidâyete da‘vet ve sübül-i hayrâta delâlet eyledi. Ve bakiyye-i nakıyye-i salât ü selâm ol âl ü evlâd-ı kirâm ve ashâb ü ahbâb-ı zevi’l-ihtirâmlarının merâkıd-ı aliyyelerine ithâf olunur ki, her biri mütevellî-i cihât-ı dîn ve nâzır-ı şerâyi‘-i seyyidü’l-mürselîndir -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în-. Ve ba‘d, işbu kitâb-ı sıhhat-nisâbın tahrîr ve inşâ ve tastîr ve imlâsına sebeb ve bâdî ve hâmâyil? ve dâ‘î budur ki, Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye ve medâru’s-saltanati’s-seniyye Kostantıniyyetü’l-mahmiyye’de merhûm-ı mağfiret-nişân Sultan Süleyman Hân -eskenallâhü te‘âlâ fî ferâdîsi’l-cinân câmi‘-i şerîfi mahallesi sükkânından hâlâ Tersâne-i âmire emîni olup, beyne’l-a‘yân Defterdârzâde demekle ma‘rûf umdetü’l-emâcid ve’l-ekâbir mecma‘ü’l-mehâmid ve’l-mefâhir İbrahim Efendi b. el-merhûm Abdurrahman Efendi vaktâ ki, bu dâr-ı dünyâ bî-sebât ve bekā olup na‘îmi ma‘raz-ı zevâlde mukīmi şeref-i irtihâlde olduğunu mülâhaza edip ve sadaka ve infâk ale’l-ıtlâk enfa‘-ı vesâil ve efdal-i nevâfil olup, husûsen avâ’idi müstekar ve fevâidi müstemirre olan vakıf ve tesbîl efdal-i hayrât olduğu mahall-i kāl u kīl olmayıp ve Kur’ân-ı azîmü’ş-şân ve Furkân-ı kerîmü’l-ünvân ki, nûr-ı mübîn-i habl-i metîn şefî‘u’l-müznibîn vahy-i Rabbü’l-âlemîn’dir, ânın tilâvetinde ve sâyir husûsiyâtında nakl ve rivâyet olunan fazl ve sevâb ve ecr-i bî-hesâbı kemâ yenbağī ma‘lûm-ı tab‘-ı mekârim-nisâbları olmağın, ceddi merhûm Defterdâr Derviş Efendi havâss-ı aliyye Kostantıniyye kazâsına tâbi‘ kasaba-i Baba Nakkaş’da vâki‘ câmi‘-i şerîfde vech-i âtî üzre rûhu için ta‘yîn eylediği eczâ-i şerîf mühimmâtı için hâl-i sıhhat-i zât ve kemâl-i nefâz-ı tasarrufâtında hulûs-i niyyet ve safâ-yı taviyyet ile atyeb-i mâl ve e‘azz-i emvâlinden kâmil bin aded riyâlî guruş -ki, nısfı te’kîden li’l-asl ve tevsîmen li’l-kül beş yüz aded mezkûru’l-vasf guruş olur- mümtâz ve li ecli’l-vakf târih-i kitâbdan altı ay mukaddem ihrâc ve ifrâz edip şart eyledi ki, hâl-i vakf-ı mezbûr her senede onu on buçuk ziyâde olmak üzre ale’n-nehci’ş-şer‘i’l-helâl rehn-i kavî veya kefîl bi’l-mâl-i melî ile istirbâh ve istiğlâl olunup, hâsıl olan rıbhından câmi‘-i merkūmda her gün ba‘de salâti’l-asr on aded eczâ-i şerîf tilâvet eden on nefer kimesneye yevmî ikişer akçe vereler. Ve içlerinden biri ser mahfil olup, ol mukābelede ona bir akçe dahi verile ve zikr olunan eczâ-i şerîfenin beş adedinin tilâveti câmi‘-i şerîf-i mersûme muttasıl müşârunileyh Derviş Efendi hânkāhında sâkin olan talebeye meşrût olup, mâ‘adâsının biri câmi‘-i şerîf-i merkūm imâmına ve ikisi iki müezzinine ve biri kayyımına verilip ve birisini kasaba-i mezbûrede sâkin el-Hâc Haydar nâm kimesne tilâvet eyleye. Ve hânkāh-ı merkūmda şeyh olan efendi vakf-ı mezbûra nâzır olup, eczâ-i şerîf tilâvet edenlerden tekâsül edenlere tenbîh ve te’kîd ve mütenebbih olmayanların cüz’lerini mütevellî ma‘rifetiyle kasaba-i merkūme ahâlîsinden müstahıkkına tevcîh olunup şeyh-i müşârunileyhe yevmî bir akçe nezâret verile. Ve sükkân-ı hânkāhdan talebe bulunmazsa eczâ-i şerîfe-i mezbûre sâyir müstahıkkına tevcîh oluna. Ve yine kasaba-i mezbûrede vâki‘ mürûr-ı eyyâm ile harâbe müşrif olup, imârete vakfından müsâ‘ade olunmamakla izn-i hâkimü’ş-şer‘ ile vâkıf-ı müşârunileyh İbrahim Efendi imâret ve tecdîd eylediği Solak Mehmed Bey Mescidi demekle ma‘rûf mescid-i şerîfin imâmına yevmî üç akçe ve müezzinine yevmî iki akçe verile. Ve mescid-i mezbûrda îkād olunmak için her sene imâmına yüz elli akçe mum akçesi verile ve vakf-ı mezbûra mütevellî olan kimesneye yevmî dört akçe vazîfe-i tevliyet ve bir kimesne kâtib ve câbî olup yevmî iki akçe vazîfe verile. Ve tevliyet vâkıf-ı müşârunileyh hayâtda oldukça kendiye meşrûta ola, ba‘de re’y-i hâkimü’ş-şer‘ müveffez ola. Ve mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı şuhûr-ı a‘vâm ile vakf-ı mezbûra tağayyür târî olup icrâ-i şürût-ı mezkûre müte‘azzir olursa, meblağ-ı mezbûr mutlakā fukarâ-i müslimîne vakf ola deyü ta‘yîn-i vakf ve beyân ve harc ve sarf eyledikden sonra meblağ-ı mevkūf-ı mesfûru li ecli’t-tescîl mütevellî nasb eylediğim ( ) b. ( ) def‘ ve teslîm eyledim deyü mesfûr ( ) muvâcehesinde ikrâr ve i‘tirâf eyledikde, mukırr-ı müşârunileyhi ikrâr-ı meşrûhunda mütevellî-i mezkûr vicâhen tasdîk ve meblağ-ı mezbûru altı ay mukaddem vakfiyet üzre kabz ve tesellüm edip sâyir evkāf mütevellîleri tasarruf ettikleri gibi tasarruf eylediğini tahkīk eyledikden sonra, vâkıf-ı sâlifü’z-zikr mütevellî-i mezkûr mahzarında da‘vâ edip, eimme-i selâse-i nehârîr -aleyhim rıdvânullâhi’l-meliki’l-kadîr- mezheb-i hatîr ve ve re’y-i münîrlerinde vakf-ı nukūd ve ona müteferri‘ olan şurût ve kuyûd bâtıl ve hilye-i sıhhat ve kabûlden âtıl ve mütevellî-i mezbûr altı ayda tevliyet için aldığı yedi yüz yirmi akçenin üç yüz akçesi ecr-i mislinden zâyid olmakla lâzımü’r-reddir. Binâen alâ zâlik asl-ı mâl-ı mârrü’l-beyân ve mütevellînin ecr-i mislinden zâyid aldığı meblağ-ı merkūmü’l-mikdâr bana red ve teslîm olunmak matlûbumdur dedikde, gıbbe’s-suâl mütevellî-i mezbûr fesh-i makāl edip, fi’l-hakīka vakf-ı derâhim ve denânîr eimme-i selâse-i nehârîr katlarında sahîh olmadığı kütüb-i mu‘teberede mastûr ve sarîhdir. Lâkin esâtîz-i eimme-i ictihâd ve salâtîn-i ecille-i rüşd ü sedâddan imâm-ı mu‘teber ve hümâm-ı cennet-makar hazret-i İmâm-ı Züfer’den dâric-i medâric-i rahmet-i Bârî merhûm İmâm Ensârî rivâyetinde vakf-ı nukūd [ve] zımnında olan şurût ve kuyûd sahîh ve cârî ve şart-ı nifâzı câiz olup, fî zamâninâ kuzât-ı İslâm ve vülât-ı zevi’l-ihtirâm ol rivâyet ile hükme mütevellî oldukları tuğrâ-yı garrâ-yı sultânî ile muhallâ olan menşûrlarında mastûrdur ve galâl-i vakf-ı mezbûrdan aldığım vazîfe dahi ber mûceb-i vakf-ı sahîh hakk-ı sarîhim olmuşdur deyü red ve teslîmden imtinâ‘ ve nehc-i muharrer üzre husûmet ve nizâ‘ edip, tevkī‘-i şerîf-i zîver-i sadr-ı kitâb olan hâkim-i fâzıl-ı âlî-kadr ve me‘âlî-nisâb [3b] -yesserallâhu lehû hüsne’l-müte‘âl ve’l-me’âb- hazretlerine müterâfi‘ân ve fasl-ı hükme tâlibân olduklarında, hâkim-i mûmâ-ileyh lâ zâle yenâbi‘ü’l-hükkâm câriyen beyne yedeyh dahi ale’r-re’yi’l-imâmi’l-mezbûr sıhhat-i vakf-ı mastûra ve sıhhat-i meşrûta ve kuyûduna ve zımân-ı vazîfe-i mezbûreden zimmet-i mütevellî-i mezbûrun berâetine hükm ettikden sonra, vâkıf-ı kesîrü’l-avârif kelâmını semt-i âhara sârif olup, eğerçi hükm-i mezkûr ile vakfa sıhhat hâsıl oldu. Lâkin İmâm-ı a‘zam ve hümâm-ı akdem sirâcü’l-eimme kâşifü’l-gamme Ebû Hanîfe el-Kûfî -cûziye bi’l-hayr ve kûfiye- hazretleri re’y-i münîr ve mezheb-i hatîrlerinde sıhhat lüzûmu müstelzim olmayıp rücû‘ meşrû‘ olmağın, tekrâr vakf-ı mezbûrdan rücû‘ eyledim. Meblağ-ı mevkūf-ı mezkûr bana red ve teslîm olunmak taleb ederim dedikde, ba‘de’l-istintâk mütevellî-i mezbûr cevâb verip, eğerçi re’y-i imâm-ı mezkûr üzre sıhhat müfârık ani’l-lüzûm olduğu meşhûr ve ma‘lûmdur. Lâkin İmâm-ı Rabbânî Ebû Yusuf el-imâmü’s-sânî mezheb-i hatîrinde mücerred “vakaftü” demekle ve imâm-ı sânî Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybânî re’y-i münîrinde teslîm ile’l-mütevellî olunmağın, lüzûm ârız olup istirdâd olunmağa mecâl kalmamışdır. Mezheb-i İmâmeyn-i mezkûreyn üzre lüzûmuna dahi hüküm taleb ederim dedikde, hâkim-i mûmâ-ileyh hazretleri dahi cânib-i vakfa nazaran ve mubtıl-ı hayr olmakdan hazer edip, vakf-ı mezbûrun lüzûmuna dahi alâ re’yi’l-imâmeyni’l-merkūmeyn âlimen bi’l-hilâf ve vâkıfen alâ mevâkıfi’l-ihtilâf hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î kılıp, min ba‘d nakz ve naksına mecâl emr-i muhâl ve ibtâl ve ihlâli mümteni‘ü’l-ihtimâl oldu ve alâ zâlike vaka‘a’l-işhâd. Fî evâ’ili Zilhicceti’ş-şerîfe li sene isneteyn ve erba‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-a‘yân Safâyî Efendi b. Mehmed, Mahmud Çelebi b. Mehmed ahi’l-mezbûr, Abdülbâkī Beşe b. ( ), Fahrü’l-ikbâl Hüseyin el-Mübâşir, Mefharü’l-meşâyihi’l-kirâm Şeyh Mehmed Efendi b. el-merhûm eş-Şeyh Ahmed Efendi, Hasan Çavuş b. ( ) Köstendilî, Fahrü’l-akrân Mehmed Subaşı b. ( ), Mehmed Beşe b. ( ) el-Cündî, Fahrü’l-a‘yân Ömer Ağa b. ( ) el-müteferrika, Ahmed Çelebi b. Mahmud ve gayruhüm.