.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 139
Hüküm no: 77
Orijinal metin no: [23b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ali Kırk Kapudan b. Süleyman’ın Galata’ta Haremeyn Evkafı’na vakfettiği evlerin vakfiyetinin geçerli olduğu

Hüve hasbî

Lemmâ uriza ale’l-kitâbi’z-zâhir min-fehâvîhi asârı’s-sıdk ve’s-savâb ve ellefeytühû alâ-nehci’ş-şerî‘ati’l-garrâ ve’l-hucceti’l?-beyzâ kabiltühû ve’rtezeytuhû ve nefeztuhû ve emzeytuhû harrerehhü’l-fakīr Kemaleddin b. Mehmed el-Kādî bi-asâkiri Rumeli el-ma‘mûre -ufiye anhü-

[24a] Bi’l-fi‘il Haremeyn-i Şerîfeyn -şerrefehallâhu te‘âlâ- Evkāfı mütevellîsi olan fahrü’l-bevvâbîn el-Hâc Hasan Bey b. Mehmed meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde evkāf-ı mezbûreye nâzır olan kıdvetü’l-havâs ve’l-mukarrebîn zübdetü ashâbü’l-izzi ve’t-temkîn mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn enîsü’l-hazreti’l-aliyyeti’s-sultâniyye celîsü’d-devleti’s-seniyyeti’l-hakāniyye zü’l-kadri’r-refî‘ ve’l-câhi’l-menî‘ el-mahfûf bi-sunûf-i avâtıfi’l-meliki’l-halîm Dârüssaâde ağası olan el-Hâc Mustafa Ağa b. Abdülalîm hazretlerinin huzûr-ı âlîlerinde menzil-i âti’l-beyâna mülkiyet zu‘mu ile ber-vech-i iştirâk vâzı‘ü’l-yed eyledikleri nehc-i şer‘î üzere sâbit olan Mustafa Reis b. Mehmed ve zevcesi Şemsperi Hatun muvâcehelerinde takrîr-i da‘vâ edip mahmiye-i Galata mahallâtından Okçu Musa mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât eden Ali Kırk Kapudan b. Süleyman hâl-i hayâtında mahalle-i mezbûrede vâki‘ olup Murad ve Hasan ve Hasnâ Hatun mülkleri ve tarîk-i âm ile mahdûd fevkānî ve tahtânî büyût-ı müte‘addideyi müştemil olan mülk menzilin ve yine mahmiye-i mezbûrede Şehsuvar mahallesinde vâki‘ merhûme Hümâ Hatun Vakfı ve Mehmed Reis mülkü ve tarîk-i hâs ve tarîk-i âm ile mahdûd fevkānî ve tahtânî büyût-ı müte‘addideyi müştemil olan mülk menzilin vakfedip cümlenin süknâsını evvelâ kendiye ba‘dehû bazı mu‘ayyenin süknâsını evlâdına ve bazısını akrabâ ve utekāsından bazı eşhâs-ı mu‘ayyeneye ve tevâif-i mezbûreden her biri münkariz oldukda Medîne-i Münevvere fukarâsına şart ve ta‘yîn ettiği vakfiyye-i ma‘mûlün-bihâsında mastûr olup hâlâ tevâif-i mezbûrenin bazısı münkariz olup bazısının süknâya ihtiyâcı olmayıp âhar yerde sâkin olmak ile fâriğ olup hakk-ı süknâları el-ân Medîne-i Münevvere fukarâsına intikāl edip taht-ı tevliyetimde olan Evkāf-ı Haremeyn’e mülhak olmuş iken menzil-i evvele mezbûrân Mustafa Reis ve Şemsperi ve menzil-i sâniye işbu hâzıretân bi’l-meclis olan Kamer bt. Abdullah ve kızı Hadice bt. Memi bi gayr-ı vech-i şer‘î vaz‘-ı yed etmişlerdir suâl olunup menzilân-ı merkūmân taht-ı tevliyetimde olan evkāf-ı mezbûreye ilhâk olunup tevliyetim hasebi ile fukarâ-i Medîne için zabt ettirilmeği ta[le]b ederim deyicek mezkûrlardan suâl olundukda cevâb verip fî-nefsi’l-emr vâkıf-ı merkūm zikr olunan menzilleri hâl-i hayâtında vakfedip tafsîl-i sâbık üzere şart ve kuyûdu mutazammın kitâb-ı vakfa yazdırmışdır lâkin vakıf eylemezden mukaddem kasaba-i Kasımpaşa’da Tahtakadı mahallesinde el-Hâc Mahmud b. el-Hâc Yusuf nâm kimesneye seksen beş bin akçe vâcibü’l-edâ deyni mukābelesinde rehin vaz‘ edip kabl-i fekki’r-rehin vefât etmekle vakfiyeti sahîha olmamağın sulbiye kızı ve vârise olup işbu hâzıra bi’l-meclis olan Fâtıma Hatun bize bey‘ edip mülk-i müşterâmız olmuşdur deyücek husûs-ı mezbûr merkūme Fâtıma Hatun’a dahi suâl olundukda cevâbında fi’l-vâki‘ babam mezbûr Ali Kırk kızları merkūmânı tafsîl-i sâbık üzere şurût ve zevâbıtı mutazammın vakf ile vakıf eyledi lâkin vakfeylemezden mukaddem mesfûr el-Hâc Mahmud meblağ-ı mezbûr mukābelesinde rehin vaz‘ edip kabl-i fekki’r-rehin vefât etmekle menzil-i merkūmun vakfiyeti sahîha olmayıp veresesine intikāl edip muhallefât-ı mevrûseden olmak ile dâyin-i merkūm deyn-i mersûmu benden taleb edip fekk-i rehn ile vermeğe cebr eylemek ile ben dahi verâsetim hasebi ile fekk-i rehin eyledikden sonra menzil-i merkūmu kendi deynim mukābelesinde rehin vaz‘ ettirip ba‘dehû edâya kudretim olmamak ile edâ-i deyn için bey‘ ettirdim deyip ve babası mezbûr Ali Kırk cezîre-i Kıbrıs’da vefât ettikde onda küllî muhallefâtı olup muhallefât-ı mezbûreden dört yük akçesin ol târîhde beylerbeyi olan merhûm Ca‘fer Paşa kabz edip ve nakd ve kumaş bahâsından yüz yirmi bin akçe ve on beş aded büyük kaliçeleri ben kabz eyledim idi lâkin ashâb-ı düyûn elimden aldılar deyu müteveffâ-yı mezbûrun edâ-i deynine kifâyetden ziyâde muhallefâtı olup ve bazı muhallefâta kendisi vaz‘-ı yed edip kabz eylediğine i‘tirâfı olmağla dâyin-i merkūm el-Hâc Mahmud’a olan deyn vâkıf-ı merkūmun muhallefâtından edâ olunduğu müte‘ayyen olup menzil-i merkūm vakfiyetin fekk-i rehine mevkūf olan sıhhate ve lüzûmuna mâni‘-i şer‘î kalmamak ile menzil-i mezkûr vakf-ı sahîh ve lâzım idiği zâhir olup muhallefâtdan makbûzu olmayıp kendi mâlı ile fekk-i rehin ettirdiği takdîrce dahi vâkıf-ı merkūmun deynine kifâyetden ziyâde muhallefâtı olduğuna i‘tirâfı olmak ile şer‘an menzil-i merkūmun vakfiyeti sahîh ve lâzım olup edâ-i deynine sarf eylediği mâlı muhallefâtından taleb lâzım olmağın kile’t-takdîreyn menzil-i merkūm vakf-ı sahîh ve lâzım idiği muhakkak olup ve hâlâ menzil-i merkūm Medîne-i Münevvere fukarâsına intikāl eylemek ile ba‘de’l-yevm vakfiyet üzere zabt olunmağa hükmolundukdan sonra menzilân-ı mezbûrâna mülkiyet zu‘mu ile vaz‘-ı yed edenlere kasr-ı yed etmeleri üzere tenbîh olunup mâ-hüve’l-vâkı‘ ketb ve tahrîr olundukdan sonra mütevellî-i merkūm yedine vaz‘ olundu.

Tahrîren fî-şehri Rebî‘i’l-evvel li-sene ihdâ ve ışrîn ve elf.

Şühûdü’l-hâl: Umdetü’l-emâcid ve’l-ekârim Mirâhor Ahmed Ağa, zübdetü’l-efâhim ve’l-ekârim Mirâhor-ı sânî İbrahim Ağa, umdetü erbâbi’l-kalem Hüseyin Efendi kâtib-i bevvâbân-ı Dergâh-ı âlî, fahrü’l-emâcid Mehmed Ağa kethüdâ-yı bevvâbîn-i Dergâh-ı âlî, fahrü’l-emâsil Ahmed Efendi el-muhâsib, fahrü’l-akrân Hüseyin Ağa Emînü’l-ağnâm hâlâ, Ali Bey b. ( ) el-bevvâb, Karakaş Mehmed b. ( ) el-bevvâb, Süleyman Bey el-bevvâb, Hamza Bey b. ( ) el-bevvâb, Mehmed Bey b. ( ) ser-arabacıyân-ı hâssa, Süleyman Ağa b. Abdülmennan el-müteferrika, Mustafa Çavuş b. Abdülmennan ve gayruhüm mine’l-hüzzâr.