.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626)
cilt: 45, sayfa: 234
Hüküm no: 172
Orijinal metin no: [58b-1, Arapça]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Zamâne Hatun bt. Abdullah’ın vakfiyesi

Mâ-fîhi mine’l-asli’l-vakfi ve şerâitihî ve kuyûdihî ve zavâbitihî vazaha ledeyye ve’t-tedaha beyne yedeyye ve hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî fî-husûsihî ve umûmihî âlimen bi’l-hılâfi’l-cârî beyne’l-eimmeti’l-eşrâf ve ene’l-abdü’l-fakīr ileyhi te‘âlâ Ahmed b. Mehmed el-Müvellâ hılâfeten bi-mahkemeti Muradpaşa bi-medîneti Kostantıniyyeti’l-mahmiye -ufiye anhümâ-

Elhamdü li-men lâ-gāyete li-inâyeti’l-ezeliyye ve lâ-nihâyete li-hidâyeti’l-aliyye ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ-seyyidinâ Muhammedin ve alâ-âlihî ve sahbih, ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Sâhibetü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgıbetü’s-sadakāt Zamâne Hatun bt. Abdullah kıbelinden âti’l-beyân vakıf ikrârına ve rücû‘ da‘vâsına vekâleti kendisini ma‘rifet-i şer‘iyye ile mu‘arrif olan Ahmed Efendi b. Ali ve Handan Bey b. Abdullah’ın şehâdeti ile sâbit olan fahrü’l-akrân Haydar Bey b. Abdülmennan meclis-i şer‘-i şerîfe gelip hasm-ı câhıd mahzarında şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, müvekkile-i mezbûresi dünyânın fâni, âhiretin bâki olduğunu idrâk edip âhiret azığı tedârik etmeyi murâd ettiğinde işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Mustafa Paşa-i atîk mahallesinde kâin, dâhilî ve hâricî muvavvatalı, muhavvata-i dâhiliyyesi iki bâb fevkānî hâneyi, mutfağı, zulleyi, üç bâb tahtânî hâneyi, üç tahtânî sofayı, su kuyusunu, kenîfi, muhavvatayı, eşcâr-ı müsmire ve gayri müsmireyi hâvî, muhavvata-i hâriciyyesi fevkānî bir bâb hâneyi, ahırı, tahtânî bir bâb hâneyi ve kenîfi müştemil, hudûdu bir tarafından Mehmed Bey b. Abdullah el-Cündî mülkü, bir tarafından Hâce Hüsrev b. Abdullah mülkü, bir tarafından Cemile Hatun mülkü, bir tarafından Musa ve Hızır mülkü ve tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘i ve levâhıkıyla niyet-i sâfiye ve taviyet-i vâfiye üzere habsedip vakfeyledi. Menzil-i mezbûrda süknâyı evvelâ müddet-i hayâtınca kendisine, ba‘de vefâtihâ evlâdına, evlâd-ı evlâdına, ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Bunların inkırâzlarından sonra Kamer ve Handân bt. Abdullah nâm hatunlara müddet-i hayâtlarınca alâ-tarîkı’l-münâsafa şart eyledi. Biri öldüğünde hissesini diğerine şart eyledi. Bunların vefâtından sonra evlâdına, evlâd-ı evlâdına, ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Sonra Medîne-i münevvere fukarâsına şart eyledi. Meremmeti menzilde sâkin olanlara şart eyledi. Nezâret-i hasbiyyeyi ahâlî-i mahalleye şart eyledi. Sonra menzil-i mezbûru mütevellî Mehmed Çelebi b. Hüseyin’e teslîm eyledi. O dahî tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfta nasıl tasarruf ettilerse öyle tasarruf eyledi. Hâl bu minvâl üzere iken vâkıfe-i mezbûre vakf-ı akār İmâm-ı A‘zam Hazret-i Ebû Hanîfe-i Kûfî hazretleri yanında lâzım değildir diyerek vakfiyyetten rücû‘ edip menzil-i mezkûrun silk-i mülküne idhâlini talep ve mütevellî-yi mezkûrdan istirdâd eyledi. Mütevellî redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr, bey‘i, hibesi ve îrâsı câiz olmayacak şekilde, müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıf ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.

Cerâ zâlike ve hurrire fi’l-yevmi’s-sâdis ve’l-ışrîn min-Zilka‘deti’ş-şerîfe li-sene erba‘a ve ışrîn ve elf

Şühûdü’l-hâl: Fahrü’l-akrân Mehmed Ağa Zevvâk-ı sultânî, Mehmed Çavuş b. Abdullah, Hüseyin Bey b. el-cündî, Yahya Dede, Ca‘fer Dede, Mustafa Dede, diğer Mustafa Dede, Hasan b. Musa, Receb b. Musa, Ferruh Beşe b. Abdullah er-râcil ve gayrühüm