Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 631 Hüküm no: 578 Orijinal metin no: [184b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mahmud Paşa mahallesinden Saraylı Rıdvan Hatun’un para vakfiyesi
Vakf-ı Rıdvan Hatun ahiren?, nâzır Sarây-ı Atîk ağası, meblağ: 20.000
El-hamdü li-veliyyihî ve’s-salâtü alâ-nebiyyihî ve alâ-âlihî ve sahbihî ecma‘în ammâ ba‘d, işbu hüccet-i sahîha-i şer‘iyyenin ve vesîka-i sarîha-i mer‘iyyenin tahrîr ve inşâsına bâdî ve tastîr ve imlâsına dâ‘î budur ki, Dârü’s-saltanati’s-seniyye Kostantıniyyetü’l-mahmiye mahallâtından Mahmud Paşa mahallesi sâkinelerinden olan sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât Saraylı Rıdvan Hatun demekle ma‘rûf Hatunun vakfını vech-i âti’z-zikr üzere ikrâra vekîl-i şer‘î olup vekâleti Dergâh-ı Âlî bevvâblarından Ca‘fer Bey b. Abdullah ve Hüseyin Bey b. Abdullah şehâdetleri ile hasm-ı şer‘î-i câhid mahzarında sâbite Dergâh-ı Âlî bevvâblarından Hüseyin Çelebi b. İlyas meclis-i şer‘-i şerîfde vakf-ı âti’z-zikre li-ecli’t-tescîli’ş-şer‘î mütevellî nasb u ta‘yîn olunan yine Dergâh-ı Âlî bevvâblarından el-Hâc Ahmed b. Bahşi mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm kılıp müvekkilem merkūme Rıdvan Hatun kendi atyeb menâlinden yirmi bin fıddî akçe ifrâz edip meblağ-ı mezbûru vakf eyledi ve şöyle şart eyledi ki, meblağ-ı merkūm rehn-i kavî ve kefîl-i melî ile mütevellîsi yedi ile onu on bir hesâbı üzere istirbâh-ı şer‘î ile istirbâh olunup her senede hâsıl olan istirbâh-ı helâlinden iki bin akçenin dört yüz kırk akçesi ile her cüz’-i şerîfi beher yevm ikişer akçeye olmak üzere makām-ı huzûrda iki cüz’-i şerîf Kur’ân-ı azîmden tilâvet oluna ve üç yüz altmış akçesi dahi kim ki mütevellî olursa tevliyyeti mukābelesinde beher yevm yedi akçe vazîfesi ola ve iki yüz akçesi dahi muhâsebesi ve mühimmât-ı lâzımesine sarf oluna ve tevliyyetini dahi mezkûr el-Hâc Ahmed’e ba‘de vefâtihî aslah evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart eyledi ve ba‘de inkırâzi’l-evlâd el-iyâzü billâhi izzetlü ve saâdetlü Sarây-ı Atîk ağası kimi ki münâsib göreler tevliyyeti âna ta‘yîn edeler ve zikr olunan iki cüz’-i şerîfin tilâvetini dahi merkūm el-Hâc Ahmed’in evlâdına ve evlâd-ı evlâdına ve evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart eyledi, evlâd münkarız olunca ve ba‘de’l-inkırâz ne‘ûzü billâhi te‘âlâ müşârun-ileyh ağa hazretleri kime ki münâsib ve mahal ve müstahık göre cüz’eyn-i şerîfeynin tilâvetini anlara ta‘yîn edeler ve müşârun-ileyh ağa hazretleri vakf-ı mezbûrun cümle husûsuna hasbî nâzır olalar ve vâkıfe-i merkūme meblağ-ı mezbûru târîh-i kitâbdan bir sene mukaddem vakf ettikde mütevellî-i mezbûra teslîm edip ol dahi kabz ve tesellüm eyleyip el-ân istirbâh üzere ve meblağ-ı mezbûru mesârıf-ı merkūmeye sarf müte‘azzir olursa nef‘ ve aslı mutlaka fukarâya ola dedikde vekîl-i mezbûr Hüseyin Çelebi ikrâr-ı meşrûhunda mütevellî-i merkūmu vicâhen tasdîk ettikden sonra vekîl-i mezbûr vekâleti hasebi ile takrîr-i kelâm kılıp dirhem ve denâyîrin eimme-i nehârîr-i selâse katında câiz olmamağla vakf-ı mezbûrdan ben rücû‘ etmeğin mütevellî-i merkūm meblağ-ı mezbûr yirmi bin akçeyi bana geri red eylesin dedikde müvekkile Rıdvan Hatun’a teslîm ederim deyip mütevellî-i merkūm dahi cevâbında vafk-ı nükūd eimme-i nehârîr-i selâse katında gerçi nâ-makbûldur, lâkin İmâm Ensârî -aleyhi rahmetü’l-meliki’l-bârî- rivâyeti üzere İmâm Züfer -aleyhi rahmetü’l-meliki’l-ekber- katında câizdir deyu redden imtinâ‘ edicek, vekîl-i merkūm Hüseyin Çelebi yine da‘vâya şürû‘ edip dedikde fi’l-hakīka nükūd rivâyet-i mezbûre üzere imâm-ı ma‘hûd kavli üzere makbûldur, lâkin vakıf olması lâzım gelmez deyu meblağ-ı mezbûru mütevellî-i mezkûrdan yine taleb edicek, mütevellî-i mesfûr fi’l-hakīka İmâm Züfer kavli üzere lüzûmu ifâde eylemez, fe-emmâ İmâm Ebî Yusuf ve İmâm Muhammed -rahmetüllâhi aleyhimâ- kavilleri üzere husûsan ba‘de’t-teslîm ile’l-mütevellî lüzûm ifâde eyler deyu hâkim-i muvakkı‘ü’l-kitâb tûbâ-leh ve hüsn-me’âb hazretlerinden sıhhat-i vakfa ve lüzûmuna hüküm taleb edicek, hâkim-i müşârun-ileyh cânib-i vakfı evlâ ve ahrâ görüp vakf-ı mezbûrun sıhhatine ve lüzûmuna hükm edip ba‘de’l-hükm vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu, “Fe-men beddelehû ba‘demâ semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm”.
Tahrîren ( )
Şühûdü’l-hâl: Ahmed Halîfe el-bevvâbü’s-sultânî, Yusuf Ağa el-kîlârî, Hasan Bey b. Abdullah el-bevvâbü’s-sultânî, Mehmed Çelebi b. Abdülhay?, Mehmed Çelebi b. Musa …?, Ali Bey b. Abdullah el-bevvâb ve gayru[hum].
|