Evkaf-ı Hümâyûn Müfettişliği 1 Numaralı Sicil (H. 1016-1035 / M. 1608-1626) cilt: 45, sayfa: 637 Hüküm no: 585 Orijinal metin no: [186a-1, Arapça] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Sâhibe Hatun bt. Beşir’in vakfiyesi
Hasbiyallâh
Mâ-havâhu hâze’l-kitâb mine’l-vakfi ve’t-tescîli alâ-sebîli’s-savâb vaka‘a beyne yedeyye ve hakemtü bi-sıhhatihî ve lüzûmihî âlimen bi’l-hilâfi ve ene efkaru ibâdi’llâh Mehmed b. Abdullah el-müvellâ bi-medîneti Kostantıniyyeti’l-mahmiye -ufiye anhümâ-
Elhamdülillâhi rabbi’l-âlemîn ve’s-salâtü alâ-seyyidinâ Muhammedin hayrü’l-mürselîn ve alâ-âlihî ve sahbihî ecma‘în et-tayyibîn et-tâhirîn ammâ ba‘d. İşbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccettir. Sâhibetü’l-hayrât ve râtibetü’s-sadakāt ve’l-meberrât el-vâsikatü bi’l-meliki’l-hayr Sâhibe Hatun bt. Beşir meclis-i şer‘-i şerîf ve mahfil-i dîn-i münîfe hâzıra olup şöyle ikrâr ve i‘tirâf eyledi ki, işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar mâliki olduğu ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, mahmiye-i Kostantıniyye mahallâtından Sarı Musa mahallesinde vâki‘, tahtânî bir bâb hâneyi, sofayı, su kuyusunu, kenîfi ve muhavvatayı müştemil, hudûdu iki tarafından Cemile Hatun mülkü, bir tarafından Âişe Hatun vakfı, bir tarafından tarîk-ı âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle hudûdu ve kâffe-i hukukuyla niyet-i sâfiye ve taviyyet-i vâfiye üzere habs ve vakfetti. Menzil-i mezbûrda süknâyı her gün bir aşr-ı şerîf tilâvet etmesi kaydıyla Abdülganî b. Bâli nâm zevcine, sonra evlâdına, evlâd-ı evlâdına, ile’l-inkırâz evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Sonra menzil-i mezbûrun Medîne-i münevvere evkāfına ilhâkını şart etti. Tevliyeyi mâdâm ki hayâtda ola nefs-i nefîsesine, sonra Zâtî b. Abdi nâm kimseye şart etti. Sonra tescîl maksadıyla mütevellî nasbettiği mezbûr Zâtî’ye menzil-i mezkûru teslîm etti. O dahi tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfda nasıl tasarruf ettiler ise öyle tasarruf eyledi. Mütevellî-i mezbûr vâki‘ ikrârı vicâhen ve şifâhen tasdîk etti. Emr-i vakf-ı mezbûr vech-i mastûr üzere tamâm olduğunda vâkıfe-i mezkûre İmâm-ı a‘zam Ebû Hanîfe katında vakfın adem-i lüzûmuna mütemessiken vakfiyyetten rücû‘ edip menzilin mülk-i sahîhine ilhâkını talep ve istirdâd eyledi. Mütevellî, imâmeyn-i hümâmeynin re’ylerine tevfîkan redden imtinâ‘ edince hâkim-i muvakki‘ü’l-kitâb huzûrunda murâfa‘a edip tarafeynden hüküm taleb ettiklerinde hâkim-i mûmâ-ileyh, cânib-i vakfı ihtiyâr edip menzil-i merkūmun vakfiyetinin lüzûmuna -âlimen bi’l-hilâf beyne’l-eimmeti’l-eşrâf- hükmetmekle vakf-ı mezbûr müseccel, müebbed bir vakıf olarak bi’l-ittifâk evkāf-ı lâzimeden oldu. Fe-men beddelehû ba‘de mâ-semi‘ahû fe-innemâ ismühû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm. Ve ecrü’l-vâkıfe ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm.
Cerâ zâlike ve hurrire fî-evâhiri Rebî‘i’l-âhir min-şühûri sene ihdâ ve semânîn ve tis‘a mi’e.
Şühûdü’l-hâl: El-Hâc Osman b. Abdullah, Mehmed Bey b. Abdullah, el-Hâc Kasım b. Abdullah, Gülâbi b. Abdullah, Yunus b. Abdullah, Kurt b. Haydar, Rıdvan b. Abdullah, Muslihuddin b. Abdullah, Hasan b. Hüseyin el-müezzin ve gayrühüm
|