.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 19 Numaralı Sicil (H. 1028 - 1030 / M. 1619 - 1620)
cilt: 24, sayfa: 59
Hüküm no: 2
Orijinal metin no: [1b-1, Arapça]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Behram Bey b. Abdülmennân’ın para vakfı

[Tasdîk] Aşağıdaki nakid vakfı ve şartları hayır sâhibinden huzûrumda sâdır olmuşdur eimme-i eşrâf beyninde vâki‘ vakıf husûsundaki ihtilâfı da bilerek ve cevâza dâir re’ye istinâd ederek vakfın sıhhatine hükm ettim. Ben Hâslar kazâsı nâibi hâdimü hâtemü’r-risâle Mehmed b. Mahmud’um. Ufiye anhümâ.


Elhamdü lillâhi ve’s-salâtü alâ nebiyyihî ve alâ âlihî ve sahbihî ecma‘în ammâ ba‘d işbu mazmûnunda nakid vakfı ikrârını muhtevî sahîh şer‘î bir hüccet ve sarîh mer‘î bir vesîkadır. Sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât ve râgıbü’l-meberrât ve’s-sadakāt, kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân Behram Bey b. Abdülmennân meclis-i şer‘-i şerîf-i şâmih ve ve mahfil-i dîn-i münîf-i râsihü’l-evtâdda hâzır olup vakfını tescîl ve vakıf umûrunu tedvîr maksadıyla mütevellî nasb ettiği fahrü’l-eimmeti’l-kirâm imâm Mehmed Çelebi b. Hemdem mahzarında şöyle ikrâr ve i‘tirâf etti ki, ben, bundan üç sene mukaddem hâlis-i malımdan ayırıp altmış bin akçeyi bu vesîkada mastûr şartlar dâhilinde vakf etmiştim. Üzerinden iki sene geçdikden sonra mecmû‘-ı nukūd-ı vakıf seksen bin akçe olmak üzre meblağ-ı mevkūf-ı mezbûra yirmi bin akçe daha eklemek istedim. Hâlis-i malımdan ve mahz-ı menâlimden râyicü’l-vakt yirmi bin akçe-i Osmânî çıkarıp niyet-i hâlise ile bunu haps edip vakf ettim. Ve meblağ-ı mezbûrun mütevellî yediyle evvelki vakfiyede olduğu üzre ona on bir ve çeyrek ribh üzre ve rehn-i kavî ve kefîl-i melî alınarak istirbâh edilmesini şart ettim. Bu hesâb üzre senevî ribh iki bin beş yüz akçe eder. Vakfiye-i sâbıkada tebdîl bana münhasır olduğundan asl-ı mâlın zâyi‘ olmasından havf ederek cemî‘-i meblağ-ı mezbûrun bu minvâl üzre istirbâh edilmesini şart ettim ribhden Allah’ın rızık olarak verdiğinin tamâmını önceki vakfiyede olduğu üzre müddet-i hayâtımca kendime ta‘yîn ettim. Vefâtımdan sonra hâsıl olan mikdârdan bir buçuk akçenin mütevellî ve mürtezika ma‘rifetiyle ta‘yîn edilecek kırâ’ate kādir, sâlih ve fakīh bir kimesneye her gün istediği bir vakitde bir cüz’ okuyup ayda bir hatim yapması ve sevâbını Resûlullah (s.a.v)’in rûhuna hediye etmesi ve sonra benim rûhuma du‘â etmesi kaydıyla verilmesini şart ettim. Ribhden hâsıl olan mikdârdan bir buçuk akçenin medîne-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî’de vâki‘ Mahmud Efendi mescidi’nde kayyım olacak kişiye her gün istediği bir vakitde bir cüz’ okuyup ayda bir hatim yapması ve sevâbını Resûlullah (s.a.v)’in rûhuna hediye etmesi ve sonra benim rûhuma du‘â etmesi kaydıyla verilmesini şart ettim. Ribhden bir akçenin Hasan b. el-Hâc Cuma nâm kimesneye sûre-i İhlâs-ı şerîfi günde on iki kere okuyup fahrü’l-enbiyâ-i izâm aleyhi salât ve selâma salavât getirmesi, on bir kere okuyup sevâbını seyyid-i enbiyâ ve mürselîn salavatullahi aleyhi ve aleyhim ecma‘înin rûhuna hediye etmesi ve sonra rûhuma du‘â etmesi kaydıyla verilmesini şart ettim. Ribhden hâsıl olan mikdârdan yevmî bir akçenin Râziye Hâtun bt. Vehbi nâm zevceme Seyyid-i kâinâta on bir kere salâtü selâm getirmesi sonra bana du‘â etmesi kaydıyla verilmesini şart ettim. Hudûdu vakfiye-i sâbıkada gösterilen menzilde vefâtımdan sonra oturmayı benden sonra başkasıyla evlenmemesi kaydıyla zevcem Râziye Hâtun’a şart ettim. Ribhden bir dirhemi tevliyye cihetine şart ettim. Mütevellînin ücretinin mecmû‘u dört dirhemdir. İşbu mesârif-i hamseden sonra artan kısım ki üç yüz yirmi akçedir Hasan ve Râziye Hâtun vefât ettiklerinde vazîfelerinin mütevellî ve mürtezika ma‘rifetiyle kırâ’at ve salavat ve du‘â üzre olan fakīr ve sâlih iki kimesneye verilmesini şart ettim. [2a] Vakfiyeyi tebdîl hakkını önceki vakıfda olduğu üzre kendime âid kıldım. (…) günlerin ve ayların mürûruyla (…) mesârif-i mezbûreye sarf mümkün olmazsa yalnız muhtâcîne sarfını şart ettim. Meblağ-ı mezbûru vech-i meşrûh üzre malımdan ayırıp bir sene evvel vakf ettiğimde o da tesellüm edip bir seneden beri emânet ve insâf üzre sâir vakıf mütevellîleri gibi anda tasarruf etti. Mütevellî-i mezbûr vâki‘ ikrârı vicâhen ve şifâhen tasdîk etti. Hâl bu minvâl üzre iken vâkıf-ı mezbûr, eimme-i selâsemiz indinde vakf-ı nukūdun bâtıl olduğundan bahisle vakfından rücû‘ edip mülküne i‘âdesini istedi ve ecr-i misilden ziyâdeyi de taleb etti. Mütevellînin bir senelik ücret-i müsemmâsı olan üç yüz altmış akçenin yarısını ve ücretin yarısını ki yüz seksen akçe eder andan taleb etti. Mütevellî-i mezbûr müdde‘î-i mezbûrun iddiasını ücretin kendi tevliyye hakkı olduğunu beyânla cevâbladı. Ecr-i misilden fazla olan mikdârın da ba‘zı eimme indinde nakid vakfı sahîh olduğundan vakfın hakkı olduğunu söyledi. Nizâ‘ edip hâkim huzûrunda mürâfa‘a olundular. Mütevellî-i merkūm vakf-ı mezbûrun sıhhatine hükm edilmesini taleb etti. Hâkim-i mûmâ-ileyh de İmâm Ensârî’nin İmâm Züfer’den vakf-ı nukūdun sıhhatine dâir rivâyetine istinâden vakf-ı mezbûrun ve şurûtunun sıhhatine ve mütevellînin ziyâdeden dolayı damândan berâatine hükm etti. Vâkıf-ı mezbûr, vakf-ı nukūd İmâm Züfer indinde sahîh olsa da sâir eimme indinde lâzım değildir diyerek iddiasını tekrâr etti… Mütevellî de vakf-ı nukūd imâm-ı ma‘hûd indinde sıfat-ı lüzûmdan ârî olsa da İmâmeyn-i hümâmeyn indinde sıhhat lüzûmu da îcâb ettirir; hâkimin hükmü ile vakfın nâfiz ve lâzım olduğunda ve feshinin gayr-ı kābil olduğunda icmâ‘ vardır; İmâmeyn indinde özellikle mütevellîye teslîmden sonra vakfın sahîh olduğunda ve sıhhatin lüzûmdan müfârakat etmediğinde şüphe yokdur diyerek cevâb verip hâkim-i mûmâ-ileyhden İmâmeynin re’yine tevfîkan hüküm taleb etti. Hâkim, eimme-i eslâf beynindeki ihtilâfı da bilerek vakfiye-i meblağ-ı mezbûrun lüzûmuna hükm etti. Vakf-ı mezbûr böylece sahîh ve lâzım bir vakıf oldu. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm" ve ecrü’l-vâkıf ale’llahi’l-cevâdi’l-kerîm.


Ve alâ hâzâ vaka‘a’l-işhâd ve ve’t-tahrîr fi’l-yevmi’l-hâmis.


Şuhûdü’l-hâl: Fahrü’l-eimme ve’l-huttâb Hasan Efendi b. Ahmed Hatîb-i câmi‘-i Ayasofya-i Kebîr, es-Seyyid Mehmed b. Şaban el-İmâm, Mehmed Halîfe b. Hasan el-İmâm, Ahmed Halîfe b. Murad el-Müezzin, Abdurrahman Halîfe b. Ömer el-İmâm, es-Seyyid Halil b. Musa el-Müezzin, Hüseyin b. Abdurrahman, el-Müezzin, Mehmed b. Mustafa er-Râcil, fahrü’l-cüyûş İbrahim b. Mustafa, Emrullah Çavuş b. Budak, Hasan b. Mahmud, el-Hâc Mehmed b. İlyas Attâr, Rıdvan b. Abdullah, Ahmed Bey b. Abdullah Bevvâb-ı sultânî, el-Hâc İsmail b. Abdullah, Abdurrahman b. Haydar er-Râcil