Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 19 Numaralı Sicil (H. 1028 - 1030 / M. 1619 - 1620) cilt: 24, sayfa: 300 Hüküm no: 359 Orijinal metin no: [55a-3] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Fâtıma bt. Kaya’nın kefîl olduğu kardeşi merhum Mustafa’nın hanımı Belkıs bt. Abdullah’tan kefâlet bedelini talep etmesi
Havâss-ı Aliyye müzâfâtından Hasköy’de vâki‘ Pîrî Paşa mahallesi sâkinlerinden Fâtıma bt. Kaya nâm hâtun meclis-i şer‘de merkūme Fâtıma Hâtun’un li ebeveyn karındaşı olup bundan akdem vefât eden Mustafa’nın ümm-i veledi ve sulbî oğulları Mustafa ve Ahmed nâm sagīrlerin kıbel-i şer‘den mansûbe vasîsi olan Belkıs bt. Abdullah üzerine takrîr-i da‘vâ edip müteveffâ-yı mezbûrun karye-i mezbûrede vâki‘ Turşucu vakfı’na iki bin altı yüz akçe deyni olup ben kefîl olmağla mülk menzilimi rehin vaz‘ eylemiş idim merkūme Belkıs müteveffâ-yı mezbûrun Bâdısabâ nâm câriye-i memlûkesini beş bin beş yüz akçeye füruht edip ana bedel Yasemin nâm câriye iştirâ edip hâlâ ol câriye ve müteveffâ-yı merkūmun debbâğhânesinden ücret nâmına ahz eylediği bin altı yüz akçe ve Rıdvan nâm kimesneden ahz eylediği iki yüz akçe zimmetindedir meblağ-ı mezbûrdan ve zikr olunan câriye bahâsından kefîl olduğum iki bin altı yüz akçeyi taleb ederim dedikde gıbbe’s-suâl merkūme Belkıs cevâbında fi’l-hakīka mezbûr Mustafa vefât ettikde bin altı yüz akçe debbâğhâne ücretinden ve iki yüz akçe Rıdvan yedinden cem‘an bin sekiz yüz akçe ahz edip ve merkūm Mustafa beni âzâd edip kendiye tezvîc ettikden sonra sâlifü’z-zikr olan Bâdısabâ’yı ben kendi nefsim için iştirâ edip kendi mülk-i müşterâmdır merkūm Mustafa’nın câriye-i merkūmede ancak bin akçe nakid ve bin dört yüz akçe keten bahâsından cem‘an iki bin dört yüz akçesi olup dükkân ücretinden ahz eylediğim bin altı yüz akçe ve Rıdvan’dan ahz eylediğim iki yüz akçe ile mu‘acceleten dört bin iki yüz meblağ-ı mezbûrun üç bin altı yüz akçesini sagīrân-ı mezbûrânın yevmî ikişer akçe nafaka-i mefrûzalarına bu âna gelince harc edip ancak zimmetimde altı yüz akçe bâkī kalmışdır dedikde merkūme Fâtıma, mez[bû]re Belkıs câriye-i mezbûreyi iştirâ ettiği zamânda mu‘taka değil idi deyû mezbûre Bâdısabâ’yı iştirâ ettiği zamânda mu‘taka olduğunu münkire oldukda merkūme Belkıs’dan sıdk-ı makālini mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-i ricâlden Mustafa Çelebi b. Hasan el-Cündî ve Hasan Beşe b. Mehmed nâm kimesneler meclis-i şer‘a li ecli’ş-şehâde hâzırân olup istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr Mustafa mezbûr[e] Belkıs’ı târih-i kitâbdan sekiz yıl mukaddem bizim huzûrumuzda i‘tâk edip kendiye tezvîc etmişdir bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyû edâ-i şehâdet-i şer‘iyye ettiklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiyye şehâdetleri hayyiz-i kabûlde vâkı‘a olup mâ hüve’l-vâki‘ gıbbe’t-taleb ketb olundu.
Hurrire fi’l-yevmi’l-evvel min Ramazâni’l-mübârek li târihi’l-mezbûr.
Şuhûdü’l-hâl: İbrahim Reis b. Davud, Hasan b. Hüseyin, Mehmed b. Bâli, Yakub b. Kurd el-Muhzır, Mustafa b. Mehmed ve gayruhüm mine’l-hâzırîn.
|