.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 61 Numaralı Sicil (H. 1065- 1066 / M. 1655)
cilt: 27, sayfa: 114
Hüküm no: 100
Orijinal metin no: [19a-3]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hüseyin b. Ahmed’in vârisi olmadığı için muhallefâtı beytülmâle intikal eden Yusuf b. Ahmed’de alacağı olduğu

Medîne-i Ebâ Eyyûb el-Ensârî -dâme fî rıdvâni’l-Bârî-’de Kiremitçi Süleyman mahallesi sükkânından işbu hâmilü’l-vesîka umdetü’l-eşbâh Hüseyin b. Ahmed nâm cündî mahfil-i kazâ ve mahall-i hükm ve imzâda bundan esbak fevt olan Yusuf b. Ahmed nâm müteveffânın metrûkâtına zâhirde vâris-i ma‘rûfu olmamağla vâzı‘ü’l-yed ettiği mu‘ayyen olup medîne-i mezbûrede âmme ve hâssa beytülmâl emîni olan fahrü’l-emsâl Ahmed Çelebi b. Mehmed nâm kimesne mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip müteveffâ-yı mezbûr zimmetinde cihet-i karz-ı şer‘îden yüz kıt‘a riyâlî guruş-ı kebîr hakkım olup mukaddemâ yirmi dört guruşunu yedinden ahz ü kabz edip meblağ-ı bâkī yetmiş altı guruş hakkım kable’l-istîfâ fevt olmağla zimmetinde kalmışdı hattâ meblağ-ı mezbûr yetmiş altı guruş zimmetinde olduğunu mezbûr Yusuf hâl-i hayâtında ve kemâl-i akl ve sıhhatinde şuhûd-ı müslimîn huzûrunda ikrâr dahi etmişdir, hâlen muhallefât-ı vâfiyesinden taleb ederin, emîn-i mezbûrdan suâl olunup teslîmi matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl emîn-i merkūm cevâbında müteveffâ-yı mezbûrun vech-i mübeyyen üzre muhallefâtına vaz‘-ı yed eylediğini ikrâr lâkin müteveffâ-yı mersûmun [19b] müdde‘î-i mezbûra olan deyn-i mezbûrunu münkir olıcak müdde‘î-i merkūmdan da‘vâsına muvâfık beyyine taleb olundukda udûl-i ricâlden olup medîne-i mezbûrede Zal Paşa mahallesi sâkinlerinden Mustafa Çelebi b. Mehmed ve diğer Mustafa Çelebi b. Mehmed nâm kimesne[ler] li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘-i şerîfe hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-hakīka müteveffâ-yı mezbûr hâl-i hayâtında müdde‘î-i merkūm Hüseyin Çelebi’ye cihet-i karz-ı şer‘îden zimmetimde yüz kıt‘a riyâlî guruş deynim vardır deyû bizim huzûrumuzda bi tav‘ihî ikrâr ve biz[i] işhâd etmişidi, biz müteveffâ-yı mezbûrun ikrârına şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyû her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle oldukdan sonra meblağ-ı mezbûru dahi müteveffâ-yı merkūmdan hâl-i hayâtında küllen ve ba‘zan ahz ü kabz veya hibe veya havâle veyâhud vücûh-ı şer‘îden bir vechile zimmetini ibrâ etmediğine müdde‘î-i mezbûr Hüseyin Çelebi’ye yemîn billâh teklîf olundukda ol dahi yemîn billâhi’l-aliyyi’l-a‘lâ etmeğin mûcebiyle ba‘de’l-hükm mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu. Fî evâili şehri 9 Şevvâli’l-mu‘azzam li sene hamsin ve sittîn ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: Mehmed b. Veli, Mehmed Efendi b. Kābil, diğer Mehmed Efendi b. Nasuh, Mustafa Efendi b. Hasan