|
Eyüb Mahkemesi (Havass-ı Refia) 74 Numaralı Sicil (H. 1072 - 1073 / M. 1661 - 1662) cilt: 28, sayfa: 318 Hüküm no: 328 Orijinal metin no: [72b-1] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Eğri’de şehit düşen Şeyh Hızır’ın kızı Kerim Hatun’un evini vakfetmesi
Yâ hafiyyü’n-nâfî Elhamdü lillâhi Rabbi’l-erbâb mâliki’r-rikāb ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ efdali men ûtiye bi hikmetin ve fasli’l-hitâb ve alâ âlihî ve ashâbihî hayri’l-âl ve hayri’l-ashâb ve ba‘d kitâb-ı anberîn-nikāb ve miskîn-sihâb ki levha-i zer-nigârı matla‘-ı envâr-ı Hüdâ ve cedvel-i dilfirîb-i sihir-kârî nehr-i mâ’i’l-hayât sıdk u safâ sütûru izhâr-ı hakda ilm ve silsile-i hurûfu bağ-ı sıhhatte sünbül-i pür-nemdir sifr-i mezkûrun sâhibesi ve zeyl-i iffet ve diyânet ve salâhın sâhibesi fahrü’l-muhadderât zahrü’l-muvakkarât müşeyyidet-i mebâniyyi’l-hayrât mürettibet-i merâtibi’l-hasenât Kerime Hâtun bt. el-merhûm el-gāzi lillâhi ve’l-câhid fî sebîlillâh eş-Şeyh Hızır Efendi eş-şehîd fî muhârebeti’l-kübrâ -tekabbelallâhu te‘âlâ hayrâtih ve dâ‘afe ecre birrihâ ve hasenâtihâ- cenâb-ı ismet-me’âbından vech-i âtî üzre olan vakf ve teslîmi ikrârını mahallinde ketb ü tahrîr için bi’t-taleb kıbel-i şer‘-i şerîfden irsâl olunan fahrü’l-müderrisîn mevlânâ Sâlih Mehmed Efendi b. Mehmed zeyl-i kitâbda muharrerü’l-esâmî olan cemâ‘at-i müslimîn ile medîne-i Hazret-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî -dâme fî rıdvâni’l-Bârî- de Baba Haydar-ı Nakşîbendi mahallesinde vâki‘ hudûd [ve] müştemilâtı câ’î menziline varıp akd-i meclis-i şerî‘at-ı şerîfe eylediğinde müşârün-ileyhâ Kerime Hâtun zikri âtî vakfı tescîl ve itmâm ve tekmîl için mütevellî nasb ve ta‘yîn eylediği mefharü’s-sâdât menba‘ü’s-sa‘âdât es-Seyyid Abdülkerim Efendi b. es-Seyyid ( ) mahzarında meclis-i ma‘kūd-ı mezkûrda, cemî‘-i tasarrufât-ı şer‘iyyesi nâfize ve teberru‘ât-ı mer‘iyyesi fâize olduğu hâlde ikrâr-ı sahîh-i şer‘î ve i‘tirâf-ı sarîh-i mer‘î kılıp dedi ki vaktâ kim dîde-i ibret ve ayn-ı basîret ile âyine-i çarh-ı bî-vefâya nazar edip çehre-i ârâyiş-i devlet ve ikbâlinde reng-i vefâ ve cebhe-i şâhidân-ı sa‘âdet ve iclâlinde resm-i bekā olmayıp devr-i bekādan dûr ve kusûr ve hadâikinde hezârân kusûr-ı lezzet ve zilleti hem-inân vefâ ve cefâyı tev’emân na‘îmi ma‘raz-ı zevâlde mukīmi şeref-i irtihâlde olduğunu mülâhaza kılıp es-sadakatü fidyetün li’l-me‘âsî yevme yü’hazü’l-mücrimûn bi’n-nevâsî, mefhûmu ma‘lûmum olmağın nakd-i hayâtımı vücûh-ı hayrâta bezl etmeğe himmet ve azîmet edip niyet-i sâfiye ve tav‘iyyet-i vâfiye ile vakf-ı âtî sudûruna değin silk-i mülk-i sahîhimde münselik olan emlâkimden işbu bir tarafı merhûm Ağa imâmı veresesi mülkleri ve iki tarafı Ahmed Efendi mülkü ve bir tarafı tarîk-i âma müntehî iki bâb beyt-i süflî ve bir matbah ve bir kiler ve bir ahır ve karşısında bir beyt-i süflî dahi ve cüneyne-i zât-ı eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire ve kenîfi müştemil mülk menzilimi bi cümleti’t-tevâbi‘ ve’l-levâhık ve kâffeti’l-menâfi‘ ve’l-merâfık bundan akdem hasbeten lillâhi’l-azîm ve hereben min ikābihi’l-elîm, yevme lâ-yenfa‘u mâlün ve lâ benûn illâ men etallâhe bi kalbin selîm, vakf-ı sahîh-i muhalled ve haps-i sarîh-i müebbed ile vakf ve haps edip şöyle şart ve ta‘yîn eyledim ki mâdâm ki ben hayâtda olam menzil-i mahdûd-ı mezkûrda ben sâkine olam bi emrillâhii te‘âlâ kazâ-i nahb edip intikāl-i dâr-ı bekā eylediğimde menzil-i mezkûr ecr-i misli ve yed-i mütevellî ile îcâr olunup hâsıl olan icâre-i mu‘accele ve müeccelesinden mahmiye-i İstanbul’da merhûm Avcıbey mahalle[sinde] binâ eylediği mescid-i şerîfde eczâ-i şerîfe vaz‘ olunup mescid-i mezkûrda her kim imâm olursa yevmî üç akçe vazîfe verilip ol dahi mukābelesinde ol eczâ-i şerîfeden ale’l-vechi’t-tertîl bir cüz-i şerîf tilâvet edip sevâbını rûhuma ihdâ eyleye ve mescid-i mezbûrda her kim müezzin bulunursa yevmî iki akçe vazîfe verilip ol dahi ol eczâ-i şerîfeden bir cüz-i şerîf tilâvet edip sevâbını li ebeveyn karındaşım merhûm eş-Şeyh Mehmed Çelebi Efendi’nin sulbiye kızı merhûme Ayşe Hâtun rûhuna hibe ede bu iki kimesne her on beş günde hatm-i şerîf edeler ve mûmâ-ileyh es-Seyyid Abdülkerim Efendi yevmî iki akçe vazîfe ile vakfıma mütevellî olup tevliyyet müddet-i hayâtında kendisine şart ola, ba‘de vefâtihî re’y-i hâkime müfevvez ola ve yevmî iki akçe ile mezbûr es-Seyyid Abdülkerim Efendi mukaddemâ eylediğim vakfıma ve hâlâ olan vakfıma kâtib ola ve kâtib[liği] dahi mûmâ-ileyhe meşrûta olup ba‘de vefâtihî re’y-i hâkime müfevvez ola ve icâre-i müeccelenin bu mesârifden ziyâdesinden kız karındaşım Sâliha Hâtun’a yevmî dört akçe vazîfe verilip ol dahi mukābelesinde her sabâh üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını karındaşım Mehmed Çelebi Efendi rûhuna ihdâ ede ba‘de vefâtihâ meblağ-ı mezbûrun iki akçesini Baba Haydar mahallesi mescid-i şerîfinde her kim imâm olursa ana verilip ol dahi mukābelesinde akşam namazında her gün üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını yine kendi karındaşım [Mehmed] Çelebi Efendi rûhuna ihdâ ede ve bir akçesini dahi Baba Haydar mescidinde her kim müezzin olursa ana verile ol dahi mukābelesinde vakt-i zuhrda beyne’s-sünneti ve’l-farz üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını karındaşım oğlu merhûm Derviş Mehmed Çelebi rûhuna ihdâ ede bâkī kalan bir akçeye bir akçe dahi zam olunup hizmetimde olan Sâliha Hâtun’a verilip ol dahi huzûrunda beher yevm üç İhlâs-ı şerîf tilâvet edip sevâbını sultân-ı enbiyâ resûl-i kibriyâ Muhammed Mustafa -sallallâhu te‘âlâ aleyhi ve sellem- hazretlerinin rûh-ı pür-fütûhlarına ihdâ ede ba‘de vefâtihâ zikr olunan iki akçeye Avcıbey mescidi imâmı olanlar mutasarrıf olup mukābelesinde beher gece vakt-i işâda birer sûre-i Mülk tilâvet edip sevâbını yine sultân-ı enbiyâ hazretlerinin rûh-ı pür-fütûhuna ihdâ ede ve menzil-i mezbûr hîn-i îcârda ta‘mîr ve termîmi ile îcâr olunup her kime istîcâr olunursa [73a] ol ta‘mîr u termîm ede ve mürûr-ı eyyâm ve kürûr-ı a‘vâm ile icrâ-yı şürût-ı mezkûr müte‘azzir olursa mutlak vakıf fukarâ-i müslimîne ola deyû fâriğan ani’ş-şevâgil bundan akdem menzil-i mahdûd-ı mezkûru mütevellî-i mezbûra teslîm eyledim ol da vakfiyyet üzre kabz ve tesellüm edip ve sâir mütevellîler evkāfda tasarruf eyledikleri gibi tasarruf eyledi dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘iyyi’l-vicâhîyyi’l-mu‘teber vâki‘ü’l-hâli mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ketb ve tahrîr, ba‘dehû meclis-i şer‘a gelip alâ vukū‘ihî inhâ ve takrîr etmeğin vâkıfe-i mûmâ-ileyhâ -tekabbelallâhu te‘âlâ hayrâtihâ- kıbelinden da‘vâ-yı rücû‘a ve husûmete vekîl olup vekâleti mûmâ-ileyhânın zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân olan Halil Halîfe b. Receb el-Müezzin ve Mehmed Dede b. Abdullah şehâdetleri ile şer‘an vekâleti sâbite olan umdetü’l-vâsılîn eş-Şeyh Abdullah Efendi b. İsâ el-Halvetî cânib-i vifâkdan semt-i şikāka atf-ı inân edip mütevellî-i müşârün-ileyh mahzarında bu vechile bi’l-vekâle da‘vâ ve bu yüzden tasvîr-i müdde‘â edip mürûr-ı eyyâm ve dühûr ve kürûr-ı a‘vâm ve şühûr ile vakf-ı fütûr ve gallâtına kusûr gelmek ihtimâli karîbü’l-mevkū‘ olup ve hazret-i İmâm-ı A‘zam hümâm-ı akdem sirâcü’l-eimme kâşifü’l-gumum Ebû Hanîfe el-Kûfî -cûziye bi’l-hayr ve kûfiye- mezheb-i hatîr ve re’y-i dil-pezîri üzre akārın vakfı lâzım olmayıp müvekkilim vâkıfe-i mûmâ-ileyhâ mevkūfe-i mahdûdedin nefsini kendiye şart etmeğin şart-ı mezbûr ile vakf-ı mezkûr İmâm-ı Rabbânî Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî katında gayr-ı sahîh olduğu mastûr ve musarrah olmağın evkāf-ı mezbûrenin vakfiyyetinden bi’l-vekâle rücû‘ ve silk-i mülk-i müvekkileme istirdâda şurû‘ eyledim mütevellî-i mezbûre vakf-ı mezbûrdan kasr-ı yed ettirilmek matlûbumdur dedikde mütevellî-i müşârün-ileyh cevâb-ı bâ savâba şurû‘ edip vakf-ı akārda eğerçi re’y-i imâm-ı sâlifü’l-evsâf üzre hâl zikr olunan minvâl üzre olup şart-ı mezkûr dahi müşârün-ileyhe imâm Muhammed mezhebi üzre vakfı ibtâl eylediğinde kīl u kāl yokdur, lâkin imâm-ı sânî İmâm Ebû Yusuf mezhebi üzre [vâkıf] mücerred vakaftü demekle ve imâm-ı sâlis-i müşârün-ileyh mezhebinde teslîm ile’l-mütevellî olunmağla, lüzûm ârız olup ve yine imâm-ı müşârün-ileyh katında şart-ı merkūm sahîh olmağın aslâ rücû‘a mecâl ve istirdâda ihtimâl kalmamışdır imâmeyn-i mezkûreyn re’y-i şerîfleri üzre vakf-ı mezkûrun lüzûmununa şart-ı mezkûrun sıhhatine hüküm taleb ederiz deyû redden imtinâ‘ ve husûmet ve nizâ‘ edip a‘lâ-yı kitâbı tevkī‘-i müstetâbı ile muvakka‘ olan âlim-i rabbânî ve fâzıl-ı samedânî vâkıf-ı gavâmız-ı mesâil hallâl-ı müşkilât-ı evâhir ve evâil semere ve şecer-i fazl u irfân meyve-i hadîka-i tahkīk u îkān hâkim-i âdil-i bî-mu‘âdil hazretlerine mürâfa‘a olduklarında, hâkim-i müşârün-ileyh -lâ-zâle bi’l-hak câriyyen beyne yedeyhî- hazretleri dahi bu bâbda fikr-i dakīk ve te’emmül-i enîk ve hakīk eylediğinden sonra cânib-i vakfa nazar ve mubtıl-ı hayr olmakdan hazer edip imâmeyn-i mezkûreyn ve sâhibeyn-i meşhûreyn re’y-i münîr ve mezheb-i hatîrleri üzre âlimen bi’l-hilâfi ve vâkıfen alâ mevâkıf bi’l-ihtilâf cemî‘-i vakf-ı mezkûrun lüzûmuna şürût-ı mezkûrenin sıhhatine hükm-i sahîh-i şer‘î ve kazâ-i sarîh-i mer‘î edip min ba‘d vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım ve haps-i sarîh-i mütehattim olup min ba‘d nakz ve nakzına mecâl muhâl ve tağyîr ve tebdîl adîmü’l-ihtimâl oldu. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû inna’llâhe semî‘un alîm” ve ecrü’l-vâkıfı ale’l-hayyi’l-cevâdi’l-kerîm. Cerâ zâlike fi’l-yevmi’s-sâdis min Zilka‘deti’ş-şerîfe li seneti isneteyn ve seb‘în ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Umdetü’l-vâsılîn eş-Şeyh Abdullah Efendi b. İsâ el-Halvetî, Halîfe Halil b. Receb el-Müezzin, Kenan Halîfe b. Abdullah el-Müezzin, Şaban Beşe b. Mehmed er-Râcil, Mustafa Beşe b. Kaytas er-Râcil, Ali Beşe Çukadâr, Hasan Beşe b. Abdülvedûd, Rıdvan b. Abdullah, Yusuf b. Abdullah, Mehmed Beşe b. Mahmud.
|