.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Adalar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H. 1178-1184 / M. 1764-1771)
cilt: 75, sayfa: 43
Hüküm no: 17
Orijinal metin no: [4a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Üsküdar ve çevresinde padişahın avlanmasına tahsis edilen ormanlarda izinsiz avlanıp ağaç kesenlere mani olunması

Akzâ kuzâtil-müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn râfi‘ü a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmi’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîdi inâyeti’l-meliki’l-mu‘în mevlânâ Üsküdar kadısı -zîde fezâiluhû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki Üsküdar havâlîlerinde ve hudûdunda mu‘tâd-ı kadîm üzere şikâr-ı hümâyûn olunacak mahâllerde Üsküdar muzâfâtından Yakacık ve Soğanlı ve Tuzla ve sâir karyelerden ba‘zı kimesneler hufyeten avlanıp ve ba‘zıları dahi müceddeden kirizme kesüp orman olan eşcârı kat‘ ve şikâr-ı hümâyûn olunmasında küllî zarârları olmağla tazıcıbaşı olanlar bu makūleleri men‘ ede gelmeleriyle mukaddemâ Tazıcıbaşı Abdullah -zîde kadruhû- dahi men‘ murâd eylediğinde memnû‘ olmadığından gayrı taraf-ı hümâyûn içün kendüden şikâr taleb olundukda Üsküdar havâlîlerinde [ve] semtlerinde ve Gekbûze’ye varınca sayd-ı şikâr içün âdemler çıkarılmak dahi mu‘tâd-ı kadîm iken kimesne çıkmayup ol vechile muztaribü’l-hâl olunduğundan bâlâ[da] tahrîr olunan karyelerden kadîmî üzere sayd-ı şikâr içün âdem çıkarılıp ve kadîmden taraf-ı hümâyûn içün sayd-ı şikâr oluna gelen mahâllerde kimesneye sayd-ı şikâr etdirilmeyüp men‘ u def‘ olunmasını mukaddemâ mûmâ-ileyh Abdullah istid‘â eyledikde vech-i meşrûh üzere mu‘tâd-ı kadîm ve olageldiği üzere zikr olunan kurâ ahâlîsi şikâr-gâha çıkarılıp zinde tavşan sayd eylemeleri içün tenbîh ve hilâfına hareket edenleri men‘ olunmak içün ve vâlid-i ceddim merhûm ve mağfûrun-leh Şah Sultân Ahmed Han -tâbe-serâhu- zamânında verilen emr-i şerîf hilâfına emir verilmemiş ise vech-i meşrûh üzere amel oluna deyü ammizâdem merhûm Sultân Mahmud Han -tâbe serâhu- zamânında yüz kırk dört senesi evâil-i Rebî‘ülâhiri’nde tecdîd olunduğu inhâ ve bu def‘a dahi tecdîdi ricâ olunmağın işbu emr-i âlî ibâdullaha zulm ü ta‘addî olunmamak bilâ-mûceb fukarâ re‘âyâ cevr ü ezâdan ve celb-i emvâlden gāyetü’l-gāye hazer ve mücânebet olunmak şartıyla vech-i meşrûh üzere amel olunmak bâbında fermân-ı âlîşân sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnu üzere [4b] hilâfından be-gāyet ittikā ve mücânebet eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren evâil-i Cemâziyelâhir li-sene semân ve seb‘în ve mi’ete ve elf

El-Mahrûse-i İslambol