.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Galata Mahkemesi 20 Numaralı Sicil (H. 1005 - 1007 / M. 1596 - 1599)
cilt: 35, sayfa: 391
Hüküm no: 518
Orijinal metin no: [77b-1, Arapça]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Kapudân Hasan b. Şâhin’in evini vakfettiği

Elhamdü lillâhi’llezî vakafe dûne mevâkıfi ceberûtihi’l-efhâm ve’l-ma‘kūl ve hâre fî müşâhedeti … zâtühü’l-efkâri’l-ecilleti’l-fühûl ve vakafe men erâde min mahlûkātihî sülûki sebîli’l-ihsâni ve’l-in‘âm. Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidi’l-enbiyâi’l-a‘lâmi ve alâ âlihi’l-berzeti’l-kirâmi ve ashâbihi’l-hayrâti’l-izâm mâ… ti’d-defâtiri bi bükâi’l-aklâmi ve istahkeme fi’l-evkāfı bi kazâi’l-hükkâm ammâ ba‘d işbu mazmûnunda vakıf ikrârından bahseden sahîh ve şer‘î bir hüccet, sarîh ve mer‘î bir vesîkadır. Fahrü ashâbi’l-ihsân zahrü’l-muvaffıkīn ilâ turuki’l-hayrâti’l-hasenât Kapudân Hasan b. Şâhin meclis-i şer‘î Ahmedî’ye hâzır olup berâberinde âti’z-zikr vakfının tescîli maksadıyla mütevellî nasb ettiği fahrü’l-akrân Kapudân Mustafa b. Turgud’u ihzâr edip mahzarında şöyle ikrâr etti ki işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar sâhibi ve mâliki olduğu, elinde ve taht-ı tasarrufunda bulundurduğu, hâric-i mahmiye-i Galata mahallâtından Kalafatçıbaşı mahallesinde vâki‘, iki beyt-i ulvîyi, şehnişin ta‘bîr edilen mevzi‘i müştemil fevkānî ve tahtânî iki beyti, tavuk kümesini, su kuyusunu, helâyı, eşcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmireyi hâvî olup bir tarafdan Ömer b. Mehmed mülkü, diğer tarafdan Fâtıma bt. Mustafa mülkü, öteki tarafdan Emine Hâtun mülkü ve diğer tarafdan da mekābir-i müslimîn ve tarîk-i âm ile mahdûd bulunan cemî‘ menzilini cümle tevâbi‘ ve levâhıkı ve âmme-i menâfi‘ ve merâfıkı ile niyet-i hâlisa ve taviyyet-i sâfiye ile haps ve vakf ettiğini ikrâr etti. Vâkıf-ı mezbûr, menzil-i merkūmda süknâyı evvelâ müddet-i hayâtınca kendisine, sonra başkası ile evlenmediği sürece Şahhuban bt. Hüsrev nâm zevcesine, sonra Mehmed nâm oğluna ve Hatice nâm kızına, sonra ikisinin evlâdına, evlâd-ı evlâdına, neslen ba‘de neslin ve fer‘an gıbbe aslin evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Sonra âzâdlı kölelerine, sonra evlâdına, evlâd-ı evlâdına, batnen ba‘de batnin evlâd-ı evlâd-ı evlâdına şart etti. Nesilleri kesildiğinde menzil-i mezkûrun mütevellî yediyle icâre-i mu‘tâde-i misliyye ile icâreye verilmesini, artanın muhâfaza edilip yevmî bir akçenin mütevellîye verilmesini şart etti. Artan mikdârın mahalle-i mezbûre mescidinin meremmetine ve vakt-i zarûrette mesâlihine sarf edilmesini şart etti. Vakfiye-i mezkûre şurûtunda tebdîl ve tağyîrin müddet-i hayâtınca yedinde olmasını şart etti. Sonra sadece tevliyyet-i mezbûr Mustafa Kapudân’a, sonra hâkim-i şer‘in ahâlî-i mahalle arasından seçeceği kimesneye şart etti. Mahalle-i mezkûre cemâ‘atinin vakfa nâzır-ı hasbî olmasını şart etti. Vâkıf-ı mezbûr menzil-i mezkûru mütevellî-i mesfûra teslîm etti. Mütevellî de menzil-i merkūmu tesellüm edip sâir mütevellîler evkāfda nasıl tasarruf ediyorlar ise öylece tasarruf etti. Vâki‘ ikrâr, mütevvellî-i mezkûr tarafından bi’l-muvâcehe tasdîk edildi. Emr-i vakf, vech-i muharrer üzre tamâm olduğunda, vâkıf-ı mezbûr, İmâm-ı A‘zâm ve hümâm-ı akdem Hazret-i Ebû Hanîfe’nin vakf-ı akārın adem-i lüzûmuna dâir ictihâdına binâen vakıfdan rücû‘ edip menzilin mülküne i‘âdesini taleb etti. Mütevellî-i mezbûr ise imâmeyn-i hümâmeynin lüzûm ictihâdına istinâden redden imtinâ‘ etti. Muhâsama ve münâza‘a edip hâkim-i şer‘ huzûrunda mürâfa‘a olunduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh iki tarafın da kelâmını te’emmül etti ve vakıf cânibini evlâ görüp vakıf mesâilinde eimme-i eşrâf beyninde cârî ihtilâfı da bilerek umûmen ve husûsan vakfın sıhhat ve lüzûmuna hükm etti ve vâkıf-ı mezbûrun muvâcehesinde vakfı tescîl etti. Vakıf bu sûretle tebdîl ve tağyîri aslâ câiz olmayacak sûrette lâzım bir vakıf hâlini aldı. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı’l-mezbûr ale’llâhi’ş-şekûr.” Cerâ zâlike ve hurrire fî evâsıtı Saferi’l-muzaffer min şühûri sene seb‘a ve elf mine’l-hicreti’n-nebeviyye el-Mustafaviyye


Şuhûdü’l-hâl: Muzaffer b. Abdullah el-İmâm, Ebûbekir b. Abdullah el-Bevvâb, Yahya b. Abdullah er-Râcil, Ahmed b. Süleyman er-Reis, Sefer b. Dede, Mehmed b. Sefer, Mehmed b. Mansur, Mustafa b. Sefer, Mehmed b. Hasan, Hüseyin b. Hasan, Ömer b. Mehmed er-Reis, Mehmed b. Hasan er-Reis, Abdi Reisü’s-sultânî, Ramazan b. Ömer, Musli b. Bâli, Bâli b. Mustafa, Hüsrev b. Abdullah el-Muhzır ve gayruhüm