.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Galata Mahkemesi 20 Numaralı Sicil (H. 1005 - 1007 / M. 1596 - 1599)
cilt: 35, sayfa: 408
Hüküm no: 547
Orijinal metin no: [81b-3, Arapça]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


El-Hâc Abdurrahman b. el-Hâc Abdülhay’ın para vakfı kurduğu

Elhamdü li men lehü’l-hamd ve’s-senâu ve’s-salâtü alâ eşrefi’l-verâ seyyidinâ Muhammedin seyyidi’l-enbiyâ ve seyyidi’l-asfiyâ ve alâ âlihi’l-ebrâri’l-etkıyâ ve ashâbihi’l-ahyâri’l-ehdiyâ ammâ ba‘d sâhibü’l-hayrâti’l-mebrûre ve râtıbü’l-meberrâti’l-mesrûre el-Hâc Abdurrahman b. el-Hâc Abdülhay, dünyâ-yı deniyyenin hâvi’l-meniyye ve me’va’l-beliyye olduğunu, yediklerinin onu ifnâ ettiğini, giydiklerinin aslında onu eskittiğini, tasadduk ettiklerinin ise onu bâkī kıldığını idrâk ettiğinde meclis-i şer‘-i şerîf-i enver ve mahfil-i dîn-i münîf-i ezhere hâzır olup, berâberinde âti’z-zikr vakfına tescîl maksadıyla âti’l-beyân vazîfe ile mütevellî nasb ettiği Abdülvedûd b. Abdülvâhid nâm kimesneyi ihzâr edip mahzarında şöyle ikrâr etti ki işbu vakıf ikrârının kendisinden sudûruna kadar sâhibi olduğu ve silk-i mülk-i sahîhinde bulundurduğu râyicü’l-vakt on dört bin akçesini hâlis malından ifrâz ve sâir menâlinden temyîz edip taleben li sevâbillâhi’l-azîm ve hereben min ikābihi’l-elîm, niyet-i sâfiye ve taviyyet-i vâfiye ile tasadduk, tesbîl, te’bîd ve vakf eylediğini hâl-i sıhhatinde ikrâr etti. Vâkıf-ı mezbûr meblağ-ı merkūmu mütevellî-i mezkûra teslîm etti ve meblağ-ı mesfûrun mu‘âmele-i şer‘iyye-i sahîha ile ziyâdesiz noksansız senede onu on bir buçuk ve çeyrek ribh üzre altın ve inci gibi mücevherât cinsinden rehn-i kavî alınarak istirbâh edilmesini şart etti. Rıbhdan vech-i helâl üzre her sene hâsıl olan mikdâr ki hesâbıma göre bin dört yüz elli akçe olur, bununla her sene dört hatim indirilmesini, her hatme mukābil altmış akçe verilmesini şart etti. Dört hatimden birinin sevâbının Nebî Muhammed sallallâhu te‘âlâ aleyhi ve sellem ve ashâbının -rıdvânullâhi te‘âlâ aleyhim ecma‘în- ervâhına hediye edilmesini, bir hatmin sevâbının vâkıfın ana babasının rûhuna hediye edilmesini, diğer hatmin sevâbının vâkıf-ı mezbûrun rûhuna hediye edilmesini, diğer hatmin sevâbının da vakıfda hakkı olanların ervâhına hediye edilmesini şart etti. Her sene meblağ-ı merkūmdan yetmiş beş akçeyi hâric-i mahmiye-i Galata’da vâki‘ merhûm Muhyiddin Çelebi câmi‘i’nin kandillerine ta‘yîn etti. On dirhemi de mûkıda ta‘yîn etti. Her sene elli akçeyi mahalle-i mezbûre avârızına ta‘yîn etti. Vakf-ı mezbûra mütevellî olacak kimesneye senevî yüz kırk akçe ta‘yîn etti. Mezbûr Abdülvedûd’dan sonra tevliyyeti müddet-i hayâtınca kendisine, sonra mahalle-i merkūme ahâlîsinden ehil olanlar arasından hâkim, imâm, müezzin ve câmi‘-i merkūmun sâir cemâ‘ati ma‘rifetiyle seçilmesini şart etti. Mahalle-i mezbûre imâmına her gece yatsı namazının sünneti ile farzı arasında bir kere sûre-i Fâtihatü’l-kitâbı, üç kere İhlâs-ı şerîfi cehren okuyup sevâbını ( ) rûhuna hediye etmesi mukābilinde yevmî bir akçe ta‘yîn etti. Câmi‘-i merkūm imâmının bir hatim, iki müezzininin iki hatim yapmasını şart etti. Hâlen câmi‘-i merkūm şeyhi olan Şeyh Hasan Efendi b. Bayram’ın bir hatim etmesini, sonra câmi‘-i merkūm hatîbinin hatm etmesini, hatim kırâatlerinin her birinin Zilka‘de-i şerîfe gurresinde başlamasını, kırâatin huzûrunda yapılmasını şart etti. Zilhicce-i şerîfe ayının dokuzuncu günü ikindi vakti geldiğinde câmi‘-i merkūmda toplanıp hatm-i şerîfi bitirmelerini, Allah sübhânehû ve te‘âlâ’ya du‘â edip vâkıf ve ana babası ve sâir cemî‘ müslimîn için afv ve mağfiret dilemelerini şart etti. Her sene altı vakıyye zeytin yağı iştirâ edilip Regāib ve Berât gecelerinde câmi‘-i mezbûrda yakılmasını şart etti. Her ay on akçenin merkūm Muhyiddin Çelebi’nin mahalle-i mezbûrede yaptırdığı büğete (su deposuna) su taşıyan kimesneye verilmesini şart etti. Mesârif-i mastûreden artan mikdârın Regāib ve Berât kandillerinde helva pişirilip câmi‘-i mezbûrda hâzır bulunan cemâ‘ate dağıtılmasını şart etti. Kâfî mikdâr helva pişirilmesinden sonra artan meblağ olursa bununla çörek pişirilip i‘deyn-i şerîfeynde fukarâ-i müslimîne verilmesini şart etti. Artan olursa mütevellî yediyle zabt edilip helva ve çörek pişirilip dağıtılmasını şart etti. Nezâret-i hasbiyyeyi mahalle-i mezbûre ahâlîsine şart etti. Vâki‘ ikrâr mütevellî-i mezbûr tarafından tasdîk edildi. Emr-i vakf tamâm olup vakfiye şurûtu vech-i meşrûh üzre tebeyyün ettiğinde vâkıf-ı mezbûr, eimme-i kibâr indinde vakf-ı nukūdun adem-i sıhhatine mütemessiken vakıfdan rücû‘ etti ve meblağ-ı merkūmu ve ecr-i misilden fazla aldığını mütevellîden geri istedi. Mütevellî-i mezkûr ise Ensârî’nin rivâyetine göre İmâm Züfer -aleyhi rıdvânu’l-meliki’l-ekber- indinde vakf-ı nukūdun câiz olduğunu ve imâm-ı devrânın emrinin de böyle olduğunu ifâde edip redden imtinâ‘ etti. Muhâsama ve münâza‘a edip hâkim-i muvakki‘-i a‘lâ hâze’l-kitâb bi tevkī‘ıhi’l-müstetâbın huzûrunda mürâfa‘a olunduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh, vakıf cânibini evlâ ve ahkem ve emr-i sultânîyi de ahrâ ve eslem görüp imâm-ı mezbûrun re’yi ile amel edip meblağ-ı merkūmun vakfiyetinin sıhhatine hükm etti. Vâkıf-ı mezbûr bu def‘a, sened-i eimmeti’l-kibâr Ebû Hanîfe indinde vakfın adem-i lüzûmuna mütemessiken vakıfdan rücû‘ etti ve meblağ-ı mezkûru mütevellîden geri istedi. Mütevellî-i mezkûr ise imâmeyn-i hümâmeyn Ebû Yusuf ve İmâm Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’ye göre husûsan mütevellîye teslîmden sonra vakfın lâzım olduğunu ifâde edip redden imtinâ‘ etti. Muhâsama ve münâza‘a edip hâkim-i muvakki‘-i a‘lâ hâze’l-kitâb bi tevkī‘ıhi’l-müstetâbın huzûrunda mürâfa‘a olunduklarında hâkim-i mûmâ-ileyh, vakıf mesâilinde eimme-i eşrâf beyninde cârî ihtilâfı bilerek ve hükümde ri‘âyet edilmesi îcâb eden husûslara da ri‘âyet ederek vakıf cânibini evlâ ve ercah gördü ve umûmen ve husûsan vakfın sıhhat ve lüzûmuna hükm etti. Vakıf bu sûretle kimesne tarafından aslâ tebdîl ve tağyîr edilemeyecek şekilde lâzım ve müseccel bir vakıf hâline geldi. “Fe-men beddelehû ba‘de mâ semi‘ahû fe-innemâ ismuhû ale’llezîne yübeddilûnehû innallâhe semî‘un alîm ve ecrü’l-vâkıfı alâ mevlâhü’l-cevâdi’l-kerîm” Fî evâhiri şerhi Rebî‘ilevvel min şühûri sene seb‘a ve elf. Şuhûd: Mehmed Efendi b. Ali, Mahmud Çelebi b. Muharrem, Mahmud b. Şehsüvar, el-Hâc Hüseyin b. Ali el-Müezzin, el-Hâc Aydın b. Abdullah, Yusuf b. Murad, el-Hâc Rıdvan b. Abdullah, Hüsrev b. Abdullah el-Muhzır, Mehmed b. Yusuf el-Muhzır ve gayruhüm