|
Galata Mahkemesi 32 Numaralı Sicil (H. 1015 - 1016 / M. 1606 - 1607) cilt: 36, sayfa: 45 Hüküm no: 17 Orijinal metin no: [4a-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yirmi sekiz altın karz-ı hasen iddiasının kabûl edilmesi
Medîne-i Ebî Eyyûb el-Ensârî mahallâtından Kasımpaşa mahallesinde bundan akdem fevt olan Bâli b. Pîr Mehmed’in sulbî sagīr oğlu Derviş’in vasiyy-i şer‘îsi olan işbu hâmilü’l-kitâb Sami b. Ramazan nâm kimesne meclis-i şer‘a medîne-i mezbûre mahallâtından Sofular mahallesinde sâkin iken fevt olan Mustafa Çelebi b. el-Hâc Derviş’in sadriyye kızı kebîre Hatice nâm hâtunun husûs-ı âti’l-beyâna vekîli olup nehc-i şer‘î üzre vekâleti sâbit olan Ali Bey b. Abdullah ve yine müteveffâ-yı mezbûr Mustafa’nın câriye-i müstevlidesi Zemâne bt. Abdullah’ın hamline cânib-i şer‘den vasî nasb olunan Hüseyin b. Muhib nâm kimesneleri ihzâr ve mahzarlarında takrîr-i da‘vâ edip târih-i kitâbdan yedi sene mukaddem vasîsi olduğum sagīr-i mezbûr malından altın yüz seksen râyic iken müteveffâ-yı mezbûra yirmi sekiz aded tâmmü’l-vezn sahîhü’l-ayâr altın vermiş idin zimmetinde iken fevt olmuşdur vesâyetim hasebiyle hâlâ muhallefâtından alıverilmesini taleb ederim dedikde vasiyy-i mezbûr Satı’nın sıdk-ı da‘vâsına mutâbık beyyine taleb olundukda ricâl-i müslimînden Kalender b. Süleyman ve Abdi b. Mehmed ve Sinan b. Abdullah el-Kadrî nâm kimesneler li ecli’ş-şehâde hâzırûn olup şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde fi’l-vâki‘ târih-i kitâbdan yedi sene mukaddem sagīr-i mezbûr malından minvâl-i meşrûh [üzre] bizim huzûrumuzda altın yüz seksen râyic iken yirmi sekiz aded altın karz-ı hasen-i şer‘î üzre vermişdir bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz dediklerinde şehâdetleri ba‘de şerâiti’l-kabûl inde’ş-şer‘ mu‘teber ve makbûl oldukdan sonra sâlifü’z-zikr altını vasiyy-i merkūm müteveffâ-yı mezbûrdan bi’l-asâle ve bi’l-vekâle küllen ve ba‘zan almadığına yemîn teklîf olundukda yemîn billâh edicek mâ hüve’l-vâki‘ kayd ü sebt [olundu]. Hurrire fî târihi’l-mezbûr.
Şuhûdü’l-hâl: el-Mezbûrûn
|