|
Galata Mahkemesi 114 Numaralı Sicil (H. 1083-1085 / M. 1672-1674) cilt: 54, sayfa: 172 Hüküm no: 88 Orijinal metin no: [21a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Musa’nın, merhum Hüseyin Kapudan’ın zimmetindeki köle kirası bedelinden alacağını varislerden talep ettiği
Husûs-ı âtiˈz-zikrin mahâllinde istimâ‘ ve tahrîri iltimâs olunmağın kıbel-i şer‘den Mevlânâ el-Hâc Mehmed Efendi b. Hasan Efendi irsâl olunup ol dahi mahrûse-i Galataˈda Okçu Musa mahallesinde sâkin Mustafa Efendi b. Mehmedˈin menziline varıp zeyl-i vesîkada isimleri muharrer olan Müslimîn huzûrunda akd-i meclis-i şer‘ eyledikde işbu râfi‘üˈl-vesîka el-Hâc Musa b. el-Hâc Hüseyin meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda mahalle-i mezbûrede sâkin iken vefât eden Hüseyin Kapudan b. Yusufˈun verâseti zevce-i metrûkesi Âişe Hatun bt. Mustafa Efendi ile li-ebeveyn kız karındaşı Bağdad nâm hatuna münhasıra olduğu şer‘an zâhir ve müte‘ayyin oldukdan sonra tereke-i müteveffâ-yı mezbûre vâzi‘atüˈl-yed olan mezbûre Âişe Hatun tarafından husûs-ı câ’iˈl-beyâna vekîl olup zât-ı merkūmeyi ma‘rifet-i şer‘iye ile ârifân olan Ramazan b. Şa‘bân ve İbrahim b. Mahmud şehâdetleriyle şer‘an vekâleti sâbite olan Mustafa Efendi b. Mehmed mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip bundan akdem müteveffâ-yı mezbûr hayatında abd-i memlûküm Rıdvan nâm gulâmı üç bin altı yüz akçeye îcâr ol dahi ba‘deˈl-isticâr meblağ-ı mezbûru kableˈl-ahz fevt olup hâl-i hayatında meblağ-ı mezbûr bana deyni olduğunu huzûr-ı Müslimînˈde ikrâr ve işhâd dahi etmekle hâlâ terekesine vâzi‘uˈl-yed olan merkūme Âişeˈden taleb ederim vekîl-i müşârün-ileyhe suâl olunsun dedikde gıbbeˈs-suâl veˈl-inkâr ve isre-talebiˈl-beyyine udûl-ı ricâlden Ahmed Çelebi b. Mehmed ve Mehmed Çelebi b. Osman nâm kimesneler li-ecliˈş-şehâde meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda hâzırân olup işhâd olunduklarında fiˈl-vâki‘ müteveffâ-yı mezbûr Sunullah müdde‘î-i mezbûra ücret-i mezkûreden üç bin altı yüz akçe deyni vardır deyü huzûrumuzda ikrâr ve bizi işhâd eyledi biz bu husûsa şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde gıbbe ri‘âyet-i şerâ’itiˈl-kabûl şehâdetleri makbûle oldukdan sonra müdde‘î-i mezbûr ba‘deˈt-tahlîf vâki‘ hâlî mevlânâ-yı mezbûr mahâllinde tahrîr ba‘dehû ma‘an ba‘s ol dahi Hüseyin b. Ali ve İsa Bey b. Halil ile meclis-i şer‘a gelip alâ-vukû‘ihî ihbâr etmeğin mûcibiyle hüküm birle mâ vaka‘a biˈt-taleb ketb olundu.
Fiˈl-hâmis min-Saferiˈl-hayr li-sene erba‘a ve semânîn ve elf.
Şuhûdüˈl-hâl: Mâ-sebak
|