.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


Bab Mahkemesi 11 Numaralı Sicil (H. 1081 / M. 1670-1671)
cilt: 53, sayfa: 121
Hüküm no: 84
Orijinal metin no: [17b-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Râziye Hatun’un kendisini döven eşi Mehmed’den boşanması

Efendi hazretleri imzâsıyladır.

Mahmiye-i İstanbul’da Efdalzâde mahallesinde sâkine bâ‘isetü’l-vesîka Râziye nâm hatunun babası ve tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olup vekâleti zâtını ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân mahalle-i mezbûre sükkânından Ahmed Çelebi b. Mehmed ve İbrahim Çelebi b. Hüseyin nâm kimesneler şehâdetleriyle şer‘an sâbite olan Ali Çelebi b. Şa‘bân nâm kimesne meclis-i şer‘-i hatîrde müvekkile-i mezbûrenin zevc-i dâhilün-bihâsı Mehmed b. Halil nâm kimesne mahzarında bi’l-vekâle üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip mezbûr Mehmed târîh-i kitâbdan iki ay mukaddem eğer müvekkile-i mezbûre Râziye’yi bıçak veyâ yarma veyâ depme ile darb edersem benden talâk-ı selâse ile mutallaka olsun deyü huzûr-ı Müslimînde şart ve ta‘lîk edip ba‘dehû târîh-i kitâb günü mezbûr Mehmed müvekkilem mezbûreyi depme ile darb etmeğin şart-ı mezkûra binâen müvekkilem mezbûre talâk-ı selâse ile mezbûr Mehmed’den mutallaka olmuşdur, suâl olunup zimmetinde mütekarrir ve ma‘kūdün-aleyh olan iki bin akçe mehr-i müeccelinin mezbûr Mehmed’den alıverilmesi matlûbumdur dedikde gıbbe’s-suâl mezbûr Mehmed müvekkile-i mezbûreyi târîh-i kitâb günü depme ile darb eylediğini ikrâr lâkin vech-i muharrer üzere şart-ı mezkûrunu inkâr edicek müdde‘î-i mezbûrdan vech-i meşrûh şartını mübeyyine beyyine taleb olundukda udûl-ı ricâl-i Müslimînden olup mahalle-i mezbûre sükkânından Süleyman Çelebi b. Mustafa ve İbrahim Çelebi b. Hüseyin ve Ahmed Halîfe b. Mehmed nâm kimesne li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırûn olup istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka mezbûr Mehmed müvekkile-i mezbûre için târîh-i kitâbdan iki ay mukaddem ba‘de’l-yevm zevcem Râziye Hatun’u bıçak veyâ yarma veyâ depme ile darb edersem benden talâk-ı selâse ile mutallaka olsun deyü bizim huzûrumuzda şart ve ta‘lîk etmiş idi, biz bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri makbûle olmağın mûcebince ba‘de’l-hükm mâ-hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.

Fi’l-yevmi’r-râbi‘ aşer min-Cemâziyelâhir li-sene ihdâ ve semânîn ve elf.

Şuhûdü’l-hâl: Mustafa Halîfe b. Habib el-kayyûm, Hasan Halîfe b. Receb el-kayyûm, Mustafa Çelebi b. Ahmed, İbrahim Çelebi b. Ahmed.