.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 12 Numaralı Sicil (H. 1073-1074/M. 1663-1664)
cilt: 16, sayfa: 867
Hüküm no: 1188
Orijinal metin no: [125a-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Bakiye Hâtun’un, esirci Mustafa Beşe b. Mehmed’den satın aldığı cariye Belkıs’ı iade ettiği

Mahmiye-i İstanbul’da Nişancı Cafer Çelebi mahallesinde sâkine umdetü’l-muhadderât Bakiye Hâtun tarafından nehc-i şer‘î üzre sâbitü’l-vekâle vekîl olan Mehmed Çelebi b. Yahya nâm kimesne mahfil-i kazâda, Esirci tâifesinden Mustafa Beşe b. Mehmed mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip târih-i kitâbdan dört gün mukaddem işbu hâzır[a] bi’l-meclis açık kaşlı, gök gözlü, orta boylu Rusiyyetü’l-asl Belkıs nâm câriyeyi müvekkilem mezbûre cemî‘ uyûbdan sâlime olmak üzre yüz on esedî guruşa mezbûr Mustafa Beşe’den iştirâ ve kabz edip semeninden kırk esedî guruş ile otuz beş esedî guruş kıymetli bir sof ve bir kaftan teslîm eylemişdir. Hâliyâ câriye-i merkūmenin Frenk zahmeti dedikleri marazına muttali‘a olmağla câriye-i mezbûre bâyi‘-i merkūme red olunup makbûzu olan meblağ-ı mezbûr ile eşyâ-i mezbûre geri bana teslîme mezbûr Mustafa Beşe’ye tenbîh olunmak bi’l-vekâle matlûbumdur dedikde câriye-i mezbûre huddâm-ı mahkemeden Receb nâm muhzır ile bu makūle umûru görmeğe taraf-ı saltanat-ı aliyyeden ta‘yîn olunan Mustafa Efendi b. Mehmed ve Ahmed Efendi b. Mehmed’e irsâl ve irâet olundukda câriye-i merkūmede elân Frenk zahmeti ta‘bîr olunur maraz mevcûddur deyû hasmeyn-i mezbûreyn muvâcehelerinde haber verdiklerini muhzır-ı mezbûr meclis-i şer‘a gelip ihbâr ettikden sonra gıbbe’s-suâl mezbûr Mustafa Beşe cevâbında kaziyye vech-i muharrer üzre idiğini ikrâr, lâkin ayb-ı mezbûr hîn-i bey‘de mevcûd idiğini inkâr edicek müdde‘î-i mezbûrdan müdde‘âsını mübeyyine beyyine taleb olundukda tabîbân-ı mezbûrân Mustafa Efendi ve Ahmed Efendi li ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup isre’l-istişhâd fi’l-vâki‘ câriye-i mezbûrede elân mevcûd olan maraz-ı mezbûr kadîm olup üç dört ayda hâdis olur maraz değildir. Biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz şehâdet dahi ederiz deyû her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde gıbbe ri‘âyeti şerâiti’l-kabûl şehâdetleri makbûle oldukdan sonra müvekkile-i mezbûre muhadderâtdan olmağın li ecli’l-yemîn küttâb-ı mahkemeden Mevlânâ Mehmed Efendi müvekkile-i mezbûrenin sâkine olduğu menzile varıp câriye-i mezbûreyi ayb-ı mezbûr[a] muttali‘a oldukdan sonra istihdâm ve bey‘a arz ve müdâvât etmediğine müvekkile-i mezbûreye yemîn verdiğine Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde ba‘de’t-tahrîr, ma‘an ba‘s olunan Veli b. Mahmud ile meclis-i şer‘a gelip vukū‘u üzre inhâ ve takrîr etmeğin mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’l-hâmis aşer min Cemâziyelevvel li sene erba‘a ve seb‘în ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: El-Hâc Ahmed b. Mahmud, Abdi Çelebi b. Hüseyin, Şükrullah Bey b. Mustafa, Ahmed b. Abdülcebbar ve gayruhüm.