.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 18 Numaralı Sicil (H. 1086-1087/M. 1675-1676)
cilt: 18, sayfa: 531
Hüküm no: 575
Orijinal metin no: [161b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Şam kadısıyken vefat eden Yahya Efendi’nin vârislerinden Rukiye Kadın’ın diğer vâris Cezmi Abdülkerim Efendi’de olan miras hissesini aldığı

Husûs-ı âti’l-beyânın mahallinde tahrîr için bi’l-iltimâs savb-ı şer‘-i şerîfden irsâl olunan Mevlânâ Abdurrahman Efendi sâbıkan Şâm-ı dârü’s-selâm kadısı oldukdan sonra vedâ‘-ı âlem-i fânî eden merhûm Yahya Efendi’nin mahmiye-i İstanbul’da Kirmasti mahallesinde veresesi sâkin oldukları menzile varıp zeyl-i vesîka[da] muharrerü’l-esâmî olan müslimîn huzûrunda akd-i meclis-i şer‘-i mübîn eyledikde merhûm-ı mezbûrun sulbiye sagīre kızı olup bundan akdem vefât eden merhûme Rukiye Karı’nın verâseti vâlidesi Gonca bt. Abdullah nâm hâtun ile li eb er karındaşları fahrü’l-müderrisînü’l-kirâm Cezmi Abdülkerim Efendi ve Mehmed Necib Efendi ve li eb kız karındaşı Fâtıma Kadın’a münhasıra olduğu şer‘an sâbit oldukdan sonra mezbûr Gonca Hâtun zâtı ma‘rifet-i şer‘iyye ile ârifân Mehmed Efendi b. Hasan ve Cafer Bey b. Mehmed nâm kimesne ta‘rîfleri ile mu‘arrefe oldukdan sonra meclis-i ma‘kūd-ı mezbûrda, sagīre-i mezbûre Rukiye Kadın’ın hayâtında vasî[si] olmağla terekesine vâzı‘ü’l-yed olan bâ‘is-i hâze’l-kitâb mûmâ-ileyh Cezmi Abdülkerim mahzarında ikrâr ve takrîr-i kelâm edip kızım müteveffâ-yı mezbûre Rukiye’ye babası merhûm-ı mezbûrun terekesinden ber mûceb-i defter-i kassâm isâbet eden on beş bin iki yüz kırk dokuz akçe ve defter-i kassâmdan hâric bey‘ olunan yalı bahâsından isâbet eden otuz altı bin akçe ve mukaddemâ vefât eden li eb er karındaşı Mesud Çelebi’nin malı olan yetmiş bin sekiz yüz seksen akçeden isâbet eden on bir bin sekiz yüz on üç akçe, cem‘an merkūme Rukiye Kadın’ın malı olan altmış üç bin altmış iki akçeyi mûmâ-ileyh Cezmi Abdülkerim bi’l-vesâye ahz u kabz ettiğinden sonra meblağ-ı mezbûrun bin seksen iki senesi Zilhiccesi’nin üçüncü gününde sagīre-i mezbûre Rukiye Kadın’ın nafaka ve kisve[si] için hâkimü’ş-şer‘i[n] tahrîr eylediği hüccet-i şer‘iyye mûcebince takdîr olunan yevmî onar akçeden bin seksen altı senesi Recebü’l-müreccebi gurresine gelince üç buçuk senede on iki bin sekiz [162a] yüz akçesini ve sagīre-i mezbûrenin nafaka ve kisvesi için mukaddemâ takdîr olunan yevmî onar akçe kifâyet etmemekle hâkimü’ş-şer‘ bin seksen üç senesi şehri Rebî‘ulevveli’nin on beşinci gününde tahrîr eylediği hüccet-i şer‘iyye mûcebince takdîr olunup zam ve ilhâk olunan yevmî onar akçe zikr olunan şehri Receb gurresine gelince on bir bin sekiz yüz elli akçesi sagīre-i mezbûrenin nafaka ve kisvesine sarf edip ve dört bin akçesini sagīre-i mezbûrenin karındaşları Ayşe Kadın ve Mesud Çelebi’nin ale’s-seviyye hizmetleri için mallarından izn-i hâkimü’ş-şer‘î ile on iki bin akçeye iştirâ eylediği Gülistan nâm câriye semeninden sagīre-i mezbûre Rukiye Kadın’ın zimmetine lâzım gelmekle verip ve beynimizde müşterek olan işbu menzilin duvarları münhedim olmağla binâ olunmak lâzım olmağın üç bin yüz altmış üç akçesinin sagīre-i mezbûrenin zikr olunan duvarlardan hissesini binâya sarf edip ve iki bin akçesini dahi sagīre-i mezbûrenin a‘yâdda levâzım-ı mühimmesine sarf edip ve defter-i kassâm tahrîr olundukdan sonra Mehmed Efendi nâm kimesne merhûm-ı mezbûrun üzerine yüz yirmi guruş deyn isbât etmekle bin altı yüz akçesi deyn-i mezbûrdan sagīre-i mezbûrenin üzerine lâzım gelmeğin mezbûr Mehmed Efendi’ye verip ve bin iki yüz akçesini dahi sagīre-i mezbûre ile câriye-i mezbûre Gülistan fevt olduklarında techîz ve tekfînlerine sarf edip mesârif-i mezkûreden mezbûre Rukiye Kadın’ın bâkī kalan altı bin dört yüz kırk dokuz akçe ile esâs-ı beyt ve evânî-i nühâsiyye ve sâir menkūl terekesinden altı sehimden hisse-i şer‘iyyem olan bir sehmi mukābelesinde nukūd-ı terekeden hissemden ezyed altmış esedî guruş üzerine şerâit-i sıhhat-i sulhü hâvî şurût-ı müfsideden ârî bi tarîki’t-tehârüci’ş-şer‘î mûmâ-ileyh Cezmi Abdülkerim Efendi ile sulh olup bedel-i sulh olan meblağ-ı mezbûr altmış guruşu mûmâ-ileyh Cezmi Abdülkerim Efendi yedinden ahz u kabz eylediğimden sonra kızım müteveffât-ı mezbûre Rukiye Kadın’ın işbu menzilde ve Kanlıncak’da olan bağdan hissesinden mâ‘adâ nukūd ve menkūl ve esâs-ı beyt ve zâhir [ve] hafî terekesine müte‘allika âmme-i de‘â[vî]den mûmâ-ileyh Cezmi Abdülkerim Efendi’nin zimmetini ibrâ-i âmm-ı kātı‘ü’n-nizâ‘la ibrâ ve iskāt eyledim dedikde gıbbe’t-tasdîki’ş-şer‘î ve’t-tahkīki’l-mer‘î husûs-ı mezbûru Mevlânâ-yı mezbûr mahallinde tahrîr ve ma‘an irsâl olunan Mehmed b. Hasan ile meclis-i şer‘a gelip alâ vukū‘ihi inhâ ve takrîr etmeğin mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’s-sâmin aşer min şehri Rebî‘ilâhir li sene seb‘a ve semânîn ve elf.


Şuhûdü’l-hâl: [162b] Fahrü’l-müderrisîn Mehmed b. İsmail, zahrü’l-müderrisîn İsmail Efendi b. Adlî, es-Seyyid Mehmed Çelebi b. Ahmed, Halil Efendi b. Abdülkādir, İbrahim Çelebi b. Osman, Cafer Bey b. Mehmed, Veli Çelebi b. Ebûbekir, Ali b. Abdullah, Mehmed b. Ramazan ve gayruhüm.