|
İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 169 Hüküm no: 85 Orijinal metin no: [28b-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa Reis b. Yusuf’un gemisine yüklediği buğdayı Midilli adası ahalisine satmasına izin verildiği
Sefîne reislerinden olup mahmiye-i İstanbul’da Molla Zeyrek mahallesinde sâkin Mustafa Reis b. Yusuf nâm kimesne meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm edip Bahr-i Sefîd’de vâki‘ Rodos ve İstanköy ve Sakız ve Kuşadası ve Midilli ve Bozcaada ve Limni’ye mahmiye-i İstanbul’dan nakl ve ibâdullâha bey‘i fermân olunan buğdaydan çenber ta‘bîr olunur sefînemde mevcûd üç bin keyl buğdayı harbî kefereye ve sâir mahallerde bey‘ ve ihrâc etmeyip cezâir-i mezbûreden Midilli cezîresine nakl ve İstanbul’da râyic olduğu üzere her keyli kırk beşer akçe ve navl için ecr-i misli idiği sikāt-ı makbûletü’l-kelimât ihbârlarıyla takdîr olunan sekizer akçe ve cihet-i ma‘îşetim için dahi yedişer akçe ki cem‘an altmış akçeye mârrü’z-zikr Midilli cezîresinde ibâdullâha bey‘ ba‘dehû hîn-i avdetde ol mikdâr buğdayı âhar mahalle götürmeyip cezîre-i mezkûrede tamamen ibâdullâha bey‘ eylediğimi hâkimü’ş-şer‘den hüccet etdirdikden sonra mahmiye-i mezbûreye getirip hâkimü’ş-şer‘a îsâl edeceğime kefillerim [29a] alınıp ber-vech-i meşrûh bana izn verilmek matlûbumdur dedikde mahalle-i mezbûre sükkânından el-Hâc Ahmed b. el-Hâc Yusuf ve İbrahim Ağa b. Hasan ve el-Hâc Himmet b. Ahmed ve Yiğitbaşı Mustafa b. Mehmed nâm kimesneler mezbûr Mustafa Reis zikrolunan üç bin keyl buğdayı harbî kefereye ve sâir mahallerde bey‘ ve ihrâc etmeyip mârrü’z-zikr Midilli cezîresinde ibâdullâha bâlâda tafsîl olunan vech üzere cem‘an her keylini altmışar akçeye tamamen bey‘ ve hüccet getirmeğe biz kefîl olduk dediklerinde mezkûr Mustafa Reis’e zikrolunan buğdayı cezîre-i mezbûreye nakl ve bey‘a ba‘de’l-izn mâ hüve’l-vâki‘ bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’l-hâmis min-Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene seb‘a ve mie ve elf.
Şuhûdü’l-hâl: Eş-şâhidûnü’s-sâbıkūn.
|