|
İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 551 Hüküm no: 423 Orijinal metin no: [138a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Hançerli Sultan Vakfı hamamının lağımının eski mecrasına cereyanı
Da‘vâ
Mahmiye-i İstanbul’da hısnı ebvâbından Ebâ Eyüb Ensârî radıye. kapısı hâricinde Karabaş mahallesi ahâlîsinden işbu râfi‘ûni’l-kitâb Yasef v. Salamon ve Gersuni v. Mamiya ve Salta v. Yasef ve İsak v. Yasef ve Salamon v. Hayim nâm yahûdiler ile mahmiye-i mezbûrede Avcıbey mahallesinde vâki‘ merhûme Hançerli Sultan Vakfı mütevellîsi olan es-Seyyid Sunullah Efendi b. Kasım Efendi b. Şeyh Mehmed Efendi tarafından husûs-ı âti’l-beyâna vekîl olduğu Veli Ağa b. Bayram ve Mustafa Çelebi b. Musa nâm kimesneler şehâdetleriyle şer‘an sâbit olan Mehmed Çelebi b. Ali nâm kimesneler meclis-i şer‘-i hatîr-i lâzımü’t-tevkīrde merhûm Yusuf Efendi Vakfı’na meşrûtiyet üzre bi’l-fi‘il mütevellî olan vâkıf-ı mezbûrun sulbî oğlu Ahmed Ağa mahzarında her biri takrîr-i kelâm ve bast-ı merâm edip vakf-ı mezbûr musakkafâtından olup zikrolunan Avcıbey mahallesinde vâki‘ hammâmın kârizi kadîmü’l-eyyâmdan Elhâc Osman nâm kimesnenin mârrü’z-zikr Karabaş mahallesinde vâki‘ yahûdi hânesinde ve tarîk-i âmmda ağaç köprü altında mürûr edip andan sâlifü’z-zikr Yusuf Efendi Vakfı musakkafâtından olup mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Ahmed Ağa nâm kimesnenin arsası ve bir tarafdan tarîk-i âm ve bir tarafdan deryâ ve bir tarafdan Mosi nâm yahûdi menzili ile mahdûd yahûdi hânenin tarîk-i âm tarafından vâki‘ duvarının altından ve arsasından ve deryâ tarafında kâriz yeri müşâhede olunan mahâlden mürûr eden deryâyâ cereyân edip bundan akdem zikrolunan yahûdi hâneye mülkiyet üzre mutasarrıf olan İsak nâm yahûdi kâriz-i mezkûrun mecrâ-yı kadîme-i merkūmesine fuzûlî seddetmekle kâriz-i mezkûr tarîk-i âm ve bizim kapılarımız önüne cereyân edip bize ve mürûr u ubûr eden ibâdullâha zarar-bîni olmakla kıbel-i şer‘den üzerine varılıp ba‘de’l-keşf ve’l-mu‘âyene mecrâ-yı kadîmine icrâya mâni‘ olmamak üzre tenbîh olunmak matlûbumuzdur deyü husûs-ı mezbûr için fermân-ı şerîf dahi ibrâz eylemeleriyle savb-ı şer‘-i enverden keşf nâibi olan fahrü’l-müderrisîni’l-kirâm Abdullah Efendi b. Ali irsâl olunup ol dahi hâssa mi‘mârlardan Mehmed Halîfe b. İshak ve Mustafa Halîfe b. Abdullah ve zeyl-i vesîkada muharrerü’l-esâmî olan bî-garaz Müslimîn ile kâriz-i mezkûrun üzerine varıp vech-i meşrûh üzre zikrolunan tarîk-i âmma ve müdde‘ûn-ı mezbûrûnun kapıları önüne cereyân edip müdde‘ûn-ı mezbûrûna ve mürûr u ubûr eden ibâdullâha zarar-bîni olduğunu mi‘mârân-ı mezbûrân ve Müslimîn-i mezkûrîn ile mevlânâ-yı mezbûr mu‘âyene ve müşâhede eylediklerinden sonra bi-ecmâ‘ihim meclis-i şer‘-i şerîfe gelip haber vermeğin vekîl-i mezbûr Mehmed Çelebi merkūmûn Yasef ve Gersuni ve Salta ve İsak ve Salamon mütevellî-i mezbûr Ahmed Ağa mahzarında her biri da‘vâ ve takrîr-i kelâm edip, mi‘mârân-ı mezbûrân ve Müslimîn-i mezkûrîn ve mevlânâ-yı mûmâ-ileyh mu‘âyene ve müşâhede eyledikleri vech üzre kâriz-i mezkûr-ı mezbûr Elhâc Osman’ın sâbıku’z-zikr yahûdi hânesinden mürûr edip üzerinde ağaç köprüsü olup Yusuf Efendi Vakfı’ndan olan yahûdi hâne-i mahdûde-i mezkûrenin tarîk-i âm tarafından vâki‘ duvarının altında ve arsasında ve deryâ tarafında hâlâ kâriz yeri müşâhede olunan mahallesi deryâya cereyân edip bundan akdem mesfûr İsak fuzûlî seddetmekle tarîk-i âmma bizim kapılarımız önüne cereyân edip bize ve mürûr u ubûr eden ibâdullâha zarar-bîni olup mütevellî-i mezbûr Ahmed Ağa mecrâ-yı kadîmine icrâya mâni‘[138b] olmağla suâl olunup mecrâ-yı kadîmine icrâya mâni‘ olmamak üzre tenbîh olunmak matlûbumuzdur dediklerinde gıbbe’s-suâl ve akībe’l-inkâr müdde‘ûn-ı mezbûrûndan müdde‘âlarını mübeyyene beyine taleb olundukda udûl-i Müslimînden mahalle-i mezbûrûn etrâfında olan mahallât sükkânından Ali Efendi b. Mehmed ve İbrahim b. Şaban ve Ahmed Ağa b. Mehmed ve Bayram b. Musa ve Hasan b. Mehmed ve Osman b. Mustafa ve Mehmed b. Hasan ve Musa Beşe b. Abdurrahman ve Receb b. Sefer nâm kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a gelip istişhâd olunduklarında fi’l-hakīka Hançerli Sultan Vakfı hammâmının kârizi ber-vech-i muharrer kadîmü’l-eyyâmdan mezbûr Elhâc Osman’ın yahûdi hânesinden mürûr edip üzerinde ağaç köprüsü olup andan Yusuf Efendi Vakfı’ndan olan yahûdi hâne-i mahdûde-i mezkûrenin tarîk-i âm tarafında vâki‘ duvarının altında ve arsasında ve deryâ tarafında hâlâ kârizi müşâhede olunan mahâlden mürûr edip deryâya cereyân edegelmiş idi biz bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz, şehâdet dahi ederiz deyü her biri edâ-i şehâdet-i şer‘iye eylediklerinde ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri hayyiz-i kabûlde vâki‘ olmağın, mütevellî-i mezbûr Ahmed Ağa kâriz-i mezkûrun mecrâ-yı kadîmine cereyâna mâni‘ olmamak üzre ba‘de’t-tenbîh mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu.
Fi’l-yevmi’l-hâmis min-Muharremi’l-harâm li-sene [1]108
Şuhûdü’l-hâl: Elhâc Ahmed Baltacı, Ahmed Çelebi b. Ali Efendi, Ömer b. Ahmed, Ahmed b. Abdullah, Ahmed b. Mehmed, Bayram b. Mehmed, Sinan b. Ali, Ali b. Ömer, Mehmed b. Receb, Mustafa b. Cafer, Ali ? b. Ahmed, es-Seyyid Ahmed b. Mehmed, Yusuf b. Abdullah ve gayruhum.
|