|
İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 651 Hüküm no: 511 Orijinal metin no: [170a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Bahçekapısı’ndaki meydanda, hem Valide Sultan Vakfı’na ait fırının gelirlerinin düşürülmemesi için hem de yoldan geçenlere engel olunmaması için başka fırınlardan ekmek getirip tezgahlarda satılmasına izin verilmemesi
Düstûr-ı mükerrem müşîr-i müfahham nizâmü’l-âlem müdebbiru umûri’l-cumhûr bi’l-fikri’s-sâkıb mütemmimü mehâmmü’l-enâm bi’r-re’yi’s-sâib mümehhidü bünyânü’d-devleti ve’l-ikbâl müşeyyidü’l-erkâni’s-sa‘âdet-i ve’l-iclâl el-mahfûfu bi-sınûfi avâtıfi’l-meliki’l-a‘lâ Âsitâne-i sa‘âdetimde Sadâret-i uzmâ ve vekâlet-i kübrâ kāimmakāmı olan vezîrim ( ) paşa -edâmallâhu te‘âlâ iclâlehû- ve Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn evlâ vülâti’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fezâil ve’l-yakīn râfi‘ü i‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul kadısı -zîdet fezailehû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki, bi’l-fi‘il Dârü’s-sa‘âdetim ağası olan iftihârü’l-havâs ve’l-mukarrebîn mu‘temedü’l-mülûk ve’s-selâtîn el-Hâc Ali Ağa -dâme ulüvvühû- Südde-i sa‘âdetime mektûb gönderip taht-ı nezâretinde olup mahrûse-i İstanbul’da Bahçekapısı kurbünde vâki‘ merhûm ve mağfûrun-lehâ Vâlide Sultân’ın -tâbe serâhâ- câmi‘-i şerîfi evkāfından Balıkpazarı kapısı dâhilinde olan ekmekçi fırınının karşısında yine câmi‘-i merkūm kurbünde olan meydân zarar-ı nâs ve zehâm-ı kesîr olup usret çekdiklerinden mâ‘adâ mahâll-i mezbûra sâir fırınların dezgâh yeri olmayıp tekneleri konulagelmiş değil iken hâliyâ sâir fırınların müste’cirleri tekneler ile ekmek getirip zikrolunan meydânda bey‘ ederiz deyü nizâ‘ etmeleriyle kesrine bâ‘is olmalarıyla zikrolunan mahâlde sâir fırınların tekne ile ekmekleri gelmeyip vakf-ı merkūm fırınının kesrine ve mürûr u ubûr edenlerin müzâhamesine bâ‘îs olmayıp [olup] men u def‘ olunmak bâbında emr-i şerîfim verilmek recâsına arz etmeğin vech-i meşrûh üzere amel olunmak emrim olmuşdur. Buyurdum ki, hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrim [ile] amel [olunup] dahi husûs-ı mezbûra tamam mukayyed olup göresin. Nizâ‘ olunan mahâlde kadîmü’l-eyyâmdan berü sâir fırınların tekneleriyle ekmekleri bey‘ olunagelmiş değil iken mezbûrlar fuzûlî tekneler ile ekmek getirip bey‘ etmeleriyle kadîme muhâlif zikrolunan fırınların kesrine ve nâsın müzâhamesine bâ‘is olup te‘addî olduğu vâki‘ ise men‘ u def‘ edip min-ba‘d şer‘-i şerîfe ve kadîme ve emr-i hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş etdirmeyesin, şöyle [bilesin], alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.
Tahrîren fî evâsıtı Şa‘bân li-sene seb‘a ve mie ve elf.
Be-makām-ı Kostantıniyye el-mahmiye.
|