|
İstanbul Mahkemesi 22 Numaralı Sicil (H. 1107-1108 / M. 1695-1697) cilt: 57, sayfa: 652 Hüküm no: 513 Orijinal metin no: [170b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Cizye tahsilinin kanunlara uygun olarak yapılması ve hazinenin zarara uğramaması için azami dikkat gösterilmesi
Cizye fermânıdır
Bundan akdem memâlik-i mahrûsede vâki‘ ehl-i zimmetin ruûs üzerine mevzû‘a olan cizye min-gayri şakkın şerî‘at-ı mutahharanın nassen ve ihtimâlen îcâb eylediği şurût ve kuyûd vech-i şer‘î üzere mürâ‘ât olunmağla ehl-i zimmetin ahvâli perîşân ve beytü’l-mâlin usûl ve emvâl-i meşrû‘âsında olan mal-ı cizyeler gereği gibi mazbût ve mahfûz olmadığından zâyi‘ ve telef olunmağın bu bâbda eimme-i Hanîfiyye’nin darbına? muvâfık cibâyet eyledikleri vech üzere fakīr-i mu‘temirden on iki dirhem fiddanın yâhûd bedeli bir dinâr ve vasatü’l-hâl olandan yirmi dört dirhem fidda veyâhûd iki dinâr ve zâhirü’l-gınâ milletinden kırk sekiz dirhem fidda veyâhûd yirmi dört dinâr ahz olunup a‘lâ ve evsat ve ednâ i‘tibârıyla cizyelerin cem‘ ve tahsîl olunmak fermânım olmuş idi. Lâkin zikrolunan esnaf-ı selâse i‘tibârıyla cizyeleri cibâyetde küllî usret ve re‘âyâya cevr ü eziyet ve cânib-i beytü’l-mâle gadr olunduğu zâhir olmağın ehl-i zimmetin cümlesinden ale’s-seviye cizyeleri cibâyet olunmak mesâğ-ı şer‘î var ise bu bâbda olan meşakkat ve gāile ber-taraf ve mal-ı cizye dahi mazbût ve mahfûz olurdu deyü istifsâr olundukda bir husûsda eimme-i mezhebimiz kavilleriyle amel olunmakda usret ve meşakkat olmak eimme-i müctehidînden sahib-i mezheb-i âhır olan İmâm Muhammed’in kavli ile amel câiz idiğine mezhebimizin eimmem-i müte’ehhirînden akvâl-i kesîre vardır, cizye husûsu ise bir emr-i azîme olmağla eimme-i dîn müctehidlerinden çoğu merâtib-i mezbûre üzere cem‘ olunmayıp fakīr ve ganîden ale’s-seviye yegān alınmağa râhîlerdir, cizye husûsu bu vechile şer‘-i şerîfe müstenid olmağla bu takdîrce fakīr ve ganîden ale’s-seviye ikişer eşrefî alınıp evsat evrâkıyla tahsîl ve cibâyet olunmak mîrîye nâfi‘ ve fukarâyı ta‘cîz ve te‘addîden halâsa bâ‘is olduğu mütehakkık olup bin yüz iki senesinden berü tecrübe ve tetabbuk ile hadd-i i‘tidâli bulunca her sene evrâk ihtilâfından ehl-i zimmet mütezaccir ve mîrîye küllî zarar ve nizâm-ı memleketde muhtel olup umûm için sudûr bulan emr-i hümâyûnum kurûn ve a‘sârda sâbit ve mütemâdî ve beyne’n-nâs cârî olup mütegayyer olmamak sebeb-i nizâm-ı hâl-i âlem ve mûceb-i refâh-ı ahvâl-i nev‘-i Benî Âdem ve bâ‘is-i tekessür ve tevfîr-i emvâl-i Hazîne-i âmirem olduğu mukarrer olmağla bir kaç seneden berü vâki‘ olan ihtilâfâtdan el-hâletü hâzihî nef‘ ve zararın vechi henüz ma‘lûm olmağla kazânın dahi kendülerine ta‘yîn olunan avâyid mukābele[sinde] memûr oldukları vechi üzere tahsîline i‘ânetlerin müş‘ir a‘lâ ve evsat ve ednâ husûsunda kemâl mertebe şer‘le tedkīk olunduğuna cizye mübâşirlerinin yedlerinde ale’l-esâmî mumzâ ve mahtûm defter dahi olmayıp ol vechile mîrîye gadrleri zâhir ve i‘ânetlerinde mîrîye nef‘ hâsıl olmadığından kayd ve tahrîr olunan ma‘îşetleri ba‘de’l-yevm verilip hazîne-mânde olup ve cizye umûruna karışıp fîmâ-ba‘d re‘âyâya ihtilâl ve tekâsülleri sebebiyle mîrîye gadrleri zuhûr edenlerin yerleri hakk ve azl-i ebed ve nef-i beled olunmaları mukarrer olmak üzere her bir belde ve her bir karyede ehl-i zimmet esnaf-ı selâseyi beynlerinde i‘tibâr eylemek üzere muhtâr olan ale’s-seviye evsat cizyesi verilip fîmâ-ba‘d tebdîl ve tağyîr olunmayıp bin yüz yedi Ramazan gurresinden bin yüz sekiz Şa‘bânı tamamına değin memâlik-i mahrûsede vâki‘ [171a] ehl-i zimmetin Nasârâ ve Yahûd ve arâza-i Acem tâifelerinin cizyeleri ale’s-seviye ikişer şerîfî altın ahz olunmak üzere hatt-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûnum sâdır olmağın bin yüz sekiz senesine mahsûb olmak üzere nefs-i kazâ-i İstanbul ve kazâ-i Galata ve cezîre-i Marmara ve tevâbi‘i ve kazâ-i hâslar ve tevâbi‘i ve livâ-i Kocaili ma‘a Üsküdar ve tevâbi‘i ve cemâ‘at-i Yahûdiyân-ı İstanbul ve Galata ve Üsküdar ve tevâbi‘i kazâlarının cizyeleri cibâyeti kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân hâlâ tersâne-i âmirem emîni olan el-Hâc Yusuf’a -zîde mecduhû- tefvîz olunmağla vech-i meşrûh üzere cibâyet için bu berat-ı hümâyûn-ı sa‘âdet-makrûmu verdim ve buyurdum ki, mûmâ-ileyh el-Hâc Yusuf’un -zîde mecduhû- yedine verilen işbu berat-ı âlîşânımda mezkûr olan kadılıkların her bir beldesinde ve her bir karyesinde sâkin ve mevcûd bulunan ehl-i zimmetin bir ferdi hâric kalmamak üzere cizyesi alınıp edâ eylediği ma‘lûm olmak için evsat mührüyle mahtûm yedine kâğıd verilip ve cibâyete memûr olanlar takdîr ve ta‘yîn olunduğu mikdârdan bir akçe ve bir habbe ziyâde almayıp ve cem‘ eylediği her ne mikdâr ise teslîm-i Hazîne-i âmire edip ve muhâsebesini gördükde harc-ı rûznâmçe ve muhâsebe nâmıyla bir akçe alınmamak üzere her re’s cizyeden dokuz para kendisine ma‘îşet olmak üzere ve bundan mâ‘adâ her re’s cizyeden birer para cizye muhâsebecisi ve kâtiblerine ücret-i kitâbet verilmek üzere asl-ı mal-ı cizyeden taraf-ı mîrîden mahsûb olanı ve ehl-i zimmetin üzerine edâ-i cizye lâzım gelenlerden eğer ferd zell ve sıgār ile cizyesini vermeyip bir tarîkle ihtifâ veyâhûd firâr ederse edâ-i cizyeden imtinâ‘ eylediği zâhir oldukda rakabesi üzerine madrûbe olan cizyesi alındıkdan sonra eşedd-i ukūbet ile mu‘âkab olunur ve bundan mâ‘adâ memâlik-i mahrûsede vâki‘ cümle evkāf kurâsında sâkin ve mevcûd bulunan ehl-i zimmet havâss-ı selâtîn ve vüzerâ-i izâm ve mîrimîrân ve mîrlivâ ve sâirleri ve ocaklıklar ve muhassıllık ve voyvodalıklara dâhil ve ba‘zı esbâba binâen defterden ifrâz ve maktû‘ olanların râhib ve amele ve patrik ve kıssîs ve gerek birer tarîkle ellerine berat alıp tercümanlık ve müsellemlik ve mu‘âfiyet iddi‘âsında olanlar mâdem ki iktisâba kādir olup iktisâbdan mâni‘ olur zamanda ve harâreti ve meflûc olmak gibi veyâhûd ekser âmmında marîz olmak gibi a‘zâr-ı sahîha olmaya sâir ehl-i zimmetden istisnâ olmayıp âmmenin beyninde şâyi‘ ve meşhûr ve elsine-i nâsda mezkûr olan kavl ile ruhbândan cizye alınmaz deyü ta‘allül ve edâ-i cizyeden imtinâ‘ etdirilmeyip verilen fetvâ-yı şerîfe mûcebince bu makūle cizyeleri dahi vech-i sâbık üzere ale’s-seviye yed-i vâhidden cem‘ ve tahsîl etdirile ve siz ki kadılar ve a‘yân-ı vilâyet ve iş erlerisiz bundan akdem dest-i a‘dâya giriftâr olan kılâ‘ ve bilâdın istihlâsı umûmen ümmet-i Muhammed’in üzerine mâlen ve bedenen savm ve salât gibi farz iken cümle guzât-ı muvahhidînin me’ûnetleri ve kapım kullarının mevâcibleri ve bi’l-cümle umûr-ı seferiyeye îrâd ve hazînenin ahlas ve asgāsı olmağla ehl-i zimmetin bir ferdine cizyeyi vermede ihtifâ veyâhûd firâr ile dîn-i ehl-i İslâm müddet-i medîd habs ve zarar-ı şedîde müstahak olduğu zâhir ve mübeyyen iken mütenebbih olmayıp yine her biriniz beytü’l-mâle özür tarîkiyle ehl-i zimmete sahib çıkıp ve bu bâbda kadılar dahi müsâmaha tarîkiyle himâye edip mîrîye gadr ve zarar tarafında olan her kim olursa olsun elbette ukūbet olunmak[da] kat‘a tevakkuf olunmaz. İmdi bir vechile efrâd-ı nâsdan bir kimesne ehl-i zimmete sahib çıkıp ger bağ ve bahçe ve değirmen ve çoban ve tarla oğlanı ve sâir alâkada bulunan ehl-i zimmetin bir ferdini ve ketm ve ihtifâyı ihtiyâr ederseniz mesmû‘-ı hümâyûnum olursa kādı azl ve yeri hakk olunur ve a‘yân-ı vilâyet nefy-i beled ve emvâl [ve] erzâkı cânib-i mîrî için ahz olunur ve ol vechile mu‘âkab ve mu‘âteb olmanızı mukarrer bilesiz ve senin zikrolunan kadılıklarda vâki‘ ehl-i zimmet Nasârâ ve Yahûd ve Erâmine-i Acem tâifelerinin cizyeleri cibâyetine memûr cizyedârını gerekdir ki gereği gibi takdîr ve ihtimâm edip bir dahi zulm ü te‘addî ve celb-i mâl sebebiyle bir nefer hâric kalmamak üzere sene-i merkūmede fermân olunduğu [171b] vech üzere cizyeleri tamamın cem‘ ve tahsîle mübâşeret eyledikde edâ-i cizye eylediği ma‘lûm-ı hümâyûnum olmak için başka defter tutup kasabada olanları mahallesi ve karyede olanları dahi kendisinin karyesiyle kendilerinin veyâ babalarının isim ve şöhretleriyle ale’l-esâmî edip hesâbı görüldükde cizye muhâsebesi kalemine teslîm etmek üzere hıfz edip getiresiz ve derûn-ı beratda mezkûr olan şurût ve kuyûdun icrâsına ihtimâm edip her biriniz hilâfından ihtirâz eyleyesiz, şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâmin ve’l-ışrîn min-Şa‘bâni’l-mu‘azzam li-sene seb‘a ve mie ve elf.
Kostantıniyye el-mahrûse.
|