.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738)
cilt: 21, sayfa: 122
Hüküm no: 60
Orijinal metin no: [18b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Yaş yemişçiler ve sebzecilerin işlerine dışarıdan müdahale edilmemesi

Yaş yemiş fermânı Ma‘rûz-ı dâ‘î-i devletleridir ki Mahmiye-i İstanbul’da yaş yemiş esnâfının pazarbaşıları Mehmed Nazmi’nin pazarbaşılık umûrunda vekîli ve kāimmakāmı olan Mehmed Yazıcı b. el-Hâc Ahmed ve Hâssa isfenahçıbaşı Abdurrahim Ağa b. Mehmed ve sebzeciler kethüdâsı es-Seyyid Abdullah b. es-Seyyid Mehmed ve Mehmed Bölükbaşı b. Ali ve İsmail Bölükbaşı b. Mehmed ve isfenahçıbaşı bölükbaşıları Mehmed b. Hasan ve Mustafa b. Hasan ve Mehmed b. Murad ve Murad b. Hasan ve sebzeci bölükbaşıları Hasan b. Mehmed ve Osman b. Mehmed ve Ebûbekir b. Ali ve Mehmed b. Mehmed ve Osman b. Ali ve pazarcı tâifesinin bölükbaşıları es-Seyyid İbrahim b. Ali ve es-Seyyid Osman b. el-Hâc İbrahim ve es-Seyyid Hüseyin b. es-Seyyid Ahmed ve es-Seyyid Mehmed b. Ebûbekir ve es-Seyyid Ömer b. İbrahim ve es-Seyyid ahmed b. İsmail ve es-Seyyid Halil b. Süleyman ve es-Seyyid Mustafa b. Mehmed ve es-Seyyid Ahmed b. İshak ve es-Seyyid Hüseyin b. Halil ve es-Seyyid İbrahim b. Halil ve es-Seyyid Abdurrahman b. Ahmed ve es-Seyyid Halil b. İbrahim ve Yusuf b. Cafer ve Mehmed Beşe b. Ali ve Veli Beşe b. Mahmud ve Hasan Beşe b. Abdullah ve Halil Beşe b. Receb ve Hasan Beşe b. Ali ve Hasan Beşe b. Mahmud ve Mahmud Beşe b. Ali ve Mustafa Beşe b. Mehmed ve Hüseyin b. Hasan ve Mustafa b. Mehmed ve el-Hâc Mustafa b. Mehmed ve Mehmed b. Mustafa ve Mehmed Beşe b. İsâ ve Veli Beşe b. Osman ve Osman b. İbrahim ve Sâlih b. Abdi ve İbrahim b. Mustafa ve Mehmed b. Ahmed ve el-Hâc Ahmed b. Ali ve Hüseyin Beşe b. Mustafa ve Ali Beşe b. İbrahim ve Hüseyin b. Ali ve Mehmed b. Ahmed ve es-Seyyid İbrahim b. Şaban ve Mustafa b. Mehmed ve Ali b. Hasan ve Mustafa b. Halil ve Kasım b. Abdi ve Ahmed b. Ömer ve Ali b. Hasan ve İbrahim b. Mehmed ve Musa b. Abbas ve Ali b. Ahmed ve Mehmed b. İbrahim ve Mustafa b. Durmuş ve sâirleri meclis-i şer‘-i şerîfe gelip her biri şöyle takrîr-i kelâm ve ta‘bîr ani’l-merâm eylediler ki mahmiye-i İstanbul ve mahrûse-i Galata ve medîne-i hazret-i Ebâ Eyyûb-i Ensârî ve Üsküdar ve tevâbi‘inde olan pazarcı tâifesinin nizâm-ı kadîmleri taşradan İstanbul’a gelen gerek meyve ve gerek hırfetimize mahsûs olan metâ‘ımız pazarbaşı ve ustalarımız ma‘rifetleriyle narh-ı cârî üzre ashâbından iştirâ ve dükkânlarımıza tevzî‘ ve taksîm ve dükkânlarda olan esnâfımız dahi ibâdullâha narh-ı cârî üzre bey‘ edip metâ‘-ı mezkûrlarımıza âhar esnâfdan müdâhale olunmayıp ve san‘atımızda alâkası olmayan küfeci ve Niğdeli tâifesinin dahi alâka ve medhalleri olmamağla karışagelmeyip nizâm-ı hâlimiz bu vech üzre muntazam iken bu yakīnde bakkal ve helvacı ve şerbetçi ve kadayıfçı tâifeleri kendi kâr ü kisblerine kanâ‘at etmeyip, pazarcı tâifesine mahsûs olan meyve-i ter makūlesini hücûm ile dükkânlarında ve dükkânları önlerinde narh-ı cârîden ziyâde diledikleri bahâ ile bey‘ ve kezâlik esnâfımızdan olmayıp metâ‘-ı mezkûrda alâka ve medhalleri olmayan küfeci ve Niğdeli tâifeleri dahi metâ‘ımızı alıp tabla ve sepet ve küfeler ile mürûr ve ubûr eden ibâdullâhın tarîkleri üzre diledikleri bahâ ile bey‘ etmeleriyle narh-ı cârîye mürâ‘ât asîr olduğundan mâ‘adâ nizâm-ı kadîmimiz muhtel ve müşevveş ve zabtları dahi mümkün olmamakla, bin yüz otuz dört ve otuz beş senelerinde mezbûrlardan teşekkî ve Dîvân-ı alî’ye arzuhâl eylediğimizde yaş yemişçilerin kârına helvacılar ve şerbetçiler müdâhale etmeyip her kangı hırefden ise kendi kârına meşgūl olup âhar hırfetin alıp satdığı metâ‘a karışmamak üzre tenbîh ve men‘ ve mûcebince yedimize iki kıt‘a emr-i âlîşân ihsân olunmuşiken mütenebbih ve memnû‘lar olmayıp ke’l-evvel metâ‘ımızı hücûm ile alıp tarh-ı cârîden ziyâde bahâ ile kaldırım üzerlerinde ibâdullâha bey‘ ve ızrâr ve nizâm-ı kadîmimizi muhtel [19a] ve müşevveş eylediler ba‘de’l-yevm tâife-i mezkûrlar pazarcı tâifesine mu‘ayyen ve mahsûs olan meyve-i ter iştirâsına? karışmayıp vech-i muharrer üzre mukaddemleri (…) ve mukarrer ve ke’l-evvel men‘ olunmak bâbında iftihârü’l-emâcid ve’l-ekâbirim izzetlü yeniçeri ağasına hitâben emr-i şerîf-i âlîşân ihsân buyurulmak için husûs-ı mezbûru Dîvân-ı alî’ye arz ve i‘lâm ediver deyû ilhâh ve iltimâs ve iki kıt‘a emr-i şerîf-i vâcibü’l-imtisâl ibrâz eylediler. Ba‘de’l-yevm tâife-i mezbûrdan bir ferd noksan dirhem ve terâzi ve taş ve demir ve kıyye isti‘mâl etmeyip cümle dirhemleri tuçdan ve mîrî damga ile damgalanmış ola ve narh-ı cârîden ziyâdeye bey‘ ü şirâ ile ibâdullâhı ızrâr etmemek üzre birbirlerine kefîl ve cümlesine pazarbaşıları ve bölükbaşıları kefîller olup eğer hilâfı zuhûr ederse alâ kadri merâtibihim haklarından gelinmek şartıyla mezbûrların merâmlarına müsâ‘ade buyurulursa nizâmları muntazam ve narh-ı cârî mürâ‘ât ile ibâdullâhı zarardan halâs edip indallahi’l-meliki’l-Celîl nâil-i ecr-i cezîl olurlar. Fermân men lehü’l-emrindir. Fî gurreti Zilka‘de sene [1]138.