.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738)
cilt: 21, sayfa: 132
Hüküm no: 70
Orijinal metin no: [20b-4]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Çivi kesiciler ile nalburların üretim şeklinde ve ücretinde anlaştıkları

El-emru hasbe mâ cerâ fîh, harrerehu’l-fakīr ileyhi azze şânühû Ahmed el-müvellâ-hilâfeten bi medîneti Kostantıniyye el-mahrûse -ufiye anhu- Enserci hücceti Mahmiye-i İstanbul’da cedîd enser kat‘ edici hırfetin kethüdâları Hızır Beşe b. Ali ve yiğitbaşıları Karabet v. Simaven ve hırfet-i mezbûre erbâbından ma‘lûmü’l-esâmî müslim ve nasârâ meclis-i şer‘-i şerîf-i enverde mahmiye-i mezbûrede Rüstem Paşa câmi‘-i şerîfi kurbunda vâki‘ nalbur tâifesinin kethüdâları el-Hâc Abdurrahman b. ( ) ve yiğitbaşıları Mustafa b. ( ) ve sâir ma‘lûmü’l-esâmî müslimîn mahzarlarında her biri takrîr-i kelâm ve bast-ı merâm edip mezbûrûn nalbur tâifesi kadîmden sayf ü şitâda metâ‘ları olan hâm Samakov demiri enser kat‘ etmek için bize def‘ ve teslîm biz dahi ahz u kabz eylediğimizden sonra ücret-i ma‘lûme-i mukarrere ile kendileri enser kat‘ ve teslîm ve yâhud hâm demir iştirâ etmek murâd eylediğimizde her vakıyyesini asl-ı sermâyelerinden nısf akçe nemâ ile bize bey‘ edip bu vech üzre nizâm-ı hâlimiz var iken mezbûrûn nalburlar kadîme muhâlif eyyâm-ı şitâda bize demir vermeyip ve yâhud iktizâ eden ücretimizi tenkīs murâd etmeleriyle beynimizde ihtilâle bâ‘is olmuşlar idi el-hâletü hâzihî mezbûrûn nalbur ber mu‘tâd-ı kadîm üzre müstemirren bize demir def‘ ve teslîm ve Mi‘mâr ağa tarafından verilen [21a] defter mûcebince iktizâ eden demir ile bize enser kat‘ ettirip sayf ü şitâda kat‘â bizi ta‘tîl ve lâzım gelen ücretimizi eyyâm-ı şitâ bahânesiyle tenkīs ve tenzîl etmemek üzre ve bize demir iktizâ ettikde beher vakıyyede nısf akçe fâide ile verip ziyâde taleb etmemek üzre ta‘ahhüd eylediklerinde biz dahi ancak mezbûrûnun demirlerin enser kat‘ edip âhar kimesnelerin demirlerin ahz ve enser kat‘ etmemek üzre ta‘ahhüd eylediğimizden sonra fîmâ ba‘d bu nizâm beynimizde düstûrü’l-amel olup mezbûrûn nalburlar zikr olunan ta‘ahhüdlerine muhâlif vaz‘ u hareket ederlerse, biz dahi dilediğimiz yerden demir alıp işlememize mümâna‘at etmemek üzre her birimiz kavl ü ittifâk ve ahd ü mîsâk eyledik hâlâ mezbûrûna dahi suâl olunup takrîrleri tahrîr ve ber vech-i muharrer mu‘âhedemiz hüccet olunmak matlûbumuzdur dediklerinde gıbbe’s-suâl mezbûrûn nalburlar dahi cevâblarında fi’l-hakīka mezbûrûn enserci hırfetini cemî‘ kelimât-ı meşrûhalarında vicâhen ve şifâhen her biri tasdîk ve tahkīk etmeğin, mâ vaka‘a bi’t-taleb ketb olundu. Fi’l-yevmi’l-hâmis min Zilka‘deti’ş-şerîfe li sene semân ve selâsîn ve mi’e ve elf ba‘de’l-hicreti’n-Nebeviyye.


Şuhûdü’l-hâl: Hızır Beşe b. Ali, İsmail Çelebi, Abdülbâkī Çelebi, el-Hâc Mehmed, el-Hâc Ahmed, İbrahim Çelebi.