İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738) cilt: 21, sayfa: 212 Hüküm no: 133 Orijinal metin no: [40a-2] Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Eski debbağ ahîbabası ve kethüdâsının debbağların işlerine karışmamaları tembihi
Ma‘rûz-ı dâ‘î-i devletleridir ki Mahmiye-i İstanbul’da kasablar kethüdâsı Mehmed Ağa b. Hüseyin ve çarıkçılar kethüdâsı el-Hâc Ali b. Mustafa ve kasab ustalarından Mahmud Ağa b. Hüseyin ve el-Hâc Halil b. Bektaş ve diğer el-Hâc Ali b. Mahmud ve Osman b. Abdullah ve sâirleri ve celebkeşân tâifesinden diğer Mahmud Ağa b. Hüseyin ve el-Hâc Mehmed b. Abdullah ve Ali Beşe b. Halil ve Halil b. Ali ve Ahmed b. Mehmed ve el-Hâc Mehmed b. Abdullah ve sâirleri hâlâ kasabbaşı Osman Ağa hâzır iken debbâğ tâifesinin hâlâ ahîbabaları olan Yeni Ustaoğlu el-Hâc Abdullah b. Mustafa ve hâlâ kethüdâları olan es-Seyyid Ahmed b. Ali ve ustalarından Osman b. Abdülcelîl ve es-Seyyid Ahmed b. İbrahim ve el-Hâc Ahmed b. Ali ve sâirleri mahzarlarında, kadîmden selhhânelerde zebh olunan koyun ve kuzu ve keçi derilerini semen-i misilleriyle mezbûrûn debbâğ tâifesine bey‘ ü şirâ olunurken semenlerinde beynimizde ihtilâf vâki‘ olmağla bâ fermân-ı âlî mezbûrûn ile murâfa‘a-i şer‘ olduğumuzda tarafeynin yedlerinde olan senedâta ba‘de’n-nazar, bu fasılla koyun derileri şehr-i Zilhicce’de dokuz akçeye ve Muharremü’l-harâmda on birer akçeye ve Saferü’l-hayr’da on iki akçeye bey‘ ü şirâ olunurken mezbûrûn debbâğ tâifesi bizi ızrâr kasdıyla birbirleri ile ittifâk ve ittihâd edip biz aldığımız derileri bey‘ edemeyip yedimizde kalmışdır, noksan bahâ ile verin ve illâ almazız deyû semen-i misillerinden noksan bahâ teklîfiyle yedimizde olan derileri almayıp telef olmasına bâ‘is ve cümlemizi ızrâr kasdıyla bî-vech mu‘âraza etmeleriyle ba‘de’l-yevm sinîn-i sâbıkada bu fasılda bey‘ ü şirâ olunan vech üzre bey‘ ü şirâ olunup bî-vech mümâna‘at olunmamak üzre taraf-ı şer‘den Dîvân-ı âlî’ye arz ve i‘lâm olundukda mûcebince amel olunmak buyurulmuş iken tâife-i mezbûrenin mukaddemâ ahîbabaları olan imâm el-Hâc Musa ve kethüdâları olan İsmail’in mel‘anet ve habâsetinden nâşî tâife-i mezbûre ke’l-evvel birbirleriyle ittifâk ve ittihâd ve zikr olunan derileri almakdan imtinâ‘ eylediklerinde biz dahi kendi rızâ ve ihtiyârımız ile ba‘de’l-yevm koyun derilerini şehr-i Zilhicce’de sekizer akçeye ve Muharrem’de onar akçeye ve Safer’de on birer akçeye ve Rebî‘ulevvel’de on ikişer akçeye mezbûrûn debbâğ tâifesine bey‘ ü şirâ edip bundan ziyâde ve noksan birbirimize teklîf etmemek üzre beynimizde terâzî ve tevâfuk ve ahd [ü] mîsâk eyledik dediklerinde mezbûrûn debbâğ tâifesi dahi tasdîk ve tahkīk eylediler bu ittifâk beynlerinde cârî mu‘âmelât-ı haseneden olup ale’d-devâm rızâlarıyla bey‘ ü şirâlarına nizâm-ı tâm bulundukça celebkeşân tâifesinin dahi umûrunun nizâmına sebeb-i küllî olmak emr-i mukarrer olmağın, bu nizâmın ihtilâline hubs-i tab‘ından nâşî illet-i müstakille olup ve icmâ‘ ve ittifâk ile ref‘ olunan mezbûrân el-Hâc Musa ve İsmail nâm şakīler fîmâ ba‘d esnâf-ı mezkûre umûruna karışmayıp ve hânelerinde akd-i meclis ve icmâ‘-ı şer‘ etmeyip kendi hâllerinde olup kat‘â müdâhale etmemek üzre mezbûrâna tenbîh olunduğu huzûr-ı âlîlere i‘lâm olundu. Bâkī fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir. Fî 25 Zilhicce sene [1]138.
|