.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 24 Numaralı Sicil (H. 1138-1151/M.1726-1738)
cilt: 21, sayfa: 333
Hüküm no: 250
Orijinal metin no: [74b-1]
Bu defter İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Bayezid, Mahmud Paşa ve Uzunçarşı’daki kaşıkçıların nizamı

Akzâ kuzâtü’l-müslimîn evlâ vülâtü’l-muvahhidîn ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn râfi‘-i a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn vâris-i ulûmü’l-enbiyâ’i ve’l-mürselîn el-muhtas bi mezîdi inâyeti’l-meliki’l-Mu‘în Mevlânâ İstanbul kadısı -zîdet fezâiluhû- ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân İstanbul gümrüğü emîni -zîde mecduhû- tevkī‘-i hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki, mahmiye-i İstanbul’da Sultân Bayezid ve Mahmud Paşa ve Uzun çarşıda olan kaşık kavaflarının ve kaşık yonup işleyen ustalarıyla beynlerinde olan nizâ‘larının def‘i ve nizâm-ı umûrlariyçün ma‘rifet-i şer‘le ale’l-esâmî tahrîr ve defter olunup ve kum perdâh[t]ın çimşir kaşığın bir destesini işçiler kavaflara on sekiz akçeye ve kavaflardan müşteriye yirmi bir akçeye ve sâde çimşirin kaşığın bir destesini işçiler kavaflara on dört akçeye ve kavaflar dahi müşteriye on altı akçeye ve sâde ednâ sakız kaşığın bir destesi otuz üç akçeye ve sâde a‘lâ sakız kaşığının bir destesi kırk dört akçeye ve depesiz sarma sakız kaşığının bir destesi yetmiş akçe ve depeli sarma sakız kaşığının bir destesi yetmiş beş akçeye ve sedefli sarmalı sakız kaşığının bir destesi yüz on beş akçeye ve sâde kemik kaşığın bir destesi yüz on akçeye ve sarma depesiz kemik kaşığın bir destesi yüz elli akçeye ve sarma depeli kemik kaşığın bir destesi yüz altmış akçeye ve sedefli sarma kemik kaşığın bir destesi yüz yetmiş beş akçeye füruht olunmak üzre ta‘yîn ve sâlifü’z-zikr kaşık kavafları çimşir kaşık yonup işçi ustaları ile ba‘de’l-muhâsama fîmâ ba‘d taşradan gelen taslak ve yontulmuş noktasız çimşir kaşıkları işçi ustaları beynlerinde tevzî‘ edip kavaflar hisse talebiyle müdâhale etmemek ve pâklanıp ancak kiler perdâhtından gayrı amele muhtâc olmayan noktalı kaşıkları dahi kavaflar beynlerinde tevzî‘ edip kat‘â işçi ustaları hisse talebiyle müdâhale etmemek ve kavaflar dahi kaşık yonmak ve işlemek için işçi ustalarına mahsûs olan âlâtı isti‘mâl ile kaşık yapmayıp ancak kiler isti‘mâli ile kaşıkları perdâht ve işçi ustalarının yaptıkları kaşıkları kifâyeden fazla olmadıkça taşra giden tüccâr makūlesine vermeyip ancak kavaflara verip ve dükkânlarını dahi kavaflar gibi raflar vaz‘ ve raflarını envâ‘-ı kaşıklar ile tezyîn ve arasta etmeyip hâlâ mevcûd olan rafların dahi ref‘ ve bu hâl üzre kavaflar ile ve hâricden kimesne ile bey‘ ü şirâ etmemek ve zikr olunan çimşirden mâ‘adâ kemik ve sâir nev‘den olan kaşık taslakların kavaflar alıp işçilere işletmek ve hâlâ ber vech-i muharrer kaşıklar ecnâsına ta‘yîn olunan narhdan ziyâdeye bey‘ etmemek üzre cümlesi râzı ve müte‘ahhid ve birbirlerine kefîl olduklarından sonra mezbûr kavafların kethüdâları es-Seyyid Ahmed kendi hırfetine ve zikr olunan işçi ustalarının kethüdâları Ahmed dahi kezâlik kendi hırfeti erbâbına tekeffül edip lâkin ber vech-i muharrer taşradan gelen kaşıklar ve kaşık taslakları İstanbul ve Galata gümrüklerine gelip iktizâ eden gümrükleri alındıkdan sonra ashâbı kaldırıp hafiyyeten ba‘zı muhtekirlere verilmekle müzâyakaya ve mezbûrûnun mağdûr olmalarına bâ‘is olmağla fîmâ ba‘d zikr olunan gümrüklere [75a] gelen kaşık ve kaşık taslaklarının iktizâ eden gümrükleri alındıkdan sonra tarafeynin kethüdâları ve yiğitbaşıları ve ustaları hâzır olmadıkça gümrükden taşra çıkarılmayıp cümlesi beyninde mürâ‘ât etmek için iktizâ eden kıymetleriyle tevzî‘ ve taksîm olunmak bâbında emr-i şerîfim iltimâs eylediklerin sen ki İstanbul kadısı Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin i‘lâm etmekle, i‘lâmın mûcebince amel ve hilâfından tevakkī olunmak bâbında fermân-ı âlîşânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzre şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnu ile âmil olup hilâfından ihtirâz eyleyesiz. Şöyle bilesiz, alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâsıtı Rebî‘ilâhir li sene seb‘a ve selâsîn ve mi’e ve elf. Be makām-ı Kostantıniyye el-mahrûse.