.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 94 Numaralı Sicil (H. 1222-1223 / M. 1807-1809)
cilt: 85, sayfa: 123
Hüküm no: 72
Orijinal metin no: [9a-4]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Üsküdar sandalcılar esnafının eski kethudası Seyyid Mustafa Ağa’nın esnaflıktan ihracı

Sandalcı esnâfının ta‘ahhüdleri

Ma‘ruz,

Ashâb-ı arzuhâl bi’l-cümle sandalcı esnâfının kethudâsı es-Seyyid el-Hâc Hafız Mehmed Emin Ağa ve kethudâ vekîli ve hâlâ Üsküdar sandalcılarının bâ-berât-ı âlî kethudâları es-Seyyid Salih Ağa ve İsmail Ağa ve Saka Mustafa Ağa ve Yiğitbaşı Ali Ağa ve el-Hâc Halil Ağa ve Feyzullah Ağa ve Seyyid Ali Ağa ve Derviş Halil ve es-Seyyid Ahmed ve es-Seyyid Derviş Ebûbekir ve Yusuf Ağa ve sâir bi’l-cümle Âsitâne-i aliyye ve Üsküdar sandalcıları bi’l-ma‘iye rü’yete memûr haremeyn-i şerîfeyn müfettişi müderrisîn-i kirâm-ı zevi’l-ihtirâmdan fazîletlü el-Hâc Mehmed Fikri Efendi ile du‘âhânemizde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde medîne-i Üsküdar’da Sandalcı esnâfının sâbıkā kethudâsı es-Seyyid Mustafa Ağa b. es-Seyyid İbrahim mahzarında Dârü’s-sa‘âdeti’ş-şerîfe ağası hazretleri nezâretlerinde âsûde Medîne-i Üsküdar’da kâin Hudâvendigâr-ı sâbık sultan Selim Han hazretleri Vakf-ı şerîfi musakkafâtından sandalcı kârhânesi müstecirleri ve Âsitâne-i aliyye’de bi’l-cümle sandalcı esnâfından olmamamızla sâbık kethudâ olan mezbûr es-Seyyid Mustafa Ağa bundan akdem kethudâlığı evânında nice fesâdı mûcib ve esnâfa gadrı müstevcib harekât-ı nâ-marzıyeyi irtikâb ve ictisârından kethudâlık-ı mezkûr üzerinden ref‘ olunduğundan garaz ve nefsâniyet edip atik berâtı yedinde kaldığına binâen, bir-takrîb tecdîd etdirip yine kethudâ olurum deyü ta‘cîzden hâlî olmayıp kethudâlığı hengâmında ba‘zımızdan karz sûretinde, ba‘zımızı ihâfe ederek mebâliğ-i kesîre cem‘ ve tahsîl eylediği mesbûk olduğundan başka bu def‘a dahi envâ‘ tezvîrâta sülûk ve cümlemizin mağdûriyetini mûcib olur nice hâlât-ı reddiyeye tasaddî ve her birimizi ızrâr ve tekdîre ictisâr etmekle merkūmdan emn ü rahatımız külliyen meslûb olmuşdur deyü her biri muvâcehesinde iştikâ ve esnâf-ı merkūmeden hurûc ve tedîb olunmasını istid‘â eylediklerinde ol dahi esnâf-ı merkūmeden bi’r-rızâ hurûc ve kâr-ı âhara sülûk edip Üsküdar’da Selîmiye Vakfı arâzisinde olan kârhâne-i mezkûrede taht-ı icâresinde olan destgâhlarını ve oda ve dekâkini ve menzilini bâ-re’y-i mütevellî âhara ferâğ edip fîmâ-ba‘d arâzi-i mezkûreye kadem-nihâde olmayıp ve umûr-ı esnâfa kat‘a müdâhale ve ta‘arruz etmeyip ve kimesneyi rencîde etmemeğe ta‘ahhüd ve merkūmlar dahi bu mertebe ile iktifâ ve tedîb husûsunda şikâyetlerini terk ve tehîr etmeleriyle mezbûrun bu vechile ta‘ahhüdünü nâtık fermân-ı âlîleri sudûrunu bi-ecma‘ihim istirhâm eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr-ı [âlîlerine i‘lâm olundu].

Fî 3 N sene 1222.