İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 226 Hüküm no: 132 Orijinal metin no: [54b-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Yahudi kazaz esnafına ayrı ustabaşı tayini esnaf arasında karışıklığa yol açacağından, daha önce buna dair verilen emrin iptal edildiği; Yahudi kazaz esnafının kendi içlerinden seçecekleri kişinin kazaz ustabaşısı vekili sıfatıyla iş göreceği
Yahûd kazzâz tâifesine ustabaşı nasbı.
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Âsitâne-i aliyyemde Bedesten-i atîk civârında Kazzâzlar Sûku’nda kemeraltı ta‘bîriyle iki yüz beş aded kazzâz esnâfı gediklerinden ancak Yahûd kazzâz tâifesine mahsûs yetmiş iki aded gedik mutasarrıfları olan kazzâz esnâfından Yahûd tâifesinin içlerinden kendilere ustabaşı nasb olunmasını istirhâm eden kazzâz esnâfından Yahû[d] tâifesinden mazbûtü’l-esâmî Yahûd kazzâzları meclis-i şer‘-i hatîrda yine tâife-i merkūmeden İlya ve Aslan nâm Yahûdîler hazır oldukları hâlde biz kazzâz esnâfından Yahûd tâifesinden olup ber-vech-i meşrûh yetmiş iki aded dekâkînde müste’cirler ve gedik mutasarrıfları olmamızla her birimiz dekâkîn-i mezkûremizde şerit ve gaytan ve ibrişim ve sâir kazzâz metâ‘ı i‘mâl ve tasnî‘ ve narh-ı cârî üzere fiyât-ı mevzû‘asıyla ibâdullâha füruht ile ta‘ayyüş [55a] edegelip ve metâ‘ımızdan muhtâcun-ileyh olduğumuz ipek vürûd ettikçe bâlâda mezkûr iki yüz beş gedikden ibâret olan bi’l-cümle kazzâz esnâfı Rum ve Ermeni ve Yahûd tâifelerine verilen ipeğin mu‘tâd-ı kadîm üzere beher yüz tefesinin otuz beş tefesi sâlifü’l-beyân yetmiş iki aded gedik mutasarrıfları olan Yahûdî kazzâz tâifesine verilip onlar dahi beynlerinde tevzî‘ ve akçeleri edâ olunagelip bundan akdemce râbıta-bend olunduğu üzere bi’l-cümle kazzâz esnâfına sekiz yüz ve bürüncükcü [esnâfına] yüz elli ve simkeş esnâfına elli cem‘an haftada bin tefe ipek cânib-i mîrîden i‘tâ ve tevzî‘ olunmakda olup mârrü’z-zikr Ermeni ve Rum tâifeleri ber-vech-i muharrer tevzî‘den aldıkları hisselerinin akçelerini vakt ü zamanıyla cem‘ ve tahsîl birle edâsı kendilere mümkün olamadığından tekdîr olmalarına bâdî ve sarrâf tâifesinden yâhûd murâbahacı makūlelerinden istidâne eyledikleri sûretde verilecek akçe nemâsı tezâyüd ettikçe perîşâniyetlerine sebeb ve içlerinden umûr-ı mezkûrelerini idâre ve rü’yet edecek mütemevvil kimesne olmamağla hâricden bir kimesne kendilere iltimâsları üzere umûr-ı mezkûrelerini rü’yete başusta nasb u ta‘yîn olunmuş olup bâlâda tafsîl olunduğu üzere bi’l-cümle kazzâz esnâfına verilen ipekden beher yüz tefede bizim hisse-i mu‘ayyenemiz olan otuz beş tefe ipek hesâbı üzere hîn-i tevzî‘de her ne mikdâr ipek hissemize isâbet eder ise vakt ü zamanıyla akçesini bî-kusûr edâ ve teslîm birle umûr-ı mezkûremizi bilâ-ücret rü’yet eder esnâfımızdan olarak milletimizden birkaç nefer mütemevvil Yahûdîler mevcûd olup hâricden sarrâf ve gerek murâbahacı tâifesinin bize lüzûmu olmamağla ber-minvâl-i meşrûh umûr-ı mezkûremizi rü’yete esnâfımızdan olan İlya ve Aslan Yahûdîler her vechile muktedirler olmağla umûr-ı mezkûremizi rü’yete kıbel-i şer‘den ustabaşı nasb u ta‘yîn olunması matlûbumuzdur, deyü bi’l-ittifâk istid‘â eylediklerinde şerâit-ı adîdeyi kabûl ve ta‘ahhüd etmeleriyle sûret-i ta‘ahhüdlerinin istihkâmını hâvî yedlerine emr-i celîlü’l-kadrim i‘tâsını sen ki İstanbul Kādısı mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, i‘lâm etmenle vech-i meşrûh üzere eğerçi sene-i mâziye evâsıt-ı Zilhiccesinde emr-i şerîfim sâdır olmuş idi. El-hâletü-hâzihî Düzoğlu Kirkor nâm zimmînin Dersa‘âdet’ime takdîm eylediği bir kıt‘a arzuhâlinde; mersûm kazzâz esnâfından gerek Rum ve Ermeni ve gerek Yahûdî tâifelerine rü’yet-i umûrları için bâ-hatt-ı hümâyûn ustabaşı nasb olunmuş iken içlerinden Yahûd tâifesi bâ-fermân-ı âlî kendi milletlerinden üzerlerine ustabaşı nasbeylediklerine binâen ser keşîde eylediklerinden nizâm-ı esnâfın ihtilâline bâ‘is olduğu beyânıyla emr-i mezkûrun kaydı terkīn olunmak ve Yahûd tâifesinin umûrların ber-vech-i hasbî rü’yet etmek şartıyla mesfûr[û]n ma‘rifetiyle içlerinden bir münâsib kimesne ustabaşı nasb olunmak ve mugāyir-i nizâm bir gûne hıyâneti zuhûrunda ihrâc ve yine içlerinden münâsib ve diledikleri kimesneyi nasbeylemek ve haftada hisselerine isâbet eden harîr her ne mikdâr ise kendi tarafından ustabaşılarına teslîm ve ma‘rifetiyle tevzî‘ olunmak ve ber-mu‘tâd tefe-i mezkûreden başka ne mikdâr harîr muktezî olur ise âhar yerden ve ustabaşılarından almayıp bi’n-nefs kendisi asîl ustabaşı odasına gelip nizâmı mûcebince iştirâ eylemek ve nasbedeceği ustabaşı esnâfdan habbe-i vâhide ücret mutâlebesinde olmamak ve hufyeten alır ise iki katı zecren-leh tahsîl olundukdan sonra tedîb olunmak üzere nizâma rabt ve tâife-i mezbûr yedlerine bir kıt‘a emr-i şerîfim i‘tâsını istid‘â etmekle sınıf-ı vâhidin tefrîkı beyne’l-esnâf bâ‘is-i ihtilâl olacağı cihetden Yahûd tâifesine verilen fermân kaydı terkīn ve fîmâ-ba‘d tâife-i merkūme Ustabaşı-i merkūm tarafından vekîl olarak kendilerinin içlerinden intihâb edecekleri kimesne rü’yet-i umûr etmek ve tâife-i merkūmeye Ustabaşı-i mersûm tarafından dahi bilâ-mûcib ta‘arruz olunmamak fermânım olmağın tenbîhen ve te’kîden ve ifhâmen işbu emr-i şerîfim ısdâr ve Yahûd tâifesi yedine i‘tâ olunmuşdur. İmdi sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, ber-vech-i muharrer sınıf-ı vâhidin tefrîkı beyne’l-esnâf bâ‘is-i ihtilâl olacağı âşikâr olmağla mukaddemâ Yahûd tâifesine verilen emrin kaydı ref‘ ü terkīn olunduğunu, fîmâ-ba‘d tâife-i merkūme Ustabaşı-i mersûm tarafından vekîl olarak kendilerinin içlerinden intihâb edecekleri kimesne rü’yet-i umûr eylemesini ve tâife-i merkūmeye dahi Ustabaşı-i mersûm [55b] tarafından bilâ-mûcib dahl ve ta‘arruz eylememesini ifhâm ve tenbîh ve te’kîde ihtimâm ve dikkat ve hilâf-ı emr ü rızâ ve mugāyir-i tenbîh vaz‘ ü hâlât vukū‘a gelmemek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından be-gāyet tevakkī ve mücânebet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.
Tahrîren [fî]-evâili Safer sene [1]221
Kostantıniyyeti’l-mahrûse
|