.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 234
Hüküm no: 137
Orijinal metin no: [57a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İstanbul Boğaziçi’nde kireç imal eden esnafın nizamı

Boğaziçi’nde kireç hark eden esnâfın nizâm fermânıdır.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı Abdullah -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Boğaziçi’nde vâki‘ kireç harkıyla me’lûf kireçci esnâfının Dîvân-ı Hümâyûn’uma takdîm eyledikleri arzuhâlleri bâlâsına İstanbul Kādısı ve Ser-bostânîyân-ı [hâssa] ve Hâssam Mi‘mârbaşısı’na hitâben mi‘mâr halîfeleri ve neccâr kalfaları ve husûs-ı mezkûra vukūfu olanlar ma‘rifetiyle bi’l-müzâkere hüsn-i nizâma bend ve gadr ve himâyeden ârî olarak müceddeden ta‘ahhüde rabt ile tanzîm ve i‘lâm olunmak bâbında sâdır olan fermân-ı âlî-şânıma imtisâlen mûmâ-ileyh tarafından mürsel Kireçcibaşı Haseki Ahmed ve Ser-mi‘mârân-ı hâssam İbrahim Kâmî -zîde mecdühümâ- ve hulefâdan Mi‘mâr-ı hâssam Kâtibi Ali Rıza -zîde rüşdühû- ile neccâr kalfalarından Kurdoğlu Yorgi ve Todori ve Sideri zimmîler ve Horasancı esnâfının Kethudâsı İstefan v. Ağyazar ve ustalarından Asvador v. Minas ve Bogos v. Arakel ve İsayi v. Serkiz ve Nikogos v. Kazer ve Matos v. Anton ve Simyon v. Kalus ve Artin v. Barsam ve Karabet v. Kirkor ve sâir<> zimmîler hazır oldukları hâlde ashâb-ı arzuhâl Kireçci esnâfının Kethudâsı Nikola v. Yani ve ustalarından Kosta v. Ziso ve İspiro v. Pando ve Yamandi v. Yani ve Londo v. Vasil ve Kiriso v. Mitro ve Vasil v. Kostantın ve Simo v. Kiriso ve Panayot v. Hristo ve Markarit v. Fonta ve Hristo v. Mitro ve diğer Londo v. Simo ve âhar Yamandi v. Mitro ve Yorgi v. Vasil ve Mitro v. Panayot ve diğer Kiriso v. Hristo ve Yorgi v. Kiryako ve Kara Mitro v. Hristo nâm zimmîler evvelen İstanbul Kādısı Konağı’nda ve sâniyen Arz Odası’nda huzûr-ı hazret-i Sadrazamîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i hatîrda sâlifü’l-beyân Boğaziçi’nde ve gerek mahâll-i sâirede hark olunan kirecin beher kantarı cânib-i mîrîye yirmi paraya ve ibâdullâha yirmi dört paraya ve horasancı esnâfına otuz paraya olmak üzere fiyât-ı mevzû‘a-i kadîmesi vakt ü hâle göre kalîl olup iktizâ eden hatab ve barut ve ücret-i amele ve kayık ve masârif-i lâzıme-i sâire ziyâdeye resîde olmağla kadîmine nazaran ( ) mertebe sarfla hark ve i‘mâl eylediğimiz kireç fiyât-ı mevzû‘a-i kadîme-i mezkûresiyle füruht olunarak mutazarrır ve bu vechile külliyetlü düyûna giriftâr olduklarından bahisle muktezâ-yı vakt ü hâle göre masârif-i mezkûrelerine kıyâsen münâsibi vech üzere fiyât-ı mu‘tedile vaz‘ıyla mîrî ve gerek ashâb-ı ebniye olan ibâdullâhın kireç husûsuna muzâyakadan vâreste ve esnâf-ı merkūme dahi zarardan vikāye olunmaları zımnında istirhâm etmeleriyle re’y-i âlî-şânım üzere erbâb-ı vukūf ma‘rifetleriyle müzâkere olunarak kat‘-ı fiyât ile tanzîmi için tekrar Sadrazamım Kethudâsı’na mahsûs odada akdolunan meclis-i şer‘de Hâssam Mi‘mârbaşısı ve Kireçcibaşı mûmâ-ileyhimâ ve neccâr kalfaları ve kireçci esnâfı bi-ecmâ‘ihim hazır oldukları hâlde Ser-bostânîyân-ı hâssam mûmâ-ileyhin takrîri bâlâsına sâdır olan fermân-ı âlî-şânıma imtisâlen Boğaziçi’nde Umuryeri ve Çubuklu ve Çengelköy ve Sultâniye nâm dört mahâlde yirmi fırın tekmîl olmak ve her bir nevbetde dört fırın yanmak ve hark olunan kirecin içinde kabası ifrâz olunmayıp mîrî ve ibâdullâha ve horasancı esnâfına verilen kireçlere kat‘an tuz karıştırmamak ve atîk çuvallar ba‘d-ezîn i‘mâl olunmayıp yeniden tanzîm ve beher çuval doldurularak beher kayığa gereği gibi tahmîl olunmak ve mîrî ve ibâdullâh ve horasancı esnâfının semti olan iskelelere yanaşıp ihrâc olundukda kayığın iktizâ eden navlu kireçci esnâfı tarafından veri[l]mek ve geldiği mahallerde vezn-i kantar olunup süzüldükden sonra çıkan taş ve kum aşağı varılıp fiyât-ı mu‘ayyenesi hesâbile asıl hâlis kirecin bahâsı ne mikdâra bâliğ olur ise bî-kusûr edâ olunmak ve mukaddemleri misillü üç türlü fiyât takdîr olunsa herkes horasancı kireci matlûb edeceklerine binâen onlar dahi, fermân-ı âlî-şânımla horasancı fiyâtı şu mikdâradır, deyü ibâdullâha ziyâdeye füruht edeceklerinden başka fiyâtın tefrîkı kirecin dahi tefrîkına bâ‘is olarak bir fâideyi [57b] müncim olmayacağına binâen fî-i mîrî başka olup ibâdullâh ile horasancı esnâfının fiyâtı müsâvî olmak ve kireçcibaşılar dahi mîrîye verilen kireç kayığından beş guruş ve ibâdullâha ve kireçci esnâfına verilen kireç kayığından on guruş alıp bir akçe ziyâde mutâlebe etmemek ve kireçci esnâfı dahi Kireçcibaşı tarafından izin ve ruhsat almadıkça bir mahalle hufyeten kireç vermemek lâzıme-i maslahatdan olmağla şerâit-ı mezkûre derciyle ber-vech-i âtî cümle ittifâkıyla kat‘-ı fiyât husûsu esnâf-ı merkūmeye tefhîm olundukda onlar dahi sem‘an ve tâ‘aten merâsimini yerine getirip bâlâda tafsîl olduğu üzere fîmâ-ba‘d Boğaziçi’nde Umuryeri ve Sultâniye ve Çubuklu ve Çengelköy nâm dört mahâlde yirmi fırın tekmîl olunmak ve her bir nevbetde dört fırın yanmak ve hark olunan kirecin içinden kabası ifrâz olunmayıp mîrî ve ibâdullâh ve horasancı esnâfına verilen kireçlere kat‘an tuz karıştırmamak ve atîk çuvallar ba‘d-ezîn i‘mâl olunmayıp yeniden tanzîm ve dara çuvalları külliyen ref‘ olunup kat‘iyen dara çuvalı olmamak ve beher çuval derûnu nısf kantar ya‘nî ikişer vakıyye doldurulup mikdâr-ı mezkûrdan ekall doldurulmamak ve beher kayığa tahammülü vech üzere gereği gibi doldurulup nihâyetü’l-emr yüz otuz kantardan ekall tahmîl olunmayıp ve mîrî ve ibâdullâh ve horasancı esnâfının semti olan iskelelere yanaşıp ihrâc olundukda kayığın iktizâ eden navlu kireçci esnâfı tarafından kadîmisi üzere verilmek ve geldiği mahallerde vezn-i kantar olunup süzüldükden sonra çıkan taş ve kum aşağı varılıp fiyât-ı mu‘ayyenesi hesâbile asıl hâlis kirecin bahâsı ne mikdâra bâliğ olur ise bî-kusûr edâ olunmak ve mukaddemleri misillü üç türlü fiyât takdîr olunsa ashâb-ı ebniye olan ibâdullâhın ekseri horasancı kireci matlûb edeceklerine binâen kireçci esnâfı dahi, fermân-ı âlî-şânımla horasancı fiyâtı şu mikdâradır, deyü ibâdullâha ziyâdeye füruht edecekleri bedîhî olup fiyâtın tefrîkı kirecin dahi tefrîkına bâ‘is olarak bir fâideyi müncim olmayacağı zâhir ü nümâyân olmağla minvâl-i meşrûh üzere kirecin cümlesi a‘lâ ve müsâvat vechile doldurulmak şartıyla fakat mîrî fî başka olup beher kantar kireci cânib-i mîrîye seksen beş akçeye ve ibâdullâh ile horasancı esnâfının fiyâtı müsâvî beher kantarı yüz yirmişer akçeye bey‘ [u] şirâ olunmak ve perâkende ta‘bîr olunur Bahçekapısı hâricinde kireçhâne pîşgâhında beher çuvalı onar paraya bey‘ olunan kirecin dahi sâfîsi on bir vakıyye olup noksan olmamak ve horasancı esnâfının yedlerinde olup ibrâz eyledikleri fermân-ı âlî-şânım mantûkunca kireçci esnâfı hark eyledikleri kireçden mu‘tâd-ı kadîm üzere yevmiye ikişer kayık kireç fiyât-ı mu‘ayyene-i mevzû‘asıyla esnâf-ı merkūme kethudâsına verip ol dahi ibâdullâh için esnâfları nevbetleri vech üzere tevzî‘ ve taksîm olunup içlerinden nevbete kāni‘ olmayıp hufyeten kireç iştirâsına ictisâr ederi olur ise tedîb olunmak ve kireçcibaşılar dahi avâid nâmıyla cânib-i mîrîye verilen kireç kayığından beş guruş ve ibâdullâh ve horasancı esnâfına verilen kireç kayığından on guruş alıp bir akçe ziyâde mutâlebe etmemek ve kadîmi üzere beher fırın harkında iki bin akçe harc-ı fırın ve perâkende bey‘ olunan kirecin dahi beher çuvalında ancak birer para kireçcilerden alınıp kat‘an ziyâde nesne mutâlebesiyle rencîde olunmamak ve dâimen ve müstemirren Boğaziçi’nde yirmi fırın nevbetleri vech üzere hark ve i‘mâl olunup ebniye-i mîrî ve gerek ibâdullâha kireç husûsunda muzâyaka çektirilmemek şartıyla bi’l-müzâkere cümle ittifâkıyla vech-i meşrûh üzere nizâm-ı kavîye rabt olunup kireçci esnâfı mesfûrûn dahi şerâit-ı mezkûreyi hâviye olarak verilen nizâm-ı mezkûre üzere râzılar ve vech-i muharrer üzere amel ve harekete cümlesi bi’l-ittifâk müte‘ahhid olup ve içlerinden hilâf-ı ahd ve mugāyir-i şurût-ı nizâm harekete ictisâr ederi olur ise tedîb-i lâyıkası icrâsında dakīka fevt olunmayacağı dahi gereği gibi gûş-ı hûşlarına ilkā ve tefhîm olundukda cümlesi râzılar ve vech-i muharrer üzere hareket edeceklerine birbirlerine kefîller ve cümlesine Kethudâları mesfûr Nikola zimmî kefîl olmalarıyla bâlâda mastûr rabt olunan nizâm-ı müstahsene-i mezkûre düstûrü’l-amel tutulup hilâfına hareket olunmaması için istihkâmen Başmuhâsebe’ye kayd ve iktizâ eden mahallere ilmühaberleri ve yedlerine fermân-ı âlî-şânım i‘tâsını iktizâ eylediğini [58a] sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, memhûren i‘lâm eylediğin ecilden i‘lâmın mûcebince nizâm-ı mezkûr Başmuhâsebe’ye kayd ve Şehremîni ve Mi‘mârân-ı hâssam ve Kireçcibaşı taraflarına ilmühaberleri i‘tâ ve fîmâ-ba‘d hilâf-ı nizâm ve mugāyir-i emr-i âlî-şânım hareket eder olur ise derhâl tertîb-i cezâ olunacağından gayri ruhsat veren ve bu bâbda iğmâz ve müsâmaha eden zâbitân dahi eşedd-i ukūbetle tedîb olunacaklarını mübeyyin esnâf-ı merkūmenin yedlerine başka, bu tenbîhât ve nizâmı iktizâ edenlerin gûş-ı hûşlarına ilkā ederek tenbîh-i ekîd ile te’kîd eylemen için sana ve Bostancıbaşı-i mûmâ-ileyhe hitâben başka başka evâmir-i aliyyem ısdârı ve ilmühaberleri i‘tâsı husûsuna irâde-i aliyyem ta‘alluk edip mûcebince nizâm-ı mezkûr Muhâsebe-i mezkûreye kayd ve başka başka evâmir-i şerîfem tahrîr ve Şehremîni ve Hâssam Mi‘mârı ve Kireçcibaşı taraflarına ilmühaberleri i‘tâ olunmağla ber-vech-i meşrûh amel ve hareket olunmak fermânım olmağın işbu [emr-i] celîlü’l-kadrim ısdâr ve i‘tâ olunmuşdur. İmdi sûret-i hâl mantûk-ı emr-i şerîfimden ma‘lûmun oldukda mûcebince amel ve hareket olunup hilâfı harekete cesâret ederi olur ise o makūlelerin haklarında ukūbât-ı şedîd icrâsında dakīka fevt olunmayacağını iktizâ edenlerin gûş-ı hûşlarına ilkāya mübâderet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfından ihtirâz eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Fî 14 S sene [1]221

Kostantıniyyeti’l-mahrûse