.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 308
Hüküm no: 206
Orijinal metin no: [79b-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Beyhan Sultan’a ait Karitena Mukataası kazası ahalisinden olan yağcıların İstanbul’un sokak ve pazarlarında yağ satmalarına izin verildiği

Küfeci yağcı esnâfı fermânı.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în Mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Hemşîre-i muhteremem seyyidetü’l-muhadderât, iklîletü’l-muhassenât, tâcü’l-mestûrât Beyhan Sultân -dâmet ismetühâ ve zâdet iffetuhâ-nın uhdesinde olan Karitena Mukāta‘ası kazâsı re‘âyâsından olup İstanbul’da küfeci ta‘bîr olunur yağcılar ile ticâret eden bakkāl tâifesinin esvâk ve pazarda ve mahallât aralarında revgan satmaları ibâdullâha hayr u menfa‘ati mûcib olmağla memnû‘ olan sefâine ve deniz aşırı satmamak ve sattıkları haber alınır ise tedîb ve cezâları tertîb olunmak şartıyla esvâk ve pazarda revgan satmalarına mümâna‘at ve muhâlefet olunmaması [80a] husûsunu tenbîh ve te’kîde mübâderet eylemen bâbında sâdır olan fermân-ı âlî-şânıma imtisâlen İstanbul Bal Kapanı Nâzırı el-Hâc Mehmed Emin ve tüccârından el-Hâc Mustafa ve Salih ve Turhan Ahmed ve revgan-ı zeyt tüccârından el-Hâc Mehmed Sâdık ve es-Seyyid el-Hâc Ali ve es-Seyyid el-Hâc Mustafa ve İsmail ve es-Seyyid Halil meclis-i şer‘a celb ve mazmûn-ı fermân-ı âlî i‘lân olundukdan sonra meclis-i şer‘de re‘âyâ-yı mesfûreden Dimitri Kalo Yorgi ve Kostandi Paşako ve Vasil Yurmobuloz ve Nikola Yurmobuloz ve Nikola Aleksandıra ve Tanaş Kırtat ve Yani Duruz ve Roban oğlu Asparu ve Yorgi Kotasevit ve Dimitri Papa Kostandi ve İlya Kaliloklova ve Foti Abkolomo ve Tanaş Kapen ve Kostandi Papa Yorgi ve Hristo Tarnelibe ve Tanaş Koroşi ve Dimitri Palamileri ve Anton ve Vasili nâm otuz bir nefer zimmîler muvâcehelerinde; zimmiyûn-ı mersûmûn me’zûn oldukları vechile ibâdullâha revgan bey‘i hayr u menfa‘ati [mûcib] olup lâkin bizden aldıkları revgan-ı zeyt ve revgan-ı sâdeyi esvâk ve pazarda ve mahallât aralarında ibâdullâha bey‘ ile akçelerini vakt ü zamanıyla bizlere edâ etmeyip ba‘zıları müflisen firâr etmeleriyle bu keyfiyet tüccâra zarar ve perîşân olmalarımızı mûcib bir keyfiyet olmağla fîmâ-ba‘d mesfûrûn ber-mûceb-i fermân-ı âlî hufyeten memnû‘ olan sefâine ve mahâll-i sâireye bey‘ etmediklerinden mâ‘adâ mal-ı tüccârı itlâf ve ızâ‘at etmeyip vakt ü zamanıyla ashâbına akçelerini edâya ve bilâ-kefîl kimesne küfecilik tarîkıyla bir dirhem yağ mahâll-i âhara bey‘ veyâhûd mal-ı tüccârı itlâf etmemeğe cümlesi birbirlerine kefîl olsunlar deyü tenbîh ve te’kîd olunmak murâdımızdır, deyü istirhâm eylediklerinde mersûmûn cevâblarında işbu hâzırûn bi’l-meclis olan ma‘lûmü’l-esâmî küfeci yağcı bizler cümlemiz esvâk ve pazarda ve mahallât aralarında nef‘an li’l-ibâd bey‘ edeceğimiz revgan-ı sâde ve revgan-ı zeytden mâ‘adâ memnû‘ olan sefâine ve deniz aşırı mahallere bir dirhem yağ füruht etmeyip vechen mine’l-vücûh mal-ı tüccârı itlâf ve ızâ‘at etmemeğe cümlemiz birbirlerimize mütekeffil ve müte‘ahhidler olup eğer içimizden biri mal-ı tüccârı itlâf ve ızâ‘at edip müflisen firâr eder ise me’hûzüne cümlemiz bi’r-rızâ kefîl ve zâmin olduk ve bundan böyle dahi hemşehrîlerimizden biri gelip küfeci yağcılık ticâretine duhûl murâd eyledikde ol kimesne dahi makbûl ve müntehab ve mücerrebimiz ise kezâlik memnû‘ olan mahâlle bir dirhem yağ bey‘ etmeyip mal-ı tüccârı itlâf etmeyeceğine ve eder ise edâsına kezâlik cümlemiz tekeffül ve ta‘ahhüd edip ol vechile içimize ma‘rifet-i şer‘le idhâl ettiririz ve’l-hâsıl kimesneyi bilâ-kefîl küfeci yağcılık ticâretine idhâl ile mal-ı tüccârı itlâf ve ızrâr etmeyip tüccârın bir akçesi zâyi‘ olur ise cümlemiz kefîl ve zâminiz, deyü ta‘ahhüd eylediklerinde tüccâr-ı merkūmûn dahi râzılar olmalarıyla küfeci yağcı esnâfı mersûmûnun işbu ta‘ahhüdleri üzere ancak esvâk ve pazarda ve mahallât aralarında ibâdullâha narh-ı cârî üzere revgan bey‘ edip hilâf-ı ta‘ahhüd ve tekeffül kat‘an hareket etmemek ve içlerinden hilâf-ı rızâ-yı aliyyem hareket ederi olur ise tedîbât-ı lâyıkaları icrâ olunmak bâbında bundan akdem mal-ı tüccârı muhâfaza ve vikāye zımnında yedlerine tuğrâ-yı garrâ-yı şâhânemle mu‘anven emr-i şerîfim ısdârı iktizâ eylediğini sen ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, i‘lâm etmenle i‘lâmın mûcebince amel ve harekete ihtimâm olunmak fermânım olmağın imdi ber-vech-i meşrûh amel ve harekete ihtimâm ve dikkat olunmak ve hilâf-ı fermân ve münâfî-i ta‘ahhüd vaz‘ ve hâlât tecvîz olunmamak bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından hazer ve mücânebet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.

Tahrîren fî-evâili şehri Ramazanü’l-mübârek sene ihdâ ve işrîn ve mieteyn ve elf.

Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-mahrûse