İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 377 Hüküm no: 260 Orijinal metin no: [100b-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstanbul’da Hünkâr İskelesi Kâğıthanesi Emini ile debbağlar arasında, kâğıt hammaddesi yapımında kullanılan koyun derisinin tedariki hususunda yapılan anlaşmaya dair fermanın yenilendiği
Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- ve iftihâreyü’l-emâcid ve’l-ekârim, câmi‘ayi’l-mahâmid ve’l-mekârim, el-muhtassânı bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’d-dâim Sekbânbaşı Mustafa ve Dergâh-ı mu‘allâm kapıcıbaşılarından hâssam Kasabbaşısı ( ) -dâme mecdühümâ- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Dâhil-i Halîc-i Kostantıniyye’de vâki‘ Beykoz nâm mahâlde kâin Hünkâr İskelesi sâhasında bundan akdem müceddeden binâ olunan Kâğıdhâne Kârhânesi’nde i‘mâl olunacak kâğıdın metânet ve ciyâdeti çend eczâdan mürekkeb bir nevi‘ mâ-i ma‘mûle münhasır ve eczâ-yı mezkûrenin cüz’-i a‘zamı cild-i ganem olduğu emr-i mütekarrir olmak takrîbiyle hîn-i ihdâsında işlenen kâğıdlara vefâ edecek deri üçer beşer ba‘zı mahallerden ve ba‘zan [tura] olarak debbağlardan tedârük olunmuş ise de Kârhâne-i mezkûrenin giderek hüsn-i nizâmına kuvvet ve emr-i i‘mâline germiyet geldikçe perâkende deri tedârüküyle idâre olunamayıp beher hâl üçer katı cild-i ganem ta‘yîni[n]e muhtâc olacağı ve Der-aliyye’mde ve Halîc-i Kostantıniyye’de külle yevm zebh olunan ağnamın derileri selâtîn-i izâm ve vüzerâ-yı fihâm taraflarından icâre-i müeccele ve mu‘accele ile debbağ esnâfına verilmiş olmak takrîbi [ile] kasablardan açıkdan deri mübâya‘ası mümkün olamayacağı ve işbu su maddesi cild-i ganemden gayri şey ile husûle gelir makūleden olmayıp beher hâl maslahata vefâ edecek kadar debbağlardan cild-i ganem iştirâ olunmak lâzımeden idiği zâhir ve zikrolunan kâğıd suyu yalnız deriden hâsıl olup yününün bu maslahata lüzûmu olmayacağı ve debbağ esnâfı deriyi yünüyle beraber alıp ba‘de’t-tefrîk yününü füruht ile ticâret-i külliyye istihsâl eyledikleri bedîhî ve bâhir ve Yedikule ve Eyüp ve Kasımpaşa ve Tophâne ve Üsküdar ve mahâll-i sâirede olan mecmû‘ debbağlardan beheri dörder paraya olmak üzere beher yevm otuz deri îcâb eden bahâsı Kâğıdhâne-i mezkûre emîni yedinden ahz etmeleri şartıyla i‘tâ ve teslîm eylemeleri husûsuna esnâf-ı mezbûr kethudâsı ve ihtiyârlarına tenbîh olunmak iktizâ eylediğine binâen ol vakit husûs-ı mezbûr Dergâh-ı mu‘allâm Yeniçerileri Ağası ve hâssam Kasabbaşısı taraflarına lede’l-havâle kâğıd maslahatına lede’l-ihtimâm ve eczâsından olacak koyun derisinin zikrolunduğu üzere Yedikule ve Üsküdar ve Eyüb-i Ensârî ve Kasımpaşa ve Tophâne debbağlarının mikdârlarına göre beynlerinde tevzî‘ birle Kâğıd Kârhânesi için ancak beher yevm otuz deri sayf ve şitâda ve beher deri tura ta‘bîr olunan yalnız deri olarak altışar paraya verilmek üzere debbâgān esnâfı kethudâları ve ihtiyârları ırzâ ve ba‘de’t-ta‘ahhüd emîn-i mûmâ-ileyh dahi kabûl ve tarafeynin rızâlarıyla bu vechile karâr verilmiş olduğu ve ol târihde bir sene-i kâmileye dek yevmiyesine otuz deriyi altışar para olmak üzere hîn-i teslîmlerinde akçesi tamamen ve nakden esnâfa i‘tâ olunmak ve debbâgān dahi yevmiye otuz deriyi tamamen yevmiyesine i‘tâ eylemek [ve], yevmiye takdîr olunan otuz deriden lüzûmu vardır, deyü bir seneye kadar ziyâde bir deri matlûb olunmamak ve bir sene tekmîl oldukda vakt ü hâle göre tekrar karâr verilmek üzere bu sûreti dahi bi’t-tav‘ ve’r-rızâ tarafeyn kabûl eylediklerine mebnî kat‘an te‘allül ve muhâlefet olunma[ma]k üzere emîn-i mûmâ-ileyh [ile] esnâf-ı mezkûre yedlerinde hıfz olunmak üzere başka başka evâmir-i şerîfem i‘tâsını mûmâ-ileyhimâ i‘lâm eyledikleri ecilden ber-minvâl-i muharrer amel ve hareket olunmak <<üzere>> bâbında bundan akdem bin iki yüz yirmi senesi selh-i Zilka‘desi’nde Kârhâne-i mezkûr emîni tarafına emr-i şerîf verilmiş olduğu mukayyed olup işbu bin iki yüz yirmi iki senesi Rebî‘ülevvelinin yirmi birinci günü taht-ı âlî-baht-ı Osmânî üzere cülûs-i hümâyûn-ı meymenet-makrûnum vâki‘ olduğuna binâen emr-i şerîf-i mezkûrun tecdîdini Kârhâne-i mezkûre emîni inhâ ve Kâğıdhâne-i mezbûrede germiyet üzere kâğıd [101a] i‘mâli akdemden idiğini vakt ü hâl îcâb ve iktizâ etmekle ber-mûceb-i nizâm-ı mezkûr amel ve hareket olunmak fermânım olmağın tecdîden işbu emr-i âlî-şânım ısdâr ve i‘tâ olunmuşdur. İmdi siz ki Sekbânbaşı ve Kasabbaşı-i mûmâ-ileyhimsiz, bâlâda beyân olunan şurût-ı mezkûr üzere husûs-ı mezkûr tarafeynin rızâlarıyla tanzîm olunmuş mevâddan olduğundan kat‘an te‘allül ve muhâlefet olunmak iktizâ eylemediği ve el-hâletü hâzihî iktizâ-yı vakt ü hâle göre Kâğıdhâne-i mezkûrenin germiyet üzere işletilip külliyetlü ecnâs-i kâğıd i‘mâli muktezâ-yı irâde-i seniyyemden idiği ma‘lûmunuz oldukda mûcebince iktizâ eden cildin i‘tâ ettirilmesine sarf-ı himmet eyleyesiz ve sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, sen dahi mûceb-i emr-i şerîfimle amel ve hareket ve nizâm-ı mezkûrun istikrârına mübâderet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi üzere âmil olup hilâfı vaz‘ ve hareket ettirmeyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Fî 22 Za sene 1222
Be-makām-ı Kostantıniyye
|