İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 388 Hüküm no: 269 Orijinal metin no: [104a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstanbul’a gelen zahirenin Kırım vs. yerlere götürülmesinin önlenmesi için, zahire tevziatı sırasında Boğaziçi tarafı bakkallarının eline, tevzi olunan zahirenin cins ve miktarlarını gösterir Kapan naibi tarafından bir belge verilmesi
İstihkâmını hâvî verilen emir bir kâğıd aşağı kaydolunmuşdur.
Bâ-sah.
İstanbul Kādısı Fazîletlü Efendi
Takrîr mûcebince mahâll-i mezkûre bakkāllarına o makūle tevzî‘ verildikde mikdârları tasrîhıyla Kapan Nâibi Efendi tarafından mühürlü tezkireler i‘tâ olunmak üzere tanzîmine himmet eyleyesin deyü.
Fî 11 S [Safer] sene 1223
Der-i Saltanat-büdüvve taşradan vürûd eden ecnâs-i zehâir ve eşyâ-yı mütenevvi‘a Bahr-i Siyah sefînelerinden gerek beş çifte ve gerek çektirmelere tahmîl ile bir takrîb Kırım ve Kerson ve sâir bunların emsâli Tuna iskelelerine nihânî naklolunmakda olduğu Dersa‘âdet’de zehâirin kılletini mûcib bir hâlet olmağla bundan böyle sarf-ı dikkat ve bezl-i mâ-hasal-i kudret olunmak mazmûnuyla fazîletlü, semâhatlü İstanbul Kādısı Efendi hazretleri tarafından bâ-takrîr huzûr-ı fâizü’n-nûr-i kerîmânelerine arz ve inhâ olunduğuna mebnî fîmâ-ba‘d o makūle ecnâs-i zehâir ve eşyâ-yı mütenevvi‘a ile mahmûl bu misillü sefînelerin mürûrlarına izin ve ruhsat verilmemek husûsuna ihtimâm ve dikkat olunmak bâbında taraf-ı çâkerîye hitâben şeref-rîz-i sudûr olan fermân-ı âlîleri mûcebince der-akab lâzımü’l-ifâde olanlardan liman reisi ve reisler kethudâsı ve Mîrgûn Gümrüğü ve Boğaz cânibine bi’l-cümle me’mûrîne i‘lân ve işâ‘at birle ba‘d-ezîn bu makūle ecnâs-i zehâir ile mahmûl sefîne imrârına bir vechile ruhsat verilmemesine kemâl-i dikkat ve atf-ı enzâr-ı basîret olunmak gereği gibi tenbîh ve te’kîd olunup ancak mârrü’z-zikr Mîrgûn Gümrüğü ve Boğaz cânibi me’mûrlarından asıl [ve] menşe-i keyfiyet suâl ve bir dahi zuhûr etmemesine vesîle-i sühûlet istihsâli istintâk olundukda, me’mûrîn-i merkūmûnun ilimleri lâhık olarak habbe-i vâhide mürûr etmediğini ve etmeyeceğini ba‘de’l-ifâde Boğaziçi’nde vâki‘ Yeniköy ve Tarabya ve Büyükdere nâm mahallerde kâin bakkāllar sabun ve revgan ve eşyâ-yı mütenevvi‘a-i sâire ile kendi tevzî‘lerimizdir diyerek imr[âr] eylediklerinde vâkı‘â kendi tevzî‘leri mi değil mi bilinmek hâlet-i mechûleden olduğu beyânıyla bu minvâlden gayri zehâir mürûrunda zerreten ve şemmeten şübhelerimiz yokdur diyerek cevâb verdikleri ve bu hayâlin dahi sûret-i indifâ‘ı mahâll-i mezkûre bakkāllarına Der-aliyye’den tevzî‘leri verildiğinde Kapan Nâibi Efendi bendeleri tarafından kendi tevzî‘leri olduğunu nâtık birer kıt‘a tezkire verilmesine menût ve meşdûd olup bir dahi hâlet-i mezkûre gayr-ı meşhûd olacağı ma‘lûm-ı âlîleri buyruldukda muvâfık-ı re’y-i devletleri ise emr u fermân devletlü inâyetlü sultânım hazretlerinindir.
|