İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 437 Hüküm no: 319 Orijinal metin no: [118b-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kasapbaşı’nın adamlarının Büyük ve Küçük Çekmece kasabaları ile köylerindeki çiftlik sahiplerinin koyunlarını haksız yere almamaları
Çiftci tâifesinin Kasabbaşı ile ağnam nizâ‘ı.
İftihâru’l-emâcid ve’l-ekârim, câmi‘ü’l-mahâmid ve’l-mekârim, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’d-dâim Muhâsebe-i Evvel pâyesiyle hâlâ hâssam Kasabbaşısı ve Emti‘a Gümrüğü Emîni olan el-Hâc Hüseyin -dâme mecduhû- ve kıdveteyü’n-nüvvâbi’l-müteşerri‘în Çekmece-i Kebîr ve Sagīr nâibleri -zîde ilmühûmâ- ve mefâhirü’l-emâsil ve’l-akrân a‘yân ve zâbitân ve vücûh-i ahâlî ve iş erleri -zîde kadrühum- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Hâslar kazâsı nevâhîsinden Çekmece-i Kebîr ve Sagīr kasabaları ve kurâsından ve ashâb-ı çiftlikândan Çiftcibaşı Abdülhalim ve Halil ve Bakkālzâde İbrahim ve el-Hâc Hâfız Lütfullah ve İbiş ve Ali Bey ve Mehmed Selim ve Hacı Ahmed ve Mehmed Emin nâm kimesneler ile ehl-i zimmet re‘âyâdan Aci Nano ve Yorgi ve Panco ve Kika ve Nikola ve sâir ma‘lûmü’l-esâmî Müslim ve zimmîlerin Dîvân-ı âlî-şânıma takdîm eyledikleri arzuhâlleriyle şer‘-i şerîfe havâle olundukda hâkimü’ş-şer‘ huzûrunda vâki‘ olan takrîrlerinde bunların Hâslar nevâhîsinden Çekmece-i Kebîr ve Sagīr ve Silivri ve Ereğli ve Terkos ve Çatalca kazâlarının kurâ ve çiftliklerinde arâzî ve mer‘âları [119a] vâsi‘ olmadığından Rumeli misillü erkek ve kısır ve damızlık ağnamları olmayıp birer mikdâr sağmanları olup Çekmece ve Silivri ve havâlîlerinde olan kasabât ve kurâsı Âsitâne-i aliyyemin kilârı mesâbesinde olduğundan hâsıl olan kuzuları ve südleri rûz-ı hızırda Der-aliyye’me celb ve tesyîr olunmakda ve bulunan ağnamdan vakt-i muzâyakada râyic-i vakt üzere vermekde kusûrları yoğiken Kasabbaşı-i esbak tarafından mukaddemâ ta‘yîn olunan bahâr koyunu sayıcıları zikrolunan kazâ ve kurâya varıp yedlerinde bulunan gebe ve sağman ve damızlık bahâr koyunları olan on re’sinden bir re’sini otuz dokuzar paraya cebren ve kahren mübâya‘a ve der-akab âhara sekizer dokuzar guruşa füruht birle kazâhâ-i mezkûre ahâlîsini ızrâr ve mukaddemâ sâdır olan evâmir-i aliyye mûceblerince bu misillü gebe ve sağman ve damızlık ağnamdan mübâya‘ası memnû‘ iken hilâf-ı emr-i âlî-şân vâki‘ olan müdâhale ve te‘addîleri men‘ u def‘ olunmak husûsu mukaddemâ lede’l-istid‘â fîmâ-ba‘d hâssa kasabbaşıları taraflarından ta‘yîn olunan sayıcılar, ahâlî-i merkūmenin o misillü gebe ve sağman ve damızlık ağnamlarından mübâya‘alarına ruhsat verilmeyip ancak ağnam-ı mezbûre ta‘dâd olunup gebe ve sağman ve damızlık ağnam yerine kısır marya ve erkek ve keçi mübâya‘a ederiz deyü cevâb birle sâlifü’z-zikr Çekmece-i Kebîr ve Sagīr kazâları ve kurâsından kat‘an ağnam mübâya‘a olunmamak ve Silivri ve Ereğli ve ol havâlîde olan kazâlardan rûz-ı hızır esnâsında ta‘dâd edip onda bir kısır marya ve toklu ve keçi alıp sağman ve kuzulu ve damızlık ağnamdan alınmamak üzere bin iki yüz yirmi iki senesi evâhir-i Zilka‘desi’nde ahâlî-i mezkûrenin istid‘âlarına binâen emr-i şerîf ısdâr ve yedlerine i‘tâ olunmuş iken sen ki hâlâ Kasabbaşı-i mûmâ-ileyhsin, bu esnâda tarafından ta‘yîn olunan bahâr koyunu sayıcıları zikrolunan Çekmeceler kazâları ve kurâ ve çiftlikânlarında olan fukarâ-yı ra‘iyyetin yedlerinde bulunan gebe ve sağman ve kuzulu ve damızlık ağnamların hilâf-ı emr-i şerîf cebren ahz etmekde olduklarından başka dört yüz re’s mikdârı gebe ağnamlarını Küçükköy Sahrâsı’na sevk ve tesyîr etmeleriyle suâl olunup mantûk-ı evâmir-i şerîfe icrâ olunması matlûbumuzdur, deyü ba‘de’d-da‘vâ ber-vech-i muharrer Sahrâ-yı mezkûreye sevk ve tesyîr eyledikleri ağnamlarını ashâbına red ve teslîm birle fîmâ-ba‘d o makūle gebe ve sağman ve kuzulu ve damızlık ve kısır marya ve erkek ve keçi ağnamları mübâya‘a olunmayıp fakat kazâeteyn-i mezkûreteynin kasaba ve kurâ ve çiftlikâtlarında hâsıl olan kuzularından rûz-ı hızırda bir re’s hufyeten ayakdan mahâll-i âhara ve muhtekir ve madrabaz tâifelerine verilmeyip cümlesi Yedikule selhhânelerine sevk ve tesyîr olunmak üzere ahâlî-i merkūme birbirlerine tekeffül ve cümlesine Çiftcibaşı-i merkūm dahi tekeffül etmekle ba‘d-ezîn tarafından ta‘yîn eylediğin sayıcılar kazâeteyn-i mezkûreteynin kasaba ve kurâ çiftlikânından ağnam mutâlebesiyle te‘addî ve rencîde olunmamak üzere huzûr-ı şer‘de sana tenbîh ve tefhîm olunmuş olduğu beyânıyla ahâlî-i mezkûrenin yedlerinde olan emr-i şerîf-i mezkûrun tecdîd ve istihkâmını hâvî emr-i şerîfim ısdâr olunmasını akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn hâlâ İstanbul Kādısı Mevlânâ Mehmed Tahir -zîdet fezâilühû- memhûren i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince amel ve hareket olunmak fermânım olmağın işbu emr-i âlî-şânım ısdâr ve ahâlî-i merkūmenin yedlerine i‘tâ olunmuşdur. İmdi vusûlünde bâlâda tahrîr ve beyân olunduğu üzere zikrolunan Çekmece-i Kebîr ve Sagīr kazâlarının kasaba ve kurâ ve çiftliklerinde hâsıl olan kuzularının îcâb eden bahâları bi’t-tamam tarafından ashâbına edâ ve teslîm olunmak ve bu bâbda ahâlî-i mezkûreden bir ferdin bir akçe hakkını ketm ü ihfâ eylememek şartıyla rûz-ı hızırda mahâll-i âhara ve muhtekir ve madrabaz tâifelerine verilmeyip Selhâne-i mezkûreye sevk ve tesyîr olunmak üzere sayıcı tâifesinin hilâf-ı rızâ-yı aliyyem cebren ahz ve karye-i mezkûreye sevk eyledikleri ağnamlarından bir re’s geriye kalmayarak ma‘rifetin ve ma‘rifet-i şer‘ ve cümle ittifâkıyla tamamen ve kâmilen ashâbına red ve teslîm ettirtip fîmâ-ba‘d hilâf-ı emr-i şerîfim kazâeyn-i mezkûreteynin kasaba ve kurâ ve çiftlikânından o makūle gebe ve sağman ve kuzulu ve damızlık ve kısır marya ve erkek ve ağnam ve keçi mutâlebesiyle sayıcıların taraflarından ahâlîlerine dahl ve ta‘arruz olunmasına rızâ-yı âlî-şânım olmadığı ma‘lûmun oldukda ba‘d-ezîn ta‘yîn eylediğin sayıcıların taraflarından o makūle ağnam talebi ve sâir mutâlebât ile vâki‘ olan müdâhale ve te‘addîlerinin men‘ u def‘ine ikdâm ve bundan böyle nâhiyeteyn-i mezkûreteyn ve tevâbi‘lerinden olan mahâll-i merkūmeden o makūle ağnam mutâlebe olunmamasını gereği gibi tenbîh ve te’kîde ihtimâm ve dikkat ve hilâfından ittikā-i tâm eyleyesin ve siz ki nâibler ve a‘yân ve zâbitân-ı mûmâ-ileyhim ve sâirlerisiz, keyfiyet mantûk-ı emr-i şerîfimden ma‘lûmunuz oldukda mûceb ü muktezâsı üzere amel ve hareket ve hilâfından gāyetü’l-gāye hazer ve mücânebet eylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle ( ) vardıkda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan işbu emr-i şerîf-i celîlü’ş-şân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı münîfi birle âmil olup hilâfından ihtirâz ve ictinâb eyleyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâlis [ve’l]-işrîn [min]-şehri Muharremi’l-harâm sene erba‘a ve işrîn ve mieteyn ve elf.
Kostantıniyyeti’l-mahrûse
***
Hutime hâze’l-kelâmü fî-hâze’l-makām Nemekahü’l-fakīru ileyhi -azze şânühu- es-Seyyid Kilizmânîzâde Mehmed Sâdık El-müvellâ hilâfeten bi-Dârü’l-hilâfeti’l-aliyye -gufira lehümâ-
***
|