İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 455 Hüküm no: 338 Orijinal metin no: [123a-3] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Altın paraların kenarları kesilip ağırlığı noksan olarak dolaşıma sokulmasını önlemek için alınan tedbirler
Nâkıs ve nâ-maktû‘ [maktû‘] altın yasağı.
Bâ-sah.
İstanbul Kādısı Fazîletlü Efendi
Sikke-i hasene-i şâhâne ve düvel sikkeleriyle meskûk ecnâs-i altın tâmmü’l-vezn olmak ve nâkıs altının revâcına ruhsat verilmemek husûsu üss-i esâs-ı nizâm-ı Devlet-i aliyyeden iken biraz vakitden beri bu emr-i ehemme adem-i dikkat hasebiyle ba‘zı erbâb-ı hiyel ve fesâd tâmmü’l-vezn altınların etrâfını kat‘a cesâret birle ba‘zan Der-aliyye’de sarf ve ekserini dahi taşra memâlike irsâl ve neşreylemekde oldukları ve bu keyfiyet mu‘âmelât-ı nâsın fesâd ve ihtilâline sebeb olduğu zâhir olmağla bi’d-defa‘ât evâmir-i ekîde ile o makūle erbâb-ı mel‘anet ve fesâd men‘ ve tahzîr olunmuş iken mücâb ve memnû‘ olmayıp bir tarafdan bu kâr-ı mekrûh ve memnû‘a ictisâr olunmakda olduğundan fîmâ-ba‘d mugāyiri hâlet vukū‘a gelmemek üzere bunun bir nizâm ve râbıtası istihsâline [123b] bundan akdemce irâde-i aliyye-i kātı‘a ta‘alluk etmekle Darbhâne-i âmire nâzırı efendi ve sâir erbâb-ı vukūf ile bi’l-müzâkere keyfiyeti taharrî ve tedkīk olundukda o makūle tâmmü’l-vezn altınları kat‘ ve tenkīs ederek tamam yerine sarf ve icrâ ve taşra memâlike ba‘s ve isrâ fezâhatlerine cesâret eyleyen habâsetkârlar fi’l-asl tütüncülük nâmıyla etrâf u eknâfda dükkân küşâd edenler ve ayak sarrâfı şöhretiyle çarşı ve pazarda gezenler ve ba‘zı gediklü sarrâfların hademe ve avenesi olduğu tahkīk olunup sarrâflar kethudâsı ve yiğitbaşı ve sâir esnâf-ı mezkûrenin mu‘teberleri bir yere cem‘ birle o makūle hizmetkârlarını tenkīh ve tathîr edip fîmâ-ba‘d ayak sarrâfı nâmıyla Der-aliyye’de ferd-i vâhid bulunmamak ve zuhûr eder ise başka cünhası aranmayıp yalnız ayak sarrâflığı töhmetiyle derhâl cezâ-yı sezâsı icrâsına ibtidâr kılınmak ve gediklü sarrâflardan dahi o makūle kâr-ı münkere cesâretleri tahakkuk edenler sarrâflıkdan ihrâc ve gediği ref‘iyle kendisi kayd-ı hayat ile küreğe vaz‘ olunmak için isim ve şöhretleriyle haber verilmek ve eyâdî-i nâsda bulunan o makūle kenarı [nâ-maktû‘] ve noksan altınların her nev‘i hakk [u] adl üzere vezn olunarak mevcûd-ı altınına göre îcâb eden kıymeti ne mikdâr ise sağ akçeye tebdîl olunmak üzere sikke-i hasene-i Osmâniye ile meskûk İstanbul zer-i mahbûbu ve nısfiyesi ve fındık ve rub‘iyesinin atîk ve cedîdinin gayr-ı ez-noksan kaç kırât mevcûd-ı altını var ise beher kırâtının altmışar akçeden ve Mısır zer-i mahbûbunun kezâlik kaç kırât mevcûdu var ise beher kırâtının kırk altışar akçeden ve Mısır zencirlüsünün beher kırâtının otuz altışar akçeden ve yaldız altınının beher kırâtı altmış altışar akçeden ve Macar altınının beher kırâtı altmış ikişer akçeden iktizâ eden bahâları ashâbına edâ olunmak ve fîmâ-ba‘d nâkıs ve [nâ-maktû‘] altın bir kimesnede bulunmayıp münâfî-i emr u irâde hareket olunmamak üzere kâffe-i esnâf ve tüccâr birbirlerine kefîl olarak ta‘ahhüd ettirilmek ve devam ve istimrârı için tarafımızdan ve Darbhâne-i âmire tarafından mu‘temed adamlar ta‘yîniyle ale’d-devam taharrî ve tecessüs olunarak mugāyir-i emr u irâde hareket edenler derhâl ahz ve haklarında lâzım gelen mücâzât icrâ kılınmak üzere râbıta-i kavîye bend ve tevsîk olunup fîmâ-ba‘d nizâm-ı mezkûr muktezâsı üzere amel ve hareket ve hilâfı hâlet vukū‘undan tehâşî ve mücânebet olunmak bâbında bundan akdemce evâmir-i aliyye ısdârıyla cümleye tenbîh ve te’kîd olunmuş iken ve muktezâsıyla amel ve harekete ikdâm olunmak lâzımeden iken bu esnâda mugāyir-i nizâm ba‘zı erbâb-ı tama‘ ve mefsedetin kâr-ı mekrûh ve memnû‘-ı mezkûra ictisâr etmekde oldukları mesmû‘ olmağla husûs-ı mezkûr esâs-ı nizâm ve râbıta-i Devlet-i aliyyeden ve akdem-i masâlih-ı ibâddan olmak mülâbesesiyle ber-vech-i meşrûh râbıta-pezîr olan nizâm-ı mezkûrun devam ve istimrârını mûcib olur hâlâtın istihsâline mübâderet olunmak husûsuna mezîd i‘tinâ ve dikkat olunmak husûsu bu def‘a evâmir-i ekîde ile iktizâ edenlere tenbîh ve te’kîd olunmağla tarafınızdan dahi mazmûn-ı emr u irâdeyi eimme-i mahallâta ve esnâf kethudâları ve sâir iktizâ edenlere gereği gibi tenbîh ve te’kîde ihtimâm ve ale’d-devam mûceb ü muktezâsıyla amel ve hareket ve hilâfı hâlet bir vakitde vukū‘a gelmemesi emrine nezâret ve sa‘y-i mâlâ-kelâm eyleyesiz deyü.
Fî 17 R sene [12]24
|