İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810) cilt: 83, sayfa: 462 Hüküm no: 344 Orijinal metin no: [125a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
İstrati, Yani, Yorgi ve Anton isimli sarrafların borçlarının, tek seferde ödeyemeyecekleri hukuken sabit olur ise taksitlendirilmesi
Taksît-i deyn fermânı.
A‘lemü’l-ulemâi’l-mütebahhirîn, efdalü’l-fudalâi’l-müteverri‘în, yenbû‘u’l-fazli ve’l-yakīn, keşşâfü’l-müşkilâti’d-dîniye, hallâlü’l-mu‘dılâti’l-yakīniye, mısbâhu rumûzi’d-dakāyık, miftâhu künûzi’l-hakāyık, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-a‘lâ Anadolu Kādıaskerliği pâyesiyle bi’l-fi‘il İstanbul Kādısı olan Mevlânâ Mehmed Tahir -edâmallâhü te‘âlâ fezâilehû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki
Âsitâne-i aliyyem mütemekkinlerinden ve sarrâf tâifesinden İstrati ve Yani ve Yorgi ve Anton nâm zimmîler Südde-i sa‘âdetime arzuhâl edip bunların Âsitâne-i aliyyem sekenesinden ma‘lûmü’l-esâmî kesâna deynleri olup ancak bundan akdem vefât eden ba‘zı ricâl zimmetlerinde olan alacaklarının nısfı derecelerinin ahzına dest-res olmadıklarından başka Sadrazamım kethudâsı iken bu def‘a fevt olan Mustafa Refik ve ba‘zı kesân zimmetlerinde külliyetlü alacaklarını yerlü yerinden ahz ve dâyinlerine taksît-ı şer‘î ile edâya râzılar iken ashâb-ı düyûn kanâ‘at etmeyip def‘aten taleb ve ahz ü habs teklîfiyle te‘addî ve rencîdeden hâlî olmadıklarından mesfûrûn düyûn-ı vâkı‘alarını def‘aten edâya kudret-yâb olamayarak i‘tibârdan sâkıt ve külliyen perîşân olacakları beyânıyla deynleri olan mebâliği tecîl-i şer‘î ile mukāssatan edâ ettirilip dâyinleri taraflarından def‘aten taleb ve ahz ü habs teklîfiyle te‘addî ve rencîde olunmamak bâbında emr-i şerîfim sudûrunu istid‘â ve Dîvân-ı Hümâyûn’umdan şurûtu lede’s-suâl; bu makūle def‘aten edâ-yı deyne adem-i kudreti sâbit olan medyûnun taksît-i şer‘î ile edâ-yı deyn eylemesi için emr-i şerîf yazılageldiği tahrîr olunmağla vech-i meşrûh üzere mukāssatan edâ-yı deyn ettirilmek fermânım olmağın imdi sen ki Mevlânâ-yı müşârün-ileyhsin, husûs-ı mezbûru şer‘le rü’yet ve bu makūle def‘aten edâ-yı deyne adem-i kudreti olan bîçâre makūlesine şefkat, şîme-i merâhim-i seniyyem olduğu ve def‘aten talebiyle te‘addî ve rencîde vukū‘una rızâ-yı hümâyûnum olmadığı ma‘lûmun oldukda ber-vech-i muharrer sarrâf-ı mersûmların def‘aten edâ-yı deyne adem-i kudretleri dâyinleri muvâcehesinde inde’ş-şer‘ sâbit ve mütehakkık olduğu hâlde tecîl ve taksît-ı şer‘î ile edâ-yı deyn ettirip dâyinleri taraflarından def‘aten taleb ve ahz ü habs teklîfiyle te‘addî ve rencîde ettirmeyip men‘ u def‘e mübâderet eylemen bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket ve hilâfından gāyetü’l-gāye tehâşî ve mübâ‘adet eyleyesin. Şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın.
Tahrîren fî-evâsıtı şehri Şevvali’l-mükerrem sene selâse ve işrîn ve mieteyn ve elf.
Be-makām-ı Kostantıniyyeti’l-mahrûse
|