.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 97 Numaralı Sicil (H.1217-1225 / M. 1802-1810)
cilt: 83, sayfa: 518
Hüküm no: 385
Orijinal metin no: [138a-2]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Fazlı Paşa Sarayı içinde saray ustalarına mahsus olup yanan odaların yeniden asıl haline getirilmesi

Fazlı Paşa Sarayı’nda oda ve sofa binâsına dâir.

Akzâ kuzâtü’l-Müslimîn, evlâ vülâti’l-muvahhidîn, ma‘denü’l-fazli ve’l-yakīn, râfi‘u a‘lâmi’ş-şerî‘ati ve’d-dîn, vârisü ulûmü’l-enbiyâi ve’l-mürselîn, el-muhtassu bi-mezîd-i inâyeti’l-Meliki’l-mu‘în mevlânâ İstanbul Kādısı -zîdet fezâilühû- tevkī‘-i refî‘-i hümâyûn vâsıl olucak ma‘lûm ola ki

Dersa‘âdet’imde vâki‘ Fazlı Paşa Sarayı Ustası Ömer Faruk Usta’nın Rikâb-ı hümâyûnuma takdîm eylediği arzuhâlinde Hudâvendigâr-ı esbak cennet-mekân, firdevs-âşiyân Sultân Murad Hân-ı Râbi‘ -tâbe serâhu-[nun] Fazlı Paşa Sarayı ustalarına tahsîs ile binâ eylediği Saray-ı mezkûr derûnunda fevkānî ve tahtânî üç bâb oda ile bir bâb orta sofa ve sâir müştemilâtı bundan akdemce vukū‘ bulan harîkde muhterik ve arsa-i hâliye kaldığından vaz‘-ı kadîmi üzere binâsına şürû‘ olundukda dahl olunmak îcâb etmez iken merhûm ve mağfûrun-leh Sultân Ahmed Han -tâbe serâhu- Evkāfı Mütevellîsi Salih nâm kimesne zuhûr ve tahtânî oda usta olanlara mahsûs ise de havâsı mütevellîsi olduğum Vakf’ın dîvân odasıdır, deyü müdâhale ve te‘addîden hâlî olmadığın inhâ ve ol bâbda inâyet istid‘â etmekden nâşî husûs-ı mezbûr hâlâ Hâssa Bostancıbaşı olan iftihârü’l-emâcid ve’l-ekârim Abdullah -dâme mecduhû-ya havâle olundukda; tarafından husûs-ı mezbûru tahkīk ve mu‘âyene birle zâhire ihrâc zımnında ta‘yîn ve irsâl eylediği müstakīm ve mu‘temed haseki, Saray-ı mezbûrda kâin Bostâniyân-ı hâssa Ocağı ortalarından yirmi dört cemâ‘atin ustası olanlara mahsûs mahalle varıp nizâ‘ olunan mahâllin keyfiyet ve hakīkatini ehl-i vukūf bî-garaz kimesnelerden Saray-ı merkūm derûnunda sâkinûn Çulha esnâfından Seyyid Osman ve Ebûbekir Usta ve Cebehâne Ocağı çavuşlarından Ali Usta ve Süleyman Usta ve Sadrazam çukadârlarından Süleyman nâm kimesneler celb ile suâl olundukda merkūmlar cevâblarında bundan akdemce vukū‘ bulan harîkde muhterik olup bu def‘a inşâsına mübâşeret olunan işbu mahâllin fevkānî odası usta olanlara ve zîrde vâki‘ odası ile bir sofası mine’l-kadîm bostânîyân neferâtına mahsûs olup mâ‘adâsı Saray-ı merkūmun Dîvân Yolu’na nâzır bâb-ı kebîri ile verâsında vâki‘ bostan kapısı ve nerdübân kapısı usta olanlara tefvîz ve hıfz u hırâseti dahi ustalardan mesûl ve miftâhları dahi yedlerinde mevcûd olup taraf-ı âhardan müdâhale olunduğu yoğiken ba‘zı kimesnelerin müdâhalesine binâen vaz‘-ı kadîminden ihrâc olunmuş olduğu ve mahâll-i mezkûr derûnunda mevcûd mefrûşâtı dahi mukaddemâ bâ-irâde-i hümâyûn usta-i merkūma ihsân-ı hümâyûn kılınmış idiği Sebzehâne-i hâssa defterlerinde mukayyed olmağla bu sûretde vaz‘-ı kadîmine idhâl olunmak bâbında emr-i şerîfim sudûrunu i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince vaz‘-ı kadîmine idhâl ile hilâfı te‘addî ve müdâhale vukū‘undan hazer ve mücânebet olunmak fermânım olmağın imdi sen ki Mevlânâ-yı mûmâ-ileyhsin, ebniye-i mezkûr vaz‘-ı kadîmi ve heyet-i asliyesine idhâl olunup hilâfı müdâhale ve te‘addî vukū‘a gelmemek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur. Buyurdum ki: Hükm-i şerîfimle ( ) vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-ı itâ‘at-makrûnuyla amel ve hareket eyleyesiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.

Tahrîren fî-evâsıtı şehri Muharremi’l-harâm li-sene hamse ve işrîn ve mieteyn ve elf.

Kostantıniyyeti’l-mahrûse