.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 137 Numaralı Sicil (H.1236-1238 / M 1821-1822)
cilt: 86, sayfa: 56
Hüküm no: 8
Orijinal metin no: [1b-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Ali Usta b. Mehmed’in vârisleri ile İsak Yahûdi’nin birbirlerinin zimmetlerini ibrâ ettikleri

Galata’da bıçakçı gediği tanzîmi

Ma‘rûz-ı dâ‘î-i devlet-i aliyyeleridir ki

Âsitâne-i aliyyede vâki‘ bıçakçı ve kalemtraşçı esnâfına mülhak Galata ve Tophâne ve Kasımpaşa’da vâki‘ karabıçakçı esnâfından müteveffâ Ali Usta b. Mehmed’in verâseti zevce-i metrûkesi Habibe Hatun ibnet-i Halil ile sulbî kebîr oğlu Topçu Ali Usta’ya ve sulbiye kebîre kızı Zeliha Hatun’a münhasıra ba‘dehû merkūme Zeliha fevt olup verâseti vâlidesi merkūme Habibe Hatun ile li-ebeveyn karındaşı merkūm Ali Usta’ya ba‘de’l-inhisâr merkūm Topçu Ali Usta nefsinden asâleten ve vâlidesi merkūme Habibe Hatun tarafından husûs-ı âtîde vekâleti bi’l-ma‘rifeti’ş-şer‘iyye zâtını ârifân diğer Ali Usta b. Hüseyin ve Mehmed Râşid Ağa b. el-Hâc Ahmed şehâdetleriyle sâbit olmağla vekâleten meclis-i şer‘-i münîrde bundan akdem hâlik olan Haha[m] Salamon Yahûdi’nin sulbî kebîr oğlu ve hasran verâseti arzuhâl eden Sarraf İsak Yahûdi’nin kebîr oğlu ve tarafından husûs-ı câi’z-zikrde vekîl olduğu İbrahim Ağa b. Hüseyin ve Ali Ağa b. Murad şehâdetleriyle sâbit olan Salamon Yahûdi muvâcehesinde Galata Bezzâzistanı kurbünde kâin olup müvekkil-i mersûm İsak Yahûdi’nin el-yevm bi’l-icâreteyn mutasarrıf olduğu bir bâb kârgîr dükkân babası hâlik-i mersûm Haham Salamon’un sağlığında bâ-temessük-ı mütevellî taht-ı tasarrufunda ve derûnunda mevcûde olup bâ-fermân-ı âlî şürût-ı nizâma dâhil gediklerinden olan karabıçakçı esnâfına mahsûs âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme babam müteveffâ-i mezbûrdan mevrûs olarak benimle vâlidem müvekkile-i merkūmenin yedimizde mâlımız olup ve ben dükkân-ı mezkûrda sâkin iken dükkân-ı mezkûrun fevkinde kâin han dahi Yahûdi hâlik-i mersûmun taht-ı tasarrufunda olmak takrîbiyle han-ı mezkûru sağlığında ta‘mîr esnâsında âlât-ı gedik-i mezkûru dükkân-ı mezbûrdan ihrâc ve dükkân-ı mezbûru han-ı mezkûra idhâl etmekle ben bin iki yüz otuz iki senesi Rebî‘ülâhirinin on sekizinci günü Yahûdi-i hâlik-i mersûmu sağlığında İstanbul Bâb Mahkemesine huzûr-ı şer‘a getirip yedimde olan ta‘ahhüd i‘lâmı mûcebince dükkân-ı mezkûru ke’l-evvel küşâd ile bana îcârını bi’l-asâle ve bi’l-vekâle iddi‘â eylediğimde Yahûdi-i hâlik-i mersûm dahi dükkân-ı mezbûru han-ı mezkûrdan tefrîk müte‘assir olmağla kurb ve civârında âharın gediğinden ârî bir bâb dükkân bulup gedik âlâtını nakl ve vaz‘a ta‘ahhüd ile beni ırzâ ve iskāt etmiş ise de ilâ-hâze’l-ân tanzîm olunmamağla dükkân-ı mezkûru kemâ-fi’s-sâbık küşâd edüp âlât-ı gedik-i mezkûru derûnunda vaz‘ içün bana îcâr ve teslîme müvekkil-i mersûm İsak Yahûdi’ye izâfetle oğlu ve vekîli mersûma tenbîh olunması murâdımdır dediğimde Yahûdi-i mersûm cevâbında yedimde olan temessük mantûkunca sen âlât-ı gedik-i mezkûru hâlik-i mersûma sağlığında bâtten ve sahîhan bi-safkatin vâhidetin iki yüz guruş semen-i makbûza bey‘ ve teslîm edüp gedik-i mezkûrda alâkan kalmamağla binâen-aleyh büyük babam hâlik-i mersûm Haham han-ı mezkûra ilâve edüp ve ba‘dehû rızâsıyla dükkân bulmağa ba‘de’t-ta‘ahhüd sen hâlik-i mersûmdan üç yüz on guruş dahi alıp âlât-ı gedik-i mezkûra müte‘allika da‘vâdan hâlik-i mersûmun zimmetini ibrâ ve dükkân-ı âhar talebinden [2a] asâleten ve vekâleten fâriğ olmuşidin deyü ben dahi Yahûdi-i hâlik-i mesfûr meblağ-ı mezkûr üç yüz on guruşu bana âhar dükkâna sarf içün vermekle ben dahi alıp vâlidemle umûrumuza sarf etmişidik oğlu müvekkil-i mersûma edâ ederiz deyip ol vechile beynimizde ba‘de vukū‘ı’l-münâza‘a bâ-tavassut-ı muslihîn beynimiz ıslâh olunup ben tasaddî eylediğim âlât-ı gedik-i mezkûr da‘vâ-yı mezkûremden müvekkil-i mersûm ile bi’t-terâzî üç yüz yetmiş beş guruş bedel-i sulh-i mezkûru vâlidem müvekkilem merkūme ile beynimizde iktisâm ve umûrumuza sarfla istihlâk etmemizle bi’l-cümle husûs-ı mezkûra ve işbu târih-i i‘lâma gelince sâir cemî‘ hukūk-ı şer‘iyye[ye] müte‘allika âmme-i da‘vâdan ben müvekkil-i mersûm İsak Yahûdi ile oğlu vekîl-i mesfûrdan her birinin zimmetlerini asâleten ve vekâleten ibrâ ve iskāt eylediğimde vekîl-i mersûm dahi meblağayn-ı müstehlekeyn-i mezkûreyne ve bi’l-cümle husûs-ı mezkûra müte‘allika âmme-i da‘vâdan bizim zimmetimizi asâleten ve vekâleten ibrâ ve iskāt ve tarafeynden her birimiz âharın ibrâsını asâleten ve vekâleten kabûl edüp bu vechile kat‘-ı münâza‘a eyledik dediğini vekîl-i mersûm tasdîk eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr [-ı âlîlerine i‘lâm olundu.]

Fî 17 L sene 1236