.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 137 Numaralı Sicil (H.1236-1238 / M 1821-1822)
cilt: 86, sayfa: 65
Hüküm no: 18
Orijinal metin no: [4a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Berber esnafının kethüdası Mustafa Ağa b. Hacı Ahmed’in hüsnü halinin bildirilmesi üzerine kendisine yeniden berat verilmesi

Arz odasında Galata berberân esnâfı kethüdâsının hüsn-i hâl ve şürût i‘lâmı

Ma‘rûz[-ı dâ‘î-i devlet-i aliyyeleridir ki]

Mübârek rikāb-ı kamer-tâb-ı hüsrevâneye arzuhâl takdîm edenler mahrûse-i Galata ve tevâbi‘inde vâki‘ berberân esnâfından Yiğitbaşı el-Hâc Ali Ağa ve Fındıklı köşe ustası İbrahim Ağa ve Tophâne köşe ustası Ömer Efendi ve Kasımpaşa köşe ustası es-Seyyid Ömer ve Kulekapısı köşe ustası el-Hâc Mehmed Emin Ağa ve Mehmed Usta ve diğer Mehmed Usta ve Ahmed Usta ve es-Seyyid İbrahim Usta ve es-Seyyid Ömer Usta ve Ali Usta ve es-Seyyid Kasım Usta ve el-Hâc Mehmed Salih Ağa ve Mehmed Usta ve diğer Ali Usta ve es-Seyyid Hüseyin Usta ve Bahir Usta ve âhar İbrahim ve Mehmed Said ve âhar Mehmed Usta ve el-Hâc Mustafa Usta ve Edhem Usta ile Sahak ve Artin ve Arakil ve Begos ve Deyr ve İsak ve Migas ve Filiboz ve diğer Artin ve Kirhor ve Gabril ve Agob ve İstefan ve Avakim ve Begos ve Mikail ve sâir mazbûtü’l-esâmî Müslim ve re‘âyâdan her biri Çarşamba günü arz odasında huzûr-ı lâmi‘u’n-nûr-ı hazret-i Sadr-ı a‘zamîde ma‘kūd meclis-i şer‘-i enverde arzuhâlde isimleri mastûr Berber el-Hâc Ahmed b. İsmail ve İsmail’den merkūm el-Hâc Ahmed muvâcehesinde esnâf-ı merkūmenin bâ-berât-ı âlîşân kethüdâları el-Hâc Mustafa Ağa b. el-müteveffâ el-Hâc Ahmed hâzır olduğu hâlde bin iki yüz [bin yüz] doksan beş senesi Saferi’l-hayrı hâlinde esnâf-ı mezkûrede bâ-berât-ı âlîşân kethüdâ olan Mehmed Reşid zu‘afâ-yı esnâfı tecrîm ve zulme me’lûf olduğundan esnâf-ı merkūme ol târihde Galata Kādısı bulunan merhûm Osman Efendi huzûruna varup hâssa cerrâhbaşısı tarafından çavuşları Ali Çelebi hâzır iken merkūmdan bi’l-muvâcehe teşekkî ve yedinde olan berâtının kaydı terkīn ve yiğitbaşı bulunan kethüdâ-yı hâzır-ı merkūm el-Hâc Mustafa Ağa’nın babası müteveffâ el-Hâc Ahmed yedine kethüdâlık berâtı i‘tâ buyrulması bâbında istid‘â-yı inâyet eylediklerini ve ber-minvâl-i muharrer ser-cerrâhîn-i hâssa bulunan Mehmed Şehrî arz eylediğini kādı-i mûmâ-ileyh i‘lâm etmekle i‘lâmı mûcebince mezbûr Mehmed’in berâtı kaydı ref‘ ve kethüdâlık-ı mezkûr merkūm el-Hâc Ahmed’e tevcîh ve târih-i mezkûr ile müverrah yedine berât-ı âlîşân ihsân buyrulup merkūm el-Hâc Ahmed şehr-i mezkûrda bin iki yüz dört senesi Zilhiccesinin yirmi altıncı gününe değin kethüdâlık-ı mezkûru idâre edüp lâkin merkūmun sinni derece-i kemâline resîde ve alîlü’l-mizâc olduğundan kethüdâlıkdan keff-i yed etmekle kethüdâlık-ı mezkûr mütevellî-i merkūmun oğlu ve bi’l-cümle esnâfımızın muhtârı olan hâzır-ı merkūm es-Seyyid el-Hâc Mustafa Ağa’ya babası ref‘inden esnâf-ı mezkûre iltimâs ve cerrâhbaşı arzıyla tevcîh ve yedine târih-i sâni-i mezkûruyla müverrah bir kıt‘a berât-ı âlîşân i‘tâ ve iki sene mukaddem yedine tecdîden dahi berât-ı âlîşân verilip kethüdâ-yı hâzır-ı merkūm es-Seyyid el-Hâc Mustafa Ağa dahi işbu târihe gelince otuz iki sene müddet kethüdâlıkda gerek âhardan ve gerek esnâfımızdan bir ferdi rencîde etmeyüp [4b] ve kethüdâlık avâidinden mâ‘adâ bir kimesneden hilâf-ı şer‘-i şerîf bir akçe ve bir habbe ahzı meslûb olmayup dâimâ fukarâ ve zu‘afâya i‘ânet ve umûrumuzu kemâ-hüve hakkuhu idâre ve rü’yet ve salâh-ı hâl ile melûf ve müsin ve ihtiyâr olduğundan cümlemiz kendüsünden hoşnûd ve râzılar olup bir dürlü şekvâmız yoğiken ashâb-ı ağrâzdan olup sahîh esnâfımızdan olmayan merkūm el-Hâc Ahmed ötedenberü kendi hâlinde ırzıyla mukayyed olmayup ekseri evkātda tezvîrâta sülûk ve şürû‘ ile ba‘zı kesânı rencîde etmek âdet-i müstemirresi olup hatta üç sene mukaddem ba‘zı maslahat-ı ferdiyesi arz odasında zahîre ihrâc ile müstehak-ı tedîb olduğundan bâ-fermân-ı âlî Rodos Cezîresine iclâ ile tedîb olunmuş iken yine ıslâh-ı nefs etmeyüp cehliyet-i asliyesine rücû‘ ile bu esnâda dahi kethüdâ-yı merkūm on sekiz sene mukaddem kethüdâlık nâmıyla rüşvet olarak bi-gayr-ı hakkın iki bin guruşu alıp bana rahne etmişdi deyü istid‘âsını mübeyyin kethüdâ-yı merkūm ile arz odasında murâfa‘aya teşebbüs ve kethüdâlık üzerinden ref‘ olunmak dâ‘iyesiyle kethüdâ-yı merkūmun hilâf-ı vâki‘ sû-i hâlini ba‘zı mahallere inhâ edüp lâkin esnâfımız re’yi munzam olmaksızın hâssa cerrâhbaşısı tarafından kethüdâ-yı merkūm nâ-hemvâr harekâtda oldu deyü kethüdâlığın ref‘ ve âhara tevcîhi içün arz olunması nizâmımızın ihtilâline ve hoşnûd olduğumuz kethüdâmız ve ihtiyârımız merkūm bilâ-mûceb nân paresindan dûr ve mağrûr olunmasına bâ‘is ve bâdî olmağla fîmâ ba‘d merkūm el-Hâc Ahmed lâyıkı vechile tedîb olunup bu sûretde arzı zuhûr eder ise dahi i‘tibâr buyrulmayarak kethüdâlık-ı merkūm merkūmun üzerinden ref‘ buyrulmayıp uhdesine ibkā ve ba‘de’l-yevm esnâfımızın kethüdâlarından nâ-hemvâr hareket zuhûrunda kadîmden olageldiği vechile [şâkīleri] hâssa cerrâhbaşıları tarafına varup cünhâlarını lede’l-ifâde tarafından mübâşir ta‘yîniyle tarafeyni huzûr-ı şer‘a irsâl ve inde’ş-şer‘ ref‘i mûceb hâlâtı tahakkuk eder ise taraf-ı şer‘den dahi i‘lâm olunmadıkça üzerlerinden ref‘ olunmamak şürûtu başmuhâsebe kalemine kayd ve Anadolu muhâsebesi kalemine ilmühaberi i‘tâ buyrularak şürût-ı mezkûre derciyle başmuhâsebe kaleminden dahi bu def‘a kethüdâ-yı mezkûr yedine müceddeden berât-ı âlîşân sadaka ve ihsân buyrulması niyâzında oldukları İstanbul Mahkemesi’nden huzûr [-ı âlîlerine i‘lâm olundu.]

Fî 3 Zilka‘de sene 1236