İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827) cilt: 90, sayfa: 77 Hüküm no: 29 Orijinal metin no: [6a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Kereste fiyatının tespiti ve kerestecilerin nizamı
Kereste nizâmı
İşbu i‘lâm zımnında kereste fiyâtı ve amelenin yevmiye narhı için mi‘mâr ağa ma‘rifetiyle tahrîr olunan iki kıt‘a defterler fermân-ı âlî sicilline kaydolunmağla gaflet olunmamak için işbu mahalle şerh verildi
Ma‘rûz
Birkaç seneden beri kerestenin fiyâtı mahâllinde hadd-i i‘tidâli tecâvüz eylediğini mübeyyin keresteci esnâfının takdîm eyledikleri işbu arzuhâlleri bâlâsına sâdır olan fermân-ı âlem-mutâ‘larına imtisâlen taraf-ı dâ‘iyânemden me’zûnen irsâl olunan Kâtib es-Seyyid Salih Afîf Efendi dâ‘îleri ricâl-i Devlet-i Aliyye’den hâlâ şehremîni sa‘âdetlü es-Seyyid el-Hâc Hayrullah Efendi bendelerinin konağına varıp emîn-i mûmâ-ileyh ve hâlâ ser-mi‘mârân-ı hâssa es-Seyyid Abdülhalim Ağa çâkerleri hazır oldukları hâlde işbu arzuhâl ve derkenârları bi’l-ma‘iye ba‘de’l-mütâla‘a silâhşorân-ı hâssadan Ahtabolu voyvodası Mustafa Ağa ve dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından Samakocuk Nâzırı el-Hâc Yusuf Efendi kullarının Dersa‘âdet’de müdîr-i umûru Ali Efendi ile esnâf-ı merkūme kethudâsı Ali Ağa ve yazıcısı Mustafa ve yiğitbaşısı Molla Süleyman ve esnâfından Hâfız İsmail Efendi ve el-Hâc Mehmed Ağa ve el-Hâc Mehmed Emin Ağa ve el-Hâc Süleyman Ağa ve Osman Ağa ve İsmail Ağa ve Mustafa Ağa ve Mehmed Ağa ile ve re‘âyâdan Avanes ve Mankasar ve Karabet ve Noviç ve Manil ve Avakim ve Avreli ve Yani ve Todori ve Sava ve Panayot nâm zimmîler ve mu‘teber tüccâr kalfalarından Kirkor ve Manil ve Yağcı oğlu Nikoli ve Serkiz zimmîler ve sâir lâzım gelenler celb ile evvel-emirde istikşâf-ı hâl için keyfiyet merkūm Ali Efendi’den suâl olundukda Bahr-i Siyah sâhilinde vâki‘ İğne Ada ve Kalancoz ve Vasilikoz ve Pruda ve Niyo ve Çingâne İskelesi ve Karaağaç ve Yeni Liman ve Gözge ve Akdere İskeleleri nâzır-ı mûmâ-ileyhin zîr-i idâresinde olmağla iskele-i mezkûrelerden Yeni Liman ve Gözge ve Akdere nâm üç adedini bir iki seneden beri yirmi iki bin guruşa âhara ilzâm ve mâ‘adâlarını dahi kendi idâre etmekde olduğuna binâen zikrolunan iskelelere alınan keresteyi nâzır-ı mûmâ-ileyh cânibinden vârid olan irsâliyeler mantûklarınca bu âna kadar esnâf-ı merkūmeye bey‘ edegeldiğini ve mûmâ-ileyh Mustafa Bey dahi istintâk olundukda bostânîyân-ı hâssa ocağına merbût Ahtabolu voyvodalığı birkaç seneden beri iltizâmen uhdesinde olduğundan zikrolunan Ahtabolu İskelesi’ne gelen keresteyi gâh kendi ve gâh tüccâr sefâiniyle Dersa‘âdet’e nakl ve füruht edegelmiş ve hatta bu sene-i mübârekede husûle gelen kerestenin Mısır cânibine lüzûmu olanlarını devletlü Mısır vâlîsi hazretlerinin bu tarafda vekîli Süleyman Ağa kullarına bey‘ eylemiş olduğunu her biri takrîr etmeleriyle li-ecli’t-tahkīk fiyâtları keyfiyeti ser-mi‘mâr-ı mûmâ-ileyh ve esnâf-ı merkūmeden suâl olundukda bu sene-i mübârekede mûmâ-ileyh Mustafa Bey’den esnâfın altmış ve esnâfdan dahi mi‘mâr-ı mûmâ-ileyhin mîrî’çün altmış beş ve ibâdullâhın yetmiş ve ba‘zı yüz guruşa kadar aldıkları on beş arşın ta‘bîr olunup bu tarafda lede’l-misâha on iki zirâ‘ gelen yağhâne nâm direğin mahâllinde asl-ı mâlı on beş guruş ve merkūm Ali Efendi’den dahi esnâfın yirmi yedi ve esnâfdan dahi mi‘mâr-ı mûmâ-ileyhin mîrî’çün yirmi sekiz ve ibâdullâhın otuz guruşa kadar aldıkları kezâlik on beş arşın mu‘teber olunup lede’l-misâha on iki zirâ‘ gelen çifte battal nâm direğin mâlı yedi guruş ve sâirleri dahi bu kıyâs üzre olduğunu ihbâr ve mûmâ-ileyhimâ dahi tasdîk etmeleriyle bu takdîrce asl-ı mâllarına ber-vech-i i‘tidâlkâr ve iskelelerin kurb ve bu‘duna göre navul ma‘a-gümrük masrafları zam olunarak satılacak fiyâtla hâlen satılmış fiyâtı arasında pek çok tefâvüt olup ancak mûmâ-ileyh Mustafa Bey’in zîr-i idâresinde olan mukāta‘a-i mezkûre yalnız bir iskeleden ibâret ve hâsıl olan kerestesi dahi cüz’iyyât makūlesinden ve merkūm Ali Efendi’nin bâlâda meşrûh elinde olan iskeleler müte‘addid ve mahsûlâtı dahi küllî olmak mülâbesesiyle mi‘mâr-ı mûmâ-ileyh bundan akdemce merkūm Ali Efendi’yi çağırtıp sa‘yen li’l-mîrî ve sıyâneten li’l-fukarâ bir hadd-i lâyıkına ircâ‘ını teklîf ettikde nihâyetü’l-emr cânib-i mîrîye mahâllinde olan dağ fiyâtı ve zikri âtî iskele fiyâtı ve irsâliyeler mûciblerince ednâ on beş navul zammıyla vermeğe ve ibâdullâha dahi sâbıkı vechile bey‘a müte‘ahhid olduğunu ol vakt u hâl takrîr ve esnâfa dahi bu fiyâtla verdiğini i‘tirâf etmekle bu cânibde de yine hadd-i lâyıkını kat kat savuşduğundan bunun menşe’ ve hükmünü istiknâh olundukda zikrolunan Gözge ve Yeni Liman ve Akdere İskeleleri Haseki Sultân Vakfı mukāta‘ası dâhilinde bulunmak münâsebetiyle sadece <> birer iskelecilik lafzıyla ber-vech-i bâlâ beher sene yedişer sekizer bin guruş bedel-i iltizâm ile birer kimesneye ilzâm olunmağla zikrolunan üç iskeleyi <<üç>> mültezimleri ve mâ‘adâlarını dahi nâzır-ı mûmâ-ileyh tarafından ik‘âd olunan kimesneler zabt ve bu iskeleleri biz aldık diyerek ve re‘âyâ bize medyûn olsun da kerestelerini gayrısına vermesinler deyü üzerlerine fâiziyle birer mikdâr akçe geçirerek re‘âyânın dağdan indirdikleri kerestenin bir dânesini başkasına aldırmayıp cümlesini dağ fiyâtı ta‘bîriyle re‘âyâdan iştirâ ve üzerine iskele fiyâtı ta‘bîriyle nakli’çün bir o kadar dahi kâr ilâve ve beynlerinde iki katını re’s-i mâl aded ve i‘tibâriyle ya kendi sefîneleri yahud orada iki kat bahâsına sattıkları ashâb-ı sefâin Der-aliyye’ye getirdiklerinde bir kerre ednâ on yedi [6b] hesâbıyla nâ-hak ziyâde navul ma‘a-gümrük ve bir kerre dahi evvelki kârın hiç lâkırdısı anılmayarak tekrar başkaca bir dolgun kâr ile esnâfa verip esnâf dahi bir mikdâr kâr zam ederek birkaç katına yaklaşdığı ve ma‘a-hâzâ bedel-i iltizâm dediklerinin topu yirmi iki bin guruşdan ibâret ve alâ-farz mukāta‘a için dahi ağaç başına yarımşar akçe alınsa alıverecek yerde böyle on beş guruş alınmaması iken buraları aranmayıp da beğendikleri gibi alıp satmaya ve elden ele geçerek herkes istediği kadar kâr almaya ruhsat bulmaları kerestenin bu derece hadden aşırı bahâya çıkmasına sebeb olduğu bi’l-ihbâr ve’l-ikrâr zâhir ve âşikâr olmağın bu sûretde eğerçi vakf-ı müşârün-ileyhâmukāta‘asına halel gelmemesi her ne kadar elden bırakılmaz ise de bu derece bedel-i iltizâmının birkaç katına olarak hadd-i lâyıkını tecâvüz tecvîz olunur makūleden olmayıp bir çaresine bakılmak derece-i vücûba varmış ve bunda asıl mâl sahibi fukarâ ve getiren gemici ve esnâfın aldıkları pek de lâyıksız olmayıp arada olan muhtekirler bu dereceyi buldurmuş olduğundan sûret-i hüsn-i nizâmı bi’l-müzâkere mütâla‘a ve cümle huzzâr-ı meclisden isticvâb olundukda merbût olup bi’l-ittifâk bend bend tahrîr olunan lâyihada îrâd olunduğu vechile tanzîmini irâde buyurulur ve uhdesine ihâle olunur ise fîmâ-ba‘d mukayyed olan çapın mugāyiri kereste kat‘ ve i‘mâl ettirmeyerek devam üzre idâre edeceğini ve merbût olan defterde sürhle işâret olunduğu vechile menâfi‘-i azîme hâsıl olacağını ve’l-hâsıl ber-vech-i bâlâ altmış beş guruş işâret olunup ba‘zan yetmiş ve ba‘zan yüz guruşa kadar alınan yağhânenin ber-mûcib-i defter-i mezkûr dağ fiyâtı olan on beş guruş üzerine bu def‘a rüesâ ile bi’t-terâzî karâr verildiği üzre bir misli olarak on beş guruş dahi navul-ı sefîne zammıyla asl-ı mâlı otuz guruş olmağla üzerine kereste nâzırı tarafından ednâ on üç hesâbınca dokuz guruş dahi zamla gerek mîrî ve gerek esnâf ve sâir ibâdullâha otuz dokuz guruşa ve esnâf dahi kâr üstüne kâr zam olunmamak için asl-ı mâl i‘tibâr olunan otuz guruş üzerine iskele mesârifi ta‘bîr olunur nakliye ve isdifiyeden başka ednâ on bir buçuk hesâbınca dört buçuk guruş kâr zammıyla ibâdullâha bey‘ etmek ve yine defterde muharrer sâir kereste dahi defter-i mezkûrda tahrîr olunduğu vechile satıldığı sûretde ecnâs-ı kereste kıymeti dûn bahâya ineceğini bâ-husûs mîrî kerestesi pek ehven olacağını mûmâ-ileyh Mustafa Bey takrîr ve ta‘ahhüd ve merkūm Ali Efendi dahi mîr-i mûmâ-ileyhin kelâm ve ta‘ahhüdünü mu‘teberu’l-istimâ‘ müdîr-i umûru olduğum nâzır-ı mûmâ-ileyh tarafından bu sûrete ben de ta‘ahhüd ederim deyü ifâde ve bu nizâmda ba‘de zaman şey’-i âhar sebeb kılınarak a‘zâr ve mehâzîr îrâd olunacak bir nesne melhûz olmamağla her sûretle tağyîr ve ihtilâline dâir ma‘azallâhu te‘âlâ kerestenin kıllet ve nedret muhâtaralarına mütedâir bir gûne hâlet vukū‘a gelir ise kat‘â havâle-i sem‘ ve i‘tibâr olunmayıp kendi rızâ ve ta‘ahhüdleriyle karâr-gîr olduğundan kendilerinin tedîbi lâzım geleceğini dahi beyân etmeleriyle bu keyfiyet <> vâlî-i müşârün-ileyh hazretleri tarafından bi’l-iktizâ matlûb olunacak keresteye dahi mûcib-i <> suhûlet midir ve bir mahzûru var mıdır şıklarında merkūm Süleyman Ağa kulları dahi celb ile istintâk olundukda bu sûretle karâr verildiği hâlde mukaddemlerde mübâya‘a olunmuş olduğu kerestenin fiyâtından bu fiyât dûn ve taraf-ı müşârün <> ileyh dahi sühûlet ve menfa‘ati rû-numûn olduğunu inhâ ve bu sûret âmmeye menâfi‘-i azîmeyi mûcib bir hayr-ı mahz olacağı hüveydâ olduğundan bu vechile tanzîmini cümle huzzâr-ı meclis istid‘â ve merkūm Süleyman Ağa dahi recâ eyledikleri muhât-ı ilm-i âlem-ârâ-yı düstûrâneleri buyruldukda bu sûret irâde-i isâbet-âde-i âsafânelerine dahi muvâfık ise defter ve lâyiha ve i‘lâm Başmuhâsebe’ye kayd ile istihkâmı hâvî bu tarafda lâzım gelenlere hitâben başka ve i‘lâm-ı hâli müş‘ir iskele-i mezkûrelerin tâbi‘ olduğu kazâların kuzât ve nüvvâb ve voyvodalarına hitâben dahi mübâşirli olarak başka evâmir-i aliyye ısdâr ve tisyâr ve ta‘yîn olunacak kereste nâzırı bendeleri yedine dahi şurûtu derciyle bir kıt‘a me’mûriyet-i emr-i şerîfi ve İstanbul Mahkemesi sicilli ve şehremîni mûmâ-ileyh tarafı ve mi‘mâr cerîdesi ve liman ve kereste gümrüğü ve vakf-ı mezkûr defterlerine ve keresteciler kethudâsına başka başka mufassalan ilm u haberleri i‘tâsıyla tevsîki yahud sûret-i âhar ile tanzîmi re’y-i rezîn-i isâbet-karîn-i sâmîlerine menût olduğu i‘lâm olunmak üzre meclis-i mezkûrda bi’l-ittifâk karâr verildiğini kâtib-i mûmâ-ileyh dâ‘îleri mahâllinde harf-be-harf zabt ve tahrîr ve meclis-i şer‘-i şerîfe gelip alâ-vukū‘ihî inhâ ve takrîr eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.
Fî 27 M sene [1]242
|