.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827)
cilt: 90, sayfa: 130
Hüküm no: 81
Orijinal metin no: [17a-1]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


İrade gereğince sahipleri Arnavut olan Ayasofya’daki fırına devlet tarafından el konulup mezada verildiği

Cânib-i mîrîden Ayasofya-i Kebîr’de habbâz fırını mübâya‘ası

Ma‘rûz

Zahîre nâzırı izzetlü Mehmed Ârif Efendi bendeleri Âsitâne-i sa‘âdet ve bilâd-ı selâsede vâki‘ Arnabud fırınlarının Müslim hamîrkâr ve hademe-i sâiresinin mukaddemce bâ-irâde-i seniyye yerlerine re‘âyâ ve kendileri mahallerine i‘zâm ve bu def‘a dahi lâzımü’l-huzûr-ı nâzır-ı mûmâ-ileyh nezdine celb ve navul kalemi kuyûduna mürâca‘at ve tatbîk ve kā‘ide-i mer‘iyye-i mîrîyye ve ticârete tevfîk olunarak zikrolunan fırınların derûnlarında mevcûd zehâir ve bargir ve hatab bahâları ve tablakâr ve sâiri zimmetlerinde olan matlûbâtlarının ve anbâr-ı âmire mevcûdundan aldıkları zahîre bahâsından zahîre hazînesine ve tüccârdan aldıkları zahîre bahâsından tüccâra ve hatab ve saman ve sâir zimemâtlarının yegān yegān hesâbları rü’yet ve yerlerine şimdilik ikāmet sûretiyle re‘âyâdan habbâz ustası ik‘âd ve ikāmet ettirilmiş ve sâye-i veliyyü’n-ni‘amîde nân-ı azîz husûsunda ibâdullâha zarûret çektirilmemek husûsunun vesâili istihsâl olunmuş ise de müddet-i medîde emâneten idâresinde telefâtı mûcib ve bi’l-âhare zahîre hazînesine ve tüccâra zarar ve hasâra müstevcib olmağla zikrolunan fırınlar kadîmi vechile şehrî Müslim ve re‘âyâdan tâliblerine füruht olunarak semen-i misilleri düyûn-ı mîrîyyelerine mahsûben zahîre hazînesine teslîm ve ba‘dehû iktizâsı vechile tüccâr ve sâir kimesnelerin matlûbâtı istifâ kılınmak şartıyla zikrolunan fırınlar başka başka mezâda verilerek her biri ne mikdâra resîde olur ise taraf-ı mûmâ-ileyhden diğer tekārîr ve defâtir ile hâk-i pây-i devletlerine ifâde kılınarak ve kādı-i Dârü’l-hilâfe tarafından dahi taharrî olunarak her kim ziyâde verir ise ona i‘tâ olunmak ve şimdilik mezâda verilmek istid‘âsı meâlinde nâzır-ı mûmâ-ileyhin takdîm eylediği memhûr takrîri bâlâsına bu dâ‘îlerine hitâben zahîre nâzırı efendinin işbu takrîri mûcibince zikrolunan fırınlar efendi-i mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle başka başka mezâda verilerek tâlibleri miyânında arttırılıp ne mikdâra karâr eder ise ve her kim ziyâde verir ise ona verilmek üzre iktizâ eden bahâsı ma‘rifet-i şer‘ ve efendi-i mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle tahsîl olunmak üzre zahîre hazînesine teslîmi sûretinin istihsâline mübâderet eyleyesin deyü unvânı sahh-ı âlî ile müveşşah sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen nâzır-ı mûmâ-ileyh tarafından vekîl-i şer‘îleri habbâzân kethudâsı Mehmed Ağa b. Ali meclis-i şer‘-i enverde Şehrî İsmail b. Osman muvâcehesinde takrîr-i kelâm edip İstanbul’da Ayasofya-i Kebîr’de vâki‘ beş horoslu bir kıt‘a habbâz fırını derûnunda mevcûde beyne’l-esnâf gedik ta‘bîr olunur yirmi re’s bargir ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme Arnabud tâifesinden Ali ve Hüseyin nâm kimesnelerin ber-vech-i iştirâk mâlları olup ve merkūmân bundan akdem bâ-irâde-i seniyye vilâyetlerine i‘zâm der-dest olan defter mantûkunca mezbûrânın cânib-i mîrîye zahîre bahâsından on beş bin yedi yüz altmış bir guruş ve tüccâra sekiz bin dört yüz seksen bir guruş deynleri olmağla sâdır olan fermân-ı âlî mûcibince bey‘i lâzım gelmeğin sâlifü’z-zikr âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme lede’l-müzâyede merkūm İsmail’in üzerinde yirmi dört bin iki yüz kırk iki guruşda karâr ve ziyâde ile tâlib-i âharı olmayıp ve meblağ-ı merkūm gedik-i mezkûrun el-yevm semen-i misli idüğü ihbâr olunmağın hâlâ ben zikrolunan gedik âlâtını meblağ-ı merkūm yirmi dört bin iki yüz kırk iki guruşa mezbûr İsmail’e bi’l-vekâle bey‘ ve teslîm ve semen-i mezkûrun üç bin guruşunu ber-vech-i peşîn ve mâ‘adâsı olan yirmi bir bin iki yüz kırk iki guruşunu senevî biner guruş vererek mukāssatan emsâli misillü zahîre hazînesine edâ etmek üzre bi’l-vekâle ihâle eylediğimde ol dahi ber-minvâl-i muharrer iştirâ ve tesellüm ve ber-vech-i meşrûh semen-i mezkûru hâlâ ve mukāssatan kabzına me’mûra teslîme ta‘ahhüd etmekle fîmâ-ba‘d mârrü’l-beyân gedik âlâtı merkūm İsmail’in olmuşdur deyü ba‘de’t-takrîr ve’t-tasdîk sâlifü’z-zikr gediğin kayd-ı atîki kaleminden ref‘ ve terkīn ve mezbûr İsmail’in ismine tashîhan kayd ile yedine sûret i‘tâsını istid‘â ve istid‘âsı şurût-ı nizâma muvâfık olduğunu hazır bi’l-meclis nizâm ustaları ihbâr ve inbâ eyledikleri İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî 14 S sene 1242