.:: İstanbul Kadı Sicilleri ::.


İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827)
cilt: 90, sayfa: 162
Hüküm no: 107
Orijinal metin no: [23a-3]
Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.


Hasköy’de yeniden açılan sabuncu dükkânının defter-i tevzî’a kaydı için ferman gerektiği

Hasköy’de Humbarahâne civârında müceddeden tanzîm olunan sabuncu dükkânı defter-i tevzî‘a idhâl olunması bâbında fermân-ı âlî sûreti iktizâ eylediği

Ma‘rûz

Sâdır olan fermân-ı âlîlerine imtisâlen işbu takrîr ve derkenârlara nazar olundukda merhûme ve mağfûrun-lehâ Mihrişah Vâlide Sultân -tâbe serâhâ- hazretleri vakf-ı şerîfi mülhakātından olan gediklere esnâf kethudâları ve yiğitbaşıları ve sâiri taraflarından müdâhale ve ta‘arruz olunmayıp her hâlde mer‘î ve mu‘teber tutulması bâ-hatt-ı şerîf-i übbehet-redîf-i mülûkâne şurût-ı nizâmı muktezâsından olduğuna binâen bundan akdemce kasaba-i Hasköy’de Humbarahâne-i âmire civârında Harmanlık nâm mahalle nakl ile bi’l-iktizâ cânib-i vakfdan müceddeden tanzîm olunmuş olan müsakkafâtdan bir bâb sabuncu dükkânı gediği sabuncu esnâfının defter-i tevzî‘a idhâl olunması lâzımeden olduğu beyânıyla şerâit-i mer‘iyye-i mezkûre mûcibince dükkân-ı mezbûr defter-i tevzî‘a idhâl ile hisse i‘tâ olunmak bâbında fermân-ı âlîleri ısdârı husûsu sâbıkā Darbhâne-i âmire nâzırı ve vakf-ı müşârün-ileyhânın kāimmakām-ı mütevellîsi sa‘âdetlü Mehmed Es‘ad Efendi bendelerinin işbu memhûr takrîrlerinde inhâ ve bi’l-cümle sabuncu esnâfı tüccârdan aldıkları sabunun îcâb eden esmânını cevr ü ezâ etmeksizin vakt ü zamanıyla ashâbına edâ edip itlâf ve izâ‘a etmemeğe ve iştirâ edecekleri sabunu dükkânlarında narh-ı cârî üzre ibâdullâha bey‘a ve memnû‘ olan müste’men makūlelerine ve diyâr-ı âhara bir dirhem sabun verilmemeğe cümlesi müte‘ahhid ve birbirine mütekeffil ve cümlesine dahi kethudâları kefîl olup eğer hilâf-ı ta‘ahhüd ve rızâ hareket ederi olur ise haklarında tedîbât-ı lâyıkaları icrâ olunmak ve işbu nizâm ilâ-mâşâallâhu te‘âlâ düstûrü’l-amel tutulmak bâbında bin iki yüz yirmi iki senesi evâsıt-ı Muharreminde Dîvân-ı hümâyûndan bir kıt‘a ve vakf-ı müşârün-ileyhâdan medîne-i Hazreti Ebâ Eyyûb el-Ensârî ve Hasköy ve Tophâne ve Levend Çiftliği ve nefs-i İstanbul’da ve sâir mahallerde ve memâlik-i Rumeli ve Anadolu’da fi’l-asl binâ olunmuş ve bundan böyle bi’l-iktizâ müceddeden binâ olunacak hân ve çiftlikât ve dekâkîn ve değirmen ve ekmekçi ve simitçi ve çörekçi fırınları ve bunların emsâli mimmâ zükira ev lem yüzker kaydıyla esnâf sâkin olacak dükkân ve odanın gediğine her kangı esnâf tâlib ve ilhâk olunur ise taraf-ı vakıfdan bâ-temessük ve bâ-mu‘accele tâliblerine îcâr olundukda evvelen gedik herhâlde mer‘î ve mu‘teber olup esnâfları tarafından taraf-ı âhardan bu bizim gediğimizdir ziyâde gedik olmak nizâmımıza muhîldir veyâhûd bizim başka nizâmımız vardır demeleri mesmû‘a olmamak ve şurût-ı mezkûreye bir vechile halel [23b] gelmemek bâbında iki yüz kırk senesi evâhir-i Şevvalinde bâ-hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn Haremeyn-i şerîfeyn muhâsebesinden dahi tecdîden bir kıt‘a emr-i âlî sâdır olduğu derkenâr olunmağla bu sûretde fermân buyrulduğu üzre husûs-ı mezkûrun keyfiyet-i nizâmı ma‘lûm olup ancak bir gûne mahzûru var mıdır tahkīk için hâlâ evkāf-ı hümâyûn nâzırı ve vakf-ı müşârün-ileyhânın kāimmakām-ı mütevellîsi atûfetlü el-Hâc Yusuf Efendi bendeleri tarafından mürsel câbî-i vakf-ı müşârün-ileyhâ es-Seyyid Abdürrezzak Efendi ile dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde gedik ta‘bîr olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin nısf-ı şâyi‘ine bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn mutasarrıf olan el-Hâc Osman b. Ömer’in karındaşı ve vekîli el-Hâc Ali ve nısf-ı şâyi‘-i âharına kezâlik bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn mutasarrıfe olan Fâtıma Hatun bt. Abdurrahman’ın sadrî oğlu ve vekîli es-Seyyid Hâfız Ahmed hazır oldukları hâlde Sabun Nâzırı Tiryâkizâde Mehmed Ağa kulları ve sabun tüccârından Rüstem Hoca ve el-Hâc Mustafa ile re‘âyâdan Toma ve Uzun Yorgi ve Hekîmoğlu Yorgi zimmîler ve sâirleri ve sabuncu esnâfı kethudâsı es-Seyyid el-Hâc İbrahim Ağa ve yiğitbaşısı Muhammed ve esnâfından Mehmed ve Ali ve sâirleri dâ‘îhânelerine celb ile keyfiyeti suâl olundukda ber-mûcib-i hatt-ı hümâyûn-ı şevket-makrûn şurût-ı vakf üzre müceddeden tanzîm olunan dükkân-ı mezbûr mu‘teber ve makbûlümüz olmağla kat‘â mümâna‘atımız olmayıp derkenârda muharrer emr-i âlîde münderic şurût-ı nizâm-ı belde üzre dükkân-ı mezkûra gedik mâlikleri mezbûrân taraflarından ikāme olunacak sabuncunun tüccârdan iştirâ edeceği sabun esmânına ve memnû‘ olan mahallere bir dânesabun vermeyip narh üzre ibâdullâha bey‘a iki nefer yarar ve mu‘teber kefîl verip mal-ı tüccâr telefden vikāye olunduğu hâlde kat‘â mahzûru kalmamağla defter-i tevzî‘imize idhâl ve beher tevzî‘de her bir dükkâna ne mikdâr sabun verilir ise dükkân-ı mezkûra dahi bilâ-noksan ol mikdâr sabun veririz deyü takrîr eyledikleri ma‘lûm-ı ilm-i âlem-ârâları buyruldukda vech-i meşrûh üzre tanzîmi muvâfık-ı re’y-i rezîn-i isâbet-karîn-i düstûrâneleri ise ol bâbda fermân-ı âlîleri sudûru iktizâ eylediği İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.

Fî 26 Ra sene 1242