İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827) cilt: 90, sayfa: 266 Hüküm no: 208 Orijinal metin no: [42a-2] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Mustafa b. Mehmed’in, berber gediğini Unkapanı’nda bir dükkâna nakletmek istediği
Berber gediği nakli istid‘âsı
Ma‘rûz
İstanbul’da Gurabiyeciler [Kurabiyeciler] içinde vâki‘ Başmuhâsebe’de Hâfız Mustafa Usta ismine mukayyed ve taht-ı nizâma dâhil ve mu‘teber bir bâb berber dükkânı derûnunda mevcûde gedik ta‘bîr olunur âlât-ı lâzıme-i ma‘lûmenin tedâvül-i eydî ile mâliki sahib-i arzuhâl Mehmed Ârif’den semen-i ma‘lûma şirâen mâlı ise de dükkân-ı mezkûru mülk sahibi bundan akdem eşedd-i lüzûmuna binâen menziline ilâve edip ol vechile âlât-ı gedik-i mezkûrun şurût-ı nizâmları üzre âhar mahalle nakli lâzım geldiği beyânıyla Unkapanı dâhilinde Papaszâde Mustafa Çelebi mahallesinde Elekçiler caddesinde leblebiciler içinde attar karşısında kadayıfçı ittisâlinde kâin nezâret-i hazret-i şeyhülislâmîde âsûde merhûme Kerîme Hatun Vakfı’ndan şehriye otuz akçe icâre-i müecceleli bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn tasarrufunda olup âhar mu‘teber gedikden hâlî olan bir bâb dükkâna nakl ile ism ve mahâll-i evvelin kaydları ref‘ ve terkīn ve dükkân-ı sânî-i mezkûrda müstekar ve mu‘teber olmak üzre kendi ismine tashîhan kayd ve ber-vech-i muharrer nakl ve tashîhi derciyle kaleminden yedine bir kıt‘a sûret i‘tâ buyurulmasını berber esnâfından es-Seyyid Mustafa b. Mehmed kulları huzûr-ı şer‘-i şerîfde istirhâm ve istid‘â ve fi’l-hakīka gedik-i mezkûr hâmiş-i arzuhâle Başmuhâsebe’den Hâfız Mustafa ismiyle kaydı derkenâr olunan mu‘teber gedik olup tıbk-ı takrîri üzre el-yevm merkūm es-Seyyid Mustafa’nın şirâen mâlı olduğunu ve bu makūle kayd-ı evveline ta‘arruz olunmayarak tedâvül-i eydî <> bulunan berber gediklerinin muahharan mâlikleri isimlerine tashîhan bâ-i‘lâm sûret i‘tâsı ve bir dükkânın mülk sahibi eşedd-i lüzûmuna binâen menziline ilâve eylediği takdîrce derûnunda olan mu‘teber gediğinin gayrı gedikden ârî âhar dükkâna nakli şurût-ı nizâmlarından ve kesret üzre emsâli sebkat eden mevâddan idüğünü esnâf-ı merkūme kethudâsı İbrahim Ağa ve şeyhi el-Hâc Abdi Efendi ve du‘âcısı İsmail Efendi ve yiğitbaşısı Nuri Ağa ve çavuşu Molla Mustafa ve köşe ustası Ali Molla ve sâirleri nezd-i dâ‘iyânemde ihbâr ve inhâ etmeleriyle bu sûretde mezbûr kullarının istid‘âsı şurût-ı nizâma mutâbık olup ancak naklolunacak dükkân ne makūle dükkândır mahâllinde mu‘âyene ve hem-civârlarından suâl ve tahkīk için taraf-ı şer‘-i şerîfden mahsûs ta‘yîn ve irsâl olunan Mevlânâ es-Seyyid Salih Afîf Efendi dâ‘îleri ma‘an mürsel ümenâ-i şer‘ ve esnâf-ı merkūmûn ile dükkân-ı mezkûra varıp mu‘âyene ve mahalle-i mezbûre imâmı Mehmed Efendi ve menzil ve dükkânları ol civârda olan Unkapanı kayıkçıları kethudâsı Ahmed Ağa ve Berber es-Seyyid Ebûbekir Ağa ve Kadayıfçı Salih Ağa ve Leblebici es-Seyyid Ahmed Ağa ve kapan yazıcısı Molla Mehmed ve sâir bî-garaz mevsûku’l-kelim kimesneleri cem‘ ile suâl ettikde dükkân-ı mezkûr fi’l-asl berber dükkânı olarak derûnunda fukarâdan Berber Deli? Mustafa nâmında bir ihtiyâr kimesne berberlik edip esnâf-ı merkūmenin gedikleri kaleme kaydolunduğu hînde fakrına binâen gediğini kaydettirememiş ve ba‘dehû gediği kayıdsız olduğu’çün berberlikden men‘ olunduğundan bir zaman dahi kahvecilik ile sâkin olmuş ve ba‘dehû âhara bey‘le elden ele geçerek bundan akdemce bâ-fermân-ı âlî kahvehâneler ref‘ olunduğu esnâda kahve dükkânı olmak üzre sedd ü bend olunmuş olduğu ve kapanımızdan evvelde hazele takımı eğlenmeyip Ermeni ekmekçiler ve kapan yazıcıları ve sâir bu makūle kapanda maslahatı olanlar gelip gittiğinden derûnunda asla fesâd vukū‘ bulmamış idüğünü ve âdetâ berber dükkânı şeklinde olup nâ-hemvâr kahvehâne resminde <> olmadığını ve âhar bir hüccet ve mahzûru dahi bulunmadığını ihbâr eylediklerini mevlânâ-yı mûmâ-ileyh dâ‘îleri meclis-i şer‘a gelip inhâ ve takrîr etmekle keyfiyet vukū‘u üzre ma‘lûm-ı ilm-i âlem-ârâ-yı veliyyü’n-nu‘mâneleri buyruldukda dükkân-ı mezkûr fi’l-asl dahi berber dükkânı olduğu ve bir gûne mahzûru olmadığı ihbâr olunduğuna nazaran sâire sirâyet etmemek şartıyla şurût-ı nizâm mûcibince mezbûr kullarının istid‘âsına müsâ‘ade-i seniyyeleri erzânî buyurulur ise ol bâbda ve her hâlde emr u fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
Fî 12 C sene 1242
[Beyaz]
|