İstanbul Mahkemesi 148 Numaralı Sicil (H. 1241-1242 / M. 1826-1827) cilt: 90, sayfa: 314 Hüküm no: 259 Orijinal metin no: [51a-1] Bu defter İBB Kültür A.Ş. ve Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi ortaklığı ile hazırlanmıştır.
Ümmü Gülsüm bt. Ahmed’in, Hazırcı Yahya Ağa’yı dükkândan çıkarma davasının geçersiz olduğu
Hazırcı gediği men‘i
Ma‘rûz
Sahibe-i arzuhâl mu‘arrefetü’z-zât Ümmü Gülsüm bt. Ahmed nâm hatun meclis-i şer‘-i münîrde zikri âtî gedik âlâtına bâ-sûret şirâen mâlik ve ol vechile vaz‘-ı yedi mütehakkık olan es-Seyyid Yahya Ağa b. es-Seyyid Ali muvâcehesinde Papas oğlu İstefan v. Karabet ve Artin v. Asvador zimmîler hazır oldukları hâlde İstanbul’da Çarşı-yı Kebîr’de Du‘â Meydânı kurbündeAlemşah zukāğında vâki‘ bir tarafdan Kuşakçı Mehmed Ali ve bir tarafdan Hazırcı Bedros zimmî dükkânları ve bir tarafdan tarîk-ı âm ile mahdûd bâ-temessük-i mütevellî bi’l-icâreteyn taht-ı tasarrufumda olan bir bâb hazırcı dükkânında merkūm es-Seyyid Yahya Ağa fuzûlî sâkin olmağla hurûcuna tenbîh olunmak matlûbumdur deyü da‘vâ ettikde ol dahi cevâbında dükkân-ı mezkûr derûnunda mevcûde gedik ta‘bîr olunur bir destgâh ve bir endâze ve bir mikrâs ve bir minder ve bir hasır ve sâir âlât-ı lâzıme-i ma‘lûme müdde‘iyye-i mezbûre Ümmü Gülsüm Hatun’un mâlı ve kendi dahi Mihaliç kasabasında misâfireten sâkine iken bin iki yüz yirmi dokuz senesi Saferü’l-hayrında tarafından kāyını Ahmed Necib Efendi b. Ebîbekir’i vekâlet-i âmme-i mutlaka ile vekîl nasbetmekle ol dahi ba‘de kabûlü’l-vekâle Der-aliyye’ye gelip şehr-i mezbûrun on dokuzuncu günü Mahmud Paşa Mahkemesi nâibi bulunan Mehmed Said Efendi b. Pir Osman huzûrunda vekâletini şâhideyn-i muaddileyn şehâdetleriyle ba‘de’l-isbât ve’l-hükm âlât-ı gedik-i mezkûru üç yüz guruşunu semen-i makbûza hâzır-ı mersûm Artin zimmîye bi’l-vekâle bey‘ ve temlîk ve dükkân-ı mezkûru dahi aded-i şuhûr beyân olunmaksızın bâ-hüccet beher şehr dörder guruş kirâ kavliyle yine mersûma îcâr ve teslîm eylediğinde ol dahi ba‘de’l-iştirâ ve’t-temellük ve’l-istîcâr ve’t-tesellüm ve’l-kabz ve’l-kabûl yedinde mâlı iken dükkân-ı mezkûr sâir hazırcı dükkânlarıyla ma‘an târih-i mezbûrda bâ-i‘lâm-ı şer‘î ve bâ-fermân-ı âlî Başmuhâsebe’ye kayd ve i‘tibâr buyruldukdan sonra mersûm Artin zimmî dahi âlât-ı gedik-i mezkûru bin guruş semen-i makbûza hâzır-ı mersûm İstefan zimmîye ol dahi kezâlik bin guruş semen-i makbûza bana bey‘ ve teslîm biz dahi ber-minvâl-i muharrer iştirâ ve tesellüm etmemizle ol vechile dükkân-ı mezkûr gediği mukayyed ve taht-ı nizâma dâhil ve mu‘teber olarak bâ-sûret mâlım olmağla binâen-aleyh zabt ve tasarruf ederim deyü mazmûnu takrîr-i meşrûhuna mutâbık bir kıt‘a hüccet-i şer‘iye ibrâzı ve mersûmânın tasdîkleriyle mezbûrenin inkârına mukārin eylediği def‘ini ve maz[m]ûn-ı hüccet-i mezkûreyi lede’t-tezkiye adl ve makbûlü’ş-şehâde idükleri ihbâr olunan mahkeme-i mezbûre muhzırânından Mehmed Emin Çelebi b. Ömer ve Ali Çelebi b. Cafer şehâdetleriyle bi’l-muvâcehe vech-i şer‘î üzre isbât etmeğin bu sûretde müdde‘iyye-i mezbûre Ümmü Gülsüm Hatun’un merkūm es-Seyyid Yahya Ağa’yı dükkân-ı mezkûrdan ihrâc da‘vâsı iltifâta şâyân olmadığı kendüye tefhîm olunduğu İstanbul Mahkemesi’nden huzûr.
Fî 8 B sene 1242
|